Siyasal iktidar yolsuzluktan kadrolaşmaya köşeye sıkıştıkça “bizden öncede vardı, geçmişte de bunlar yaşanırdı” yollu savunmalar yapmakta haklıdır. Çünkü bu düzen geçmişiyle de şimdisiyle de geleceği ile de kayırmacılığın ve yolsuzluğun mabedidir. Bal tutan parmağını yalar sözü gibi yolsuzluğa yol yapan, onlarca deyim bu düzenin bekası için üretilip toplumumuza kanıksatılmıştır
 
    2014 değerlendirmeleri işçi cinayetleri üzerinden Somayı hiç unutmayacağız sözleriyle başlamakta ama ondan önce Kozlu da bir seferde 263 işçiyi öldürenleri unutmadığımızda anlamlı olacaktır diye düşünmekteyim. Lakin 2014 yaşanmışlıkları öyle bir boyutla yaşandı ki geçmişi unutturdu. Kısaca hatırlayalım; Soma’da 301 işçi kardeşimizi kurban verdik, sonra Torunlar ”yaşam alanı” inşaatında 10 işçi kardeşimizi daha tüm öfkemizle sonsuzluğa uğurladık. Arkasından Ermenek’te bir maden faciası daha yaşadık. Biz Soma’yı unutmamaya yemin ediyorken, sermaye bizden önce davranıp, yılın her ayı katliamlarını gözümüze sokmaya son sürat devam etti. Bilançoya bakacak olursak geçen 12 ay da en az 1.886 can işçi cinayetlerine kurban verilmiş.
 
      Katliam dolu bir yılı geride bırakırken, işçi sınıfının 2013’e nazaran %51 artan eylemlikleri ve mücadele zemini oluşturma iradelerini, bu yıl mücadele tarihimize yeni bir imza atan Greif işçilerini, Yatağan işçilerini, Sütaş, Bedaş, metal ve maden işçilerinin kitlesel direnişlerini, Van işçilerini de hatırlamak gerekiyor. Sınıf bilincinin işçileşme sürecinde anlam kazanmaya başlaması, yeni örgütlenme kavgaları ile de doluydu bu yıl.
       Böylesi bir kısa özetten sonra; bütün bunların yanında ciddi bir krizin eşiğinde olan düzenin egemenleri yeni yıl da işçi çıkarmalarının işten atmaların hızlanacağı mesajını vererek yakasının rengi mavi yâda beyaz fark etmeksizin işçilere ise işsizlik, yoksulluk, yoksunluğu dayatmakta çalışma hakkı başta olmak üzere hakları için sokağa çıkma ihtimaline yönelik olarak “iç güvenlik” yasa tasarısını meclisten bu günlerde geçirmeyi planlamaktadır.
 
       Düzenin efendileri ve egemenleri şu hususu çok iyi bilmelidir ki, işçi sınıfı her geçen gün genişleyen bölükleriyle, en ağır köleleştirilme, en ağır tecrit ve çaresizlik görünümündeki koşullarda bile mücadele eden sınıftır. Hiçbir şeyin olmuyor göründüğü günlerde, mücadele dinamiği de yavaş yavaş hız kazanmaya başlıyor. Maya tuttu tutacak, gecikmişlik ise üzülerek ifade etmeliyim ki sermayenin stratejik başarısı!
 
     Ancak “takke düştü, kel göründü” diye haykıracağımız günler çok yakın!
Hoş geldin 2015! 2015 genel seçimlerin gölgesinde kalmayacak denli sokak ve işçi eylemlerini de mayalamakta. Tüm suskunluğa ve umutsuzluğa rağmen, koşullar da bunu zorlayacak, yepyeni ve yaratıcı bir işçi sınıfı (genç, kadın, her türlü yakasıyla beraber) hazırlık içinde.
 
      Kapitalist üretimin mutlak genel yasası, çoğalan zenginliğin bir avuç sermayedar da toplanmasını sağlarken geniş yığınları ise hızla yoksullaşma ve çürüme bataklığına sürüklerken emek gücünün değersizleştirilmesinde bulmaktadır. Bugün artık herkesin artık çıplak gözle de gördüğü gibi vasıflı emek gücünün de yığınsal değersizleşmesi dâhil olmak üzere, emek gücünün değersizleşmesi 2015 yılında daha da hızlanacaktır.
 
     Kapitalist birikim yasası aynı zamanda 2015 yılının  emeğin korunması mücadelesi biçiminde gelişeceğini müjdelemekte. İşine, ekmeğine sahip çıkma yönünde seyredecek eylemler ve iş yeri işgalleri pratiğini bu yıl sıkça göreceğiz. Evet tüm bu mücadeleler içinde sınıfsal kazanımlar artacak, yeni sınıfsal güç dengeleri de adım adım oluşacaktır.
 
    Ancak kapitalist üretim ilişkileri sürdüğü, emek gücü meta olarak kaldığı sürece, yavaşlatılmak, yer yer duraksatılmak ve tersine çevrilmek dışında, kapitalizmin emek gücünü değersizleştirme yasası kendi yıkıcı işlevini sürdürecektir. Bu yasayı ortadan kaldırmanın tek yolu, emek gücünün meta karakterini, ücretli köleliği, meta üretim ve işbölümü ilişkilerini ortadan kaldırmak olduğunu bilerek mücadele etmeye var olan mücadeleyi bir adım daha ileri taşımayı kendimize görev edinmeliyiz. Sokağın ve eylemselliğin binlerce kitaptan daha hızlı öğrettiğini gören yerden kendine sınıf olma bilincinin grevlerle direnişlerle geleceğini bilerek çalışmalarımızı bu yönde hızlandıralım. Hızlandıralım ki 2015 ve gelecek tüm yeni yıllar emeğin ve emekçilerin yılı, yılları olsun.