AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili Mehmet Özhaseki, MHP’nin gençlik kollarından ve CHP Sazlıca beldesinden AK Parti'ye geçen yaklaşık 150 kişiye AK Parti rozeti taktı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili Mehmet Özhaseki, 1 Kasım seçimleri dolayısıyla Niğde’ye geldi. Özhaseki, Niğde Grand Otel'de düzenlenen toplantıda gençlerle buluştu. Genel Başkan Yardımcısı Özhaseki, ayrıca MHP’nin gençlik kollarından ve CHP Sazlıca beldesinden AK Parti'ye geçen yaklaşık 150 kişiye AK Parti rozeti taktı. Özhaseki gençlerle buluşması sonrası basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili Mehmet Özhaseki, 1 Kasım’da tek parti olarak çıkacaklarını eğer tek parti olmazsa milletin verdiği cevapla koalisyon kurulacağını söyledi.

Özhaseki, “7 Haziran'daki aynı tablo çıkarsa yapacak şey çok nettir. Millet demiştir ki koalisyon kurun buna uymak lazım. Benim dediğim dedik çaldığım düdük denilen bir ortamı millet cezalandırıyor zaten. 1 Kasım’da yapılacak seçimde tek parti olarak çıkacağımıza inanıyorum. Çıkılmazsa vatandaş 'Kardeşim kaç kere söyleyeceğiz, koalisyon kurun' diyor buna uymak gerekir. O zaman herkes keskin kılıçlarını geri çekmek zorunda, yumruklar sıkı vaziyette barış olmaz. Elinizi dostça uzatırsanız sıkacak bir el bulup dostluk edersiniz oturursunuz ağlaşırsınız. İnsanlar biraz dediler ki size bir ders vermek istemiştik ama bunun ucu kaçtı şimdi bunu telafi etmek istiyoruz. MHP’nin ortaya koşmuş olduğu tavır birçok MHP’li arkadaşlarımızın hoşuna gitmedi. Kendi içlerinde de bunu sertçe tartışıyorlar zaten. Bir çok Anadolu ilinde de MHP’den bize doğru kayış başladı. Kayseri, Niğde, Yozgat, Sivas, Kırşehir gibi illerin CHP tabanıyla AK Parti'nin tabanının çok farklı olduğunu düşünmüyorum.

Birbirlerine çok yakınlar, olaylara yakın bakıyorlar fakat yukarıdaki yönetim kademesinin çok farklı olduğunu düşünüyorum” dedi.

7 Haziran seçimleri sonrası koalisyon görüşmeleri ile ilgili detayları anlatan Özhaseki, konuşmasına şöyle devam etti:

“CHP ile en son geldiğimiz noktada restorasyon hükümeti konusunda adeta kavga çıktı. Koalisyon evlilik yapmak demektir kabaca iki genç bir araya gelir kadın erkek konuşurlar biraz kendi içlerinde birbirlerini tanımaya çalışırlar, biraz tavizler verirler sonunda da ortak bir yuva kurarlar. Ama siz yuva kurmaya başlarken karşınızdakine hakaret etmeye başlıyorsunuz öyle bir şey olabilir mi? o anda kopar zaten restorasyon hükümeti kuralım demek yani bitmiş tükenmiş mahvolmuş bir yapı üzerine gelip hükümet kuralım bu hakaret gibi bir şey aslında. Restorasyon hükümetini 2002’de kurduk biz, hem de kendilerinin doğal liderlerinin Türkiye’ye getirmiş olduğu bu acı tablodan sonra kurduk. Ve CHP ile olmayacağı belli olunca MHP'ye yöneldik. Bütün arkadaşlarımızın bir az önce toplantıda ifade ettiğim gibi görüşleri büyük bölümümüzü MHP hükümet kuralım dedi. Samimi olarak biz bunu istiyorduk. Birçok sebebi var bunun en azından teröre karşı daha sert mücadele de yardımcı olurlar bize en azından tabanlarımız aynı manevi kazanımlar konusunda bir zorluk çekmeyiz ve hükümet etme konusunda dünyaya bakış tarzımızda uzun boylu farklılıklar olmadığı için daha rahat anlaşırız gibi görüş vardı bizde. Fakat orada da bir türlü Devlet Bahçeli ve herhalde yanındaki kurmay ekibi aşmak mümkün olmadı. Önce zaten seçimlerden sonra asla hükümet kurmayacağız hükümetle olmayacağız millet bize ana muhalefet görevi verdi diyen bir Bahçeli vardı. Bu günlerde çıkıyorlar bunun zararını herhalde gördüler ki evet kampanyaları başlatıyorlar. Koalisyon olursa gireceğiz falan diyorlar ama bunu 3 ay önce söylemeliydiniz. Seçim bitmiş ilk günden devlet bey çıkıyor alayınıza ret diyor, ben ana muhalefetim hiç kimseyle kurmayacağım diyor. Peki, particilik niye yapılır? İktidar olmak için.

Düşüncelerinizi iktidara taşımak için yapılır. İdeallerinizi taşımak için yapılır. Orada kuramıyorsanız gücünüz yoksa koalisyona girerek bunu gerçekleştirmeye çalışırsınız.

O zaman neden particilik yapıyorsunuz diye sorarlar, dernekçilik yapın vakıfçılık yapın derler insana birde anlayamadığımız bir garip tavırda her fırsatta ülkücü kardeşlerimiz diye hitap ediyoruz MHP’li kardeşlerimiz diye hitap ediyoruz kardeş olduğumuza da inanıyoruz, bunu inanarak söylüyoruz. Dün katiller diyenlerle ortaklık kuran Devlet Bahçeli bugün kardeşim diyen bizlerle ortaklık kurmak istemedi beraber koalisyona 'hayır', seçim hükümetine 'hayır', HDP’lilerin girmemesi için uğraştığımız azınlık hükümetine 'hayır hayır hayır', yapacak da hiç bir şey kalmadı. Belki de şöyle istiyorlardı siz azınlık hükümetini veya bir hükümet kurun yanınıza da HDP’lileri alın HDP’lilerle bakanlar kurulunda otururken resminizi çekelim sonra tüm Türkiye’ye dağıtalım diyelim ki zaten bu HDP’liler var ya. PKK'nın siyasi uzantısı evet AK Partililerle bunlar kanka diyelim bu garip bir şey arkadaşlar, insanlar saf değil deli falanda değil hafızalarını da yemedi. Bunu yapabilmek amacıyla doğrusu yaptığımız çalışmalarda netice vermedi. Bir tek sonuç kaldı. Yeniden seçimlere gitmek çokta hoşumuza gittiğini söyleyemeyiz milletin yorulduğunu da biliyoