Hüseyin Hüsnü TOROS yazdı….

 

Ömrümün yarısından çoğu gurbette geçti. Bu gurbet hayatında birçok hemşerimizle tanışma imkânı buldum. Bu tanışmalar çoğu zaman bir umursamazlık bir soğukluktan öteye gitmedi. Başka illerin insanlarının birbirlerine karşı tutum ve davranışları gerçekten gıpta edilecek kadar güzeldi. Fakat Niğdeliler bu konuda istisnaydı. Gözlemlediğim kadarıyla birbirine zarar veren birbirini çekemeyen insanlar en çok bizim insanımızdı.

Şahsım adına ne yazık ki kendi hemşerilerimizden ise bırakın fayda görmeyi çoğu zaman zarar gördüm.  Askerde komutanım Niğdeli idi. Ele bir kötülük yapıyorsa bana iki katını yapıyordu. Üniversitede ki Niğdeli hocam keyfi olarak notumu düşük veriyordu. Hemşerimizdir diye yanına gittiğim esnafın suratı ekşimekten bir hal oluyordu.

Bu hemşeriler arası düşmanlığın oluşum sebeplerine sosyal psikoloji açısından baktığımızda; kötülüğü ve bencilliği bir silsile halinde birilerinin birilerinden göre göre artık alışkanlık haline getirmesinden oluşmuştur diyebiliriz. Zamanında bazı kötü insanların kötülükleri nesillere böylece aktarılmıştır. Asıl sorun insanımızın bırakın başkasına bizzat kendi kendine düşman olmasıdır. Kendine değer vermeyen insanın ailesine akrabasına değer vermesi beklenemez. Kendi varolduğu ortama ve insanlara karşı düşmanlık içinde olmak normal bir davranış değildir. Kadir kıymet bilmezlik de ayrıca dikkat çekmektedir.

Yolun başında iyi niyetli olan birçok hemşerimiz yaptıkları iyiliğin karşısında hep kötülük gördüğü için ve de vefa görmediği için daha sonraları bir umursamazlık bir bananecilik hastalığına yakalanmıştır.Niğdeli zenginlerinKayserili zenginler gibi memleketine yatırım yapmamasının sebebi bundandır. Eğer bugün hastalarımız Niğde’den ambulanslarla Kayseri’ye gidip oradan cenaze arabasında memleketimize dönüyorsasabahın beşinde tıp fakültesine yetişmek için yollara dökülüyorsa sanayide en ufak bir parça tedariki için günlerce bekliyorsa,bunun sebebi bu memleketin çocuklarının kendilerine ve memleketlerine sahip çıkmamasıdır diyebiliriz. Yoksa bu memleket insan gücü toprak ve imkân açısından çok zengindir. Tek sorun bu imkânları kullanacak ortak aklın olmamasıdır.

El iyisi dedikleri insanlar varsa kesin Niğdelilerdir. Aynı aileden insanların birbirinin kuyusunu kazmak konusunda ki gayretleri tartışılmaz. Tüm Türkiye’de herkes kendi iline faydalı olmaya çalışırken bizim Niğdeli bürokrat ve siyasiler bu kuralın dışındadır. Onlar başka vilayetlerin insanlarını el üstünde tutarken kendi hemşerilerini görmezden gelmeyi marifet zannederler. Niğde’nin içinde bile durum bundan ibarettir. Memleketin tüm imkânları bazı adamların önüne serilirken nedense Niğde’nin çocukları geçinmek için gurbetin yolunu tutmaya mahkûmdur.

Niğdelinin terazisi Niğdeliyi hep eksik tartar. Bu terazinin ayarı bozuktur çünkü. Bu terazi bozuk tarta tarta artık doğru tartmayı unutmuştur.  En basitinden bizde Borlu Niğdeliyle çekişirken diğer tarafta bir Karslı gurbette Diyarbakırlıyla bir Rizeli bir Orduluyla hemşerim diye birbirine sarılır. Onların arasında yüzlerce kilometre varken Niğde’yle Borun arasında ne kadar mesafe vardır hesap et. Asıl sorun kalplerde ki mesafenin açılmış olmasıdır. Asıl sorun bu memleketin insanın kendi kadrini kıymetini bilmemesidir.

