Kobane’ye, orada direnenlere selam üstüne selam göndermeye başlayan “yaptığımız yardımları unutmazlar inşallah” diye demeçler veren AK parti hükümeti sözcüleri aynı anda Suudi kralın ölümüne bir günlük resmi yas ilan edip, Cumhurbaşkanlığı düzeyinde yani en üst seviyede cenaze merasimine katılmakta hiç bir beis görmüyorlar.
 
      İslam dininin Vahabi-Selefi yorumunun ve uygulanışının en katı savunucusu olan Suudi Arabistan yönetimi Kobane ye saldıran DAİŞ’li canilerin ideolojik ve maddi gıdasını aldığı en belirgin merkezlerden biri olması bir yana kendi halkına da yıllar yılı emperyalistlerden aldığı destekle kan kusturmuş bir yönetim olması hasebiyle resmi yası ne kadar hak ettiği  kamuoyumuzca tartışılmaktadır.
 
      Suudi Arabistan kralı ölünce, Türkiye ve İngiltere 1’er, Ürdün 40 günlük resmi yas ilan etti. ABD’den AB’ye, Obama’dan Merkel’e, Birleşmiş Milletler ’den İMF’ye kadar küresel mali oligarşinin en üst düzey organ ve temsilcileri, krala övgü, Suudi Arabistan’a yalakalık mesajları yayınladılar.
 
      Suudi Kral için resmi yas ve övgü mesajları, başta İngiltere ve Türkiye olmak üzere, tepki yarattı. Tepkiler Suudi Arabistan’ın kelle kesici, karanlık, çürümüş şeriatçı rejiminin desteklenmesine yöneldi. Ancak Suudi Arabistan ve Suud merkezli Körfez İşbirliği Konseyi’nin petro-dolar mali sermayesinin küresel tekelci kapitalizm ve mali oligarşisi ile nasıl kaynaştığı ve “kurtarıcı” bir bileşeni haline gelmiş olduğu göz ardı edildi.
 
      ABD ve İngiltere, 11 Eylül’den sonra Körfez petro-dolar sermayesinin bu ülkelerdeki büyük çaplı satın almalarına sınır koymuş, Suud merkezli mali yatırım anlaşmalarını bozmuştu. Birkaç yıl sonra büyük küresel krizle birlikte, ABD, İngiltere ve AB merkezli mali sermaye, büyük çaplı yatırım, finansman ve kurtarma fonları için Suudi Arabistan ve Körfez mali sermayesinin kapısını aşındırmaya başladı. İlk kez bir İngiltere başbakanı, beraberinde BP, Rolls Royce gibi büyük tekel patronlarının olduğu heyetlerle Suudi Arabistan ve diğer petro-dolar şeyhliklerini bizzat “bize yatırım yapın”, “küresel şirket ve bankalarımızı kurtarma fonlarına katkıda bulunun”, “İMF fonlarına destek olun” diye yıkama yağlama ziyaretleri düzenledi.
 
      Küresel tekelci kapitalizmin derinleşen krizi ile birlikte, Körfez’in 2 trilyon doları bulan mali fonlarının krizdeki küresel banka, borsa, tekellere akması ve kaynaşması büyük bir hız kazandı. Bir hesaba göre Körfez mali sermayesinin ABD, İngiltere ve AB’deki yatırım ve ortaklıklarının tutarı 1.5 trilyon dolara ulaştı.
 
      Citigroup, Morgan Stanley, Meryll Linch gibi dünyanın en büyük mali sermaye grupları, Suud-Körfez mali sermayesinin milyarlarca dolarlık hisse alımı ve ortak edilmesi kurtarıldı. Londra Borsası, Suud ve Katar yatırım fonlarının akıttığı milyar dolarla ayakta durabiliyor. Körfez mali sermayesi büyük batı borsalarının yüzde 10’u ile yüzde 40’ı arasında bölümlerini elinde tutuyor. Petro-dolar sermayesi, Citigrouptan Deutch Bank’a, Starbucks’tan Sainsburry’e kadar sayısız küresel banka, sigorta, gayrımenkul, borsa, enerji, otomotiv, silah, perakende, turizm, sağlık tekelinde pay sahibi. Körfez sermayesi Manchester City, Paris Saint Germain gibi büyük Avrupa futbol kluplerinin sahibi, Barcelona, Milan, Hamburg, Arsenal gibi klüplerin ise en büyük sponsoru.
 
     Türkiye’de durum farklı değil. Son 10 yılda Türkiye’deki Körfez merkezli sermaye akışı 30 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Suud merkezli doğrudan yatırımlar ise 2 milyar doları bulmuş durumda. Dubai merkezli Oger’in Türk Telekom’u alması en bilinen örnek. Petkim, Cevahir İş Merkezi, Acıbadem Hastaneleri zinciri, Toskana Vadisi, Al Baraka, MNG Bank, Adabank, Türkiye Finans, Yudum Gıda, İzocam, Starbucks, ve sayısız başka büyük şirketin sahibi ya da ortağı. Ülker, Boydak, Başer gibi büyük sermaye gruplarının Körfez yatırım fonlarıyla çok sayıda ortaklığı var.
 
  
      Sözün özü özeti; Kralın ekmeğini yiyen kılıcını sallarmış misali Suudi Kralın sermayesini kullananalar resmi yas ilan etmek zorunda kalmış Suud Ailesinin teveccühünün devamı yönünde taziye mesajları yayınlayarak veya bizzat Suudi Arabistan’a giderek cenaze törenine katılıp başsağlığı dileklerinde bulunmuştur.