Reyhanlı ve öncesinde yaşanan Cilvegözü, Akçakale gibi saldırıların senaryosunun önceden hazırlandığını herkes kabul ediyor. Şimdi ABD merkezli olarak yeniden “dizayn” edilen ise önceden hazırlanan senaryonun geri kalan bölümünü hayata geçirmekten ibarettir.     


     Bilindiği üzere reyhanlı katliamının “failleri” çok hızlı çalışan istihbarat ve emniyet teşkilatı görevlilerince hemencecik yakalanıverip, suçları da “itiraf” ettirilerek tüm detaylarıyla tespit edilmiştir!

     Genel akım medyaya servis edilen haberlerin satır aralarında gizlenen ancak dikkatli okuyan gözlerden kaçamayacak kadar belirgin olan “istihbaratın” bombalı saldırının öncesinden başlayarak her aşamasının takip edildiği, raporlarla ilgili mercilere ulaştırıldığı hatta bu yüzden  “faillerinin” kısa sürede derdest edildiği, daha vahim olaylar yaşanmadan etkisiz hale getirilerek başta Reyhanlı halkının ve ülkemizin tüm yurttaşlarının gönlüne “su serpiştirme” haberleri perde gerisinde oynanan ve emekçi halkımızın kanıyla sahnelenen kanlı oyunu gizlemek için servis edilse de ABD, İsrail, Türkiye ve ABD kuklası gerici Arap rejimlerinin imzasını taşıyan bu senaryoyu yazan, yöneten ve oynayanlar katliamın sorumluğundan kendilerini hiçbir şekilde gizliye yemezler.

        Emperyalizmin bölgesel hesaplarından nemalanmak için ellerinde bulundurdukları imkanların sınırsızlığı, yandaş medyası ile işbirlikçi ülkemiz egemenleri, kimseyi inandıramayacakları bu yalanlara kanılmasını beklemektedir. Oysa öncesinde de Cilvegözü Sınır Kapısı’nda düzenlenen bombalı saldırıda da 14 kişi hayatını kaybetmişti. Ve yine Reyhanlı’dan kısa bir zaman önce Akçakale Sınır Kapısı’na yapılan saldırıda bir polis öldürülmüş, beş kişi de yaralanmıştı. Cilvegözü’de olduğu gibi bu saldırıyı yapanlar da, Suriye’den gelen kökten dinci silahlı çeteler olduğu biliniyor idi.

        Sayın Başbakanımızın ABD ziyareti öncesine denk gelen Reyhanlı katliamının gerçek faillerini başta Reyhanlı ve Antakya halkı olmak üzere acıyı gerçekten yüreğinde hisseden tüm emekçi halklarımız tarafından bilinmekte olup, ülkemiz muktedirlerinin söylemlerine inanmamakta, faillerin bizzat gerici çeteler olduğu konusunda kesin bir kanı taşımaktadırlar. Emperyalizmin tetikçiliğini yapan “cihatçıların” internette dolaşan bomba imal görüntüleri, tehditleri bile gerçeğin açığa çıkması için yeterlidir. Öte taraftan bizzat yerel halkın bir dizi iddiası bulunmaktadır.

       Saldırıdan birkaç ay önce yerel basında Antakya’da özellikle 4x4 araçların çalındığını hatırlatan bazı Reyhanlılar da söz konusu araçların bombalı araca dönüştürüldüğünü, bunun da Reyhanlı Organize Sanayi Sitesi’nde yapıldığını iddia etmektedirler. Reyhanlı saldırılarında kullanılan araçların da çalınan araçların tipinde olduğuna dikkat çekiliyor. Öne çıkan iddialardan biri de saldırıya ait görüntülerin tamamının El Kaide ya da El Nusra’ya ait internet sitelerinde yayımlanmış olmasıdır. Ayrıca Suriyeli sığınmacılar katliam hakkında önceden bilgilendirilmişlerdir. Katliamın gerçek faillerinin açığa çıkmasını sağlayacak detaylar ise titizlikle düşünülmüş, deliller her zamanki gibi yok edilmiştir. Ne de olsa faili önceden tespit olunan bir katliamda delillerinin de önceden yaratılması ihmal edilemezdi.

         Reyhanlı katliamının sözde faillerinin 24 saat içinde yakalanma hızına gelince... Bu sürenin kısalığıyla övünen sorumluların, yetkililerinin “övünecekleri” tek gerçek zaten asıl faillerin daha en baştan korunduğu, kendileri tarafından silahlandırıldığı, bölgedeki kamplarda eğitildiğidir. Ki zaten mevzu bu gerici tetikçiler olunca korunmaları ve savunulmaları için her şey mubah ve teferruattır.

       Yakalananların katliamla hiçbir ilişkilerinin olmadığı yavaş, yavaş gün yüzüne çıkacaktır. Yanlış Suriye siyaseti Şam’dan olmasa da Reyhanlı‘dan dönecektir. Her ne kadar Waşigton’dan döndüğü, döndürüldüğü vaaz edilse de gerçekte emekçilerin haklı tepkilerinin sokak, sokak şehir, şehir artarak çoğalan tepkisinin “yanlış hesabın” dönmesinde birincil etkendir. Onun için; Reyhanlı da olsun Uludere de olsun yaşanan katliamın gerçek faillerinin takipçisi ve yakasına yapışacak olan emekçi insanlıktır.

        Bu gün yaşadığımız onca acıya rağmen bir uçak dolusu “iş adamıyla” Suriye politikalarına Amerikalarda “dizayn” arayanların yüzlerini dönecekleri doğru adres kendi ülkesinin emekçileridir. Ama sanmayın bu devran hep böyle dönecek ve döner; Sap döner keser döner, gün gelir hesap döner. Evet, Uludere’den döndü hesapları, cevabını çok net bir biçimde verdik,veriyoruz.  İnkârcı, katliamcı politikaları baş aşa tepe taklak oldu ve altında kalmamak için debeleniyorlar.

      Reyhanlı’dan da dönecek hesapları; Suriye’yle savaş politikaları, dinsel/mezhepsel kışkırtmaları boşa dener emekçilerin kanını boşa dökersiniz. Bu coğrafya halklarının kardeşliğini yayılmacı emperyalist politikalarınıza rağmen sürekli yaşattı yaşatacaktır.  Uyanan, örgütlenen, birleşen, mücadele eden ve direnen her milliyetten, her cinsten, her inançtan, her dilden, her renkten sömürülen ve ezilen emekçi halklarımızın iradesiyle ve gücüyle 25-26 Mayıs da Anakara da yapılacak Barış Konferansı Ortadoğu halklarına dayatılan savaş politikalarını boşa çıkartmak için önemli bir adım olacaktır.