Niğde’de siyasetin işleyişine bakarsak Elin bilmem nerelisi gelir dalkavuklukla yalanla takiyyeyle üç beş senede bu memleketin kaderine hükmedecek yerleri işgal eder. Tehditle şantajla üç senede bu memleketten zengin olur gider. Kafasına göre at koşturur. Heryerde itibar sahibi olur. Memleketin işlerini istediği gibidizayneder. Kimse de kalkıp kardeşim sen kimsin bu cesaret nerden geliyor diye soramaz. Bu memleketin çocukları adam hesabına alınmazken bu yalakalarher yerde iltifat görür.

Niğde ili ne yazık ki daha düne kadar kendi ilçesi olan yerlerin gerisinde kalmıştır. Bölgede en tarihi en eski illerden birisi olan Niğde’ninbu duruma düşmesinin sebebi bu umursamazlık ve bu düşmanlıktır.

İnsanımız her ne kadar farkında olmamadamemleketini ve kendi insanının ihmal ederek kendi bindiği dalı kesmektedir. Bu durum daha sonra ki dönemlerde kimsenin yüzünü ağartmayacak aksine karartacaktır. Bu memleketin çocuklarının bu memlekete sahip çıkması gerekmektedir.

Ne yazık ki ülkemizde eşit şartlarda bir yarış yoktur. Bazı illerin insanları emanet ve ehliyete bakmadan sırf hemşerilik duygusuyla müthiş haksızlıklar yapmaktadırlar. Bizim Niğdeli siyasilerde ve bürokratlarda böyle bir durum söz konusu değildir. Aksine bizim hemşeriler hak edenlerin bile önünü kapatmaktadırlar. Bu da bu şaibeli yarışta Niğdelileri otomatik olarak sahanın dışına itmektedir. Bu durum partiler ve ideolojiler üstü bir durumdur. Dışarıda ne yazık ki güçlü bir Niğde lobisi yoktur. Niğde’nin kendisi kuyudan çıkan suyu içerken Aksaray ve Nevşehir bizim Ecemiş çayının suyuna göz dikmişlerdir. Niğde üniversitesinden onlarca yıl sonra kurulan üniversitelerNiğde’yi geçerken bizim üniversitemiz hala istenen düzeye erişememiştir. Şehirde son yirmi yıldır sanayileşme adına üç beş tekstil atölyesinden başka bir şey açılmamıştır. Şehirde bakkalların canına ot tıkayarak bol bol market bol bol kafe açılmıştır. Tavuk dürümcüler ve kuruyemişçiler esnafın önemli bir çoğunluğunu oluşturmaktadır. Niğde de işsizlik oranları eksilmemekte durmadan artmaktadır. Bu rakamları merak edenler TUİK kitapçığını inceleyebilirler. Bölgesel kalkınma ajanslarından alınan hibe itibariyle Niğde kendisinden küçük illerden daha az hibe almaktadır. Ahiler Kalkınma Ajansından, KOSGEP’ten ve KOP’tan aldığı hibe rakamları ortadadır. Merak eden bu ajansların sayfalarını ve istatistiklerini inceleyebilir. Bu tür sorunlar ayrı bir yazı konusu teşkil edecek kadar çoktur. Sırf örnek olsun diye birkaçından bahsedilmiştir.

Tüm bunların sebepleriNiğdelilerin birbirlerine karşı olumsuz ve bencil tutumlarıdır. Unutulmamalıdır ki bu memleket bizimdir ve başka gidebileceğimiz bir Niğde yoktur.

 

Editör: TE Bilişim