Terör örgütü IŞİD, Irak ve Suriye’de hilafet devleti kurduğunu ve örgütün lideri Ebubekir el Bağdadi’yi de halife ilan ettiğini duyurdu.
İşin içine hilafet girince, İngiltere’yi hatırlamamak olmaz.
Yıllar önce Aytunç Altındal, konuyu şöyle anlatmıştı:  “İngiltere, hilafeti üstlenmek istiyordu. ’Bizde 200 milyon Müslüman var, sizde 15 milyon Müslüman var. Dolayısıyla hilafet de bize aittir’diyordu İngiltere. Ancak şöyle bir durum vardı ortada: Hilafet bulunduğu sürece, Osmanlı’ya karşı kullanılabilecek Arap milliyetçiliğinin önü kesilmiş olduğundan, İngilizler o dönemde, 1900 ile 1920 arasında, İstanbul’da üç gizli Arap Cemiyeti kurarak, onlar vasıtasıyla hilafetin kaldırılmasını talep etmişlerdir. Çünkü hilafet olduğu sürece bütün Müslümanlar için Dar ül İslam var; Dar ül İslam olduğu sürece de İslam aleminin, Müslüman ülkeler halinde bölünmesi mümkün değil. Bu Arap teşkilatları sürekli olarak, İslamiyetin halifesiz olduğunu propaganda ediyordu.” (Küresel Haçlı Seferi, kitabımdan.)
***
IŞİD ayrıca dünya üzerinde ele geçirmeyi planladığı bölgelerin haritasını yayınladı. Önümüzdeki 5 yıl içinde IŞİD’in yayılmayı hedeflediği yerler arasında Türkiye de var. Batı Avrupa’da İspanya ve Portekiz’in bulunduğu İber Yarımadası ile başlayıp Balkanlar, Türkiye ve Kuzey Afrika’yı da içine alan IŞİD haritası, Asya’da da büyük bir alanı kapsıyor. IŞİD militanlarınca internette paylaşılan bu haritayla birlikte IŞİD’in adı da İslam Devleti olarak değişiyor.
Dikkat ederseniz bu harita, ABD’nin  “Fas’tan Endonezya’ya 22 İslam ülkesinin haritası değişecek”  projesi ile yani Tayyip Erdoğan’ın eşbaşkanı olduğu Büyük Ortadoğu Projesi haritası ile neredeyse birebir örtüşüyor. Bir tek İber Yarımadası ilave edilmiş!
***
IŞİD’in  “Allah’ın yerine tapılan”  dediği Kabe’yi tahrip edeceklerini duyurması da projenin hangi güçler tarafından yönetildiğinin göstergesi gibi. IŞİD, kim adına İslam dünyasında reform planlayabilir? İslam adına olmadığı kesin! Peki kimin İslam’da reform stratejisi var? ABD’nin değil mi?
The Economist dergisinin 24 Ocak 2004 tarihli sayısında  “Sorun 11 Eylül’den bu yana ABD’nin çıkarlarının değişmiş olması. Soğuk Savaş sırasında, Türkiye’nin rolü Sovyetler Birliği’ni kontrol altında tutmaktı. Bugün ise ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Eric Edelman’a göre İslam dünyasında reform ABD’nin en önemli stratejik girişimi ve Türkiye’nin başarısı da bunda büyük rol oynayabilir” deniliyordu.
Bu stratejiyi,  “kaleyi içeriden fethetmek”  diye açıklamak da mümkündür.
ABD, Türkiye’yi kullanarak IŞİD üzerinden İslam’da büyük bir reforma soyundu. Başlangıçta İngiltere’nin fikri olan hilafeti kendi üzerine almak planını da ABD, IŞİD üzerinden uyguluyor.
Oysa,  “Hilafet, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin manevi şahsiyetiyle mündemiçtir.” Yani hilafet, hâlâ Türkiye’nin uhdesindedir. Bu konularda hükümetten veya muhalefetten en küçük bir tepki duyulmaması çok gariptir. İktidar eş başkanlığın gereğini yapıyor diyelim, muhalefet niçin susuyor? Onların rolü de Türk halkını uyutmak mıdır yoksa?
***
ABD ve İngiltere, Türkiye ve IŞİD ile birlikte, projeyi kısa vadede gerçekleştirmek için düğmeye bastı. Zaten Amerika’nın Sesi Radyosu da IŞİD’in, internetten yayınladığı mesajlarla Türk gençlerini cihatçı saflarına katılmaya çağırdığını söylerken  “IŞİD’in ne zaman Türkiye’yi de adına katıp savaş hatlarını derinleştireceği, gözlemcilerin sıkça sormaya başladığı bir soru oldu” diye bir ifade kullandı.
Türkiye ise aynı IŞİD gibi üniversite kitaplarında Alevileri aşağılamakla meşgul.. Bazı Aleviler, bu aşağılamanın sadece gericilikten kaynaklandığını düşünüyor. Oysa projenin gereği bu…