‘Helikopterin kuyruğu yere değdi ondan’diyorlar…
*
Her faciadan sonra birçok suçlu bulundu şu zamana kadar:
Uçağın kanadı, dağın sisi, bombanın pimi, metalin feri…
*
Karakolun duvarı mesela…
8 askerini karanlık dağlardaki uyduruk briket yığınları içinde teröre yem yapanGenelkurmay Başkanı’ndan hesap sormadı kimse…
Karakolun duvarını ince buldular…
*
Öğretmen kaçırıldığında, suçlu öğretmen çıktı…
Kendini kaçırmış…
*
Olmadı…
Hedefi yanlış gösteren ABD…
Terörü besleyen AB…
Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda, Rusya…
Çin…
Gelip vurmuyor; NATO…
İşe yaramıyor; BM…
Hatta uçaklarımıza virüs yüklemiştir; İsrail…
*
Uymadıysa, bizim acemi er…
Başçavuş…
Onbaşı…
Yüzbaşı…
Ya da bizzat şehidin kendisinden hesap soracaklar ya…
Gitmiş…
*
Ama kimse ülkeyi bu kanlı bataklığa sürükleyen ve işin içinden çıkamayan basiretsizleri suçlu bulmuyor…
Ekranlarda olsun gazetelerde olsun, bir tek yiğit çıkıp da Türkiye’yi bu hale getirene diyemiyor:
“Her şey senin eserin de, bu kan gölü niye başkasının eseri?..”
*
Bu kez de suçlu:
“Helikopterin kuyruğu…”
Kuyruklu yapmışlar helikopteri…
Yere değdi…
*
Vietnam’dan beter birader…
Gazze’den farksız…
Irak’tan geri kalır yanı yok…
Yer gök silah, bomba, ateş, ölüm, kan…
Bir ucu otel odalarında; PKK ile gizli gizli… Bir ucu Habur’da; davul zurna… Bir ucuPentagon… Bir ucu Silivri’de; kendi ordusu tutsak…
Yetmemiş gibi bir ucu uzanmış Suriye’de…
Kan sıçrıyor yüzüne..
*
Yine de kimse sormuyor:
“2002 yılında artık kurşun sıkılmayan Türkiye, bir kan çanağına döndü, ülkeyi böyle kan gölü haline getiren kimin aklı?..”
*
Koca ülkede kimseler artık çıkıp da söyleyemiyor:
“İn aşağı…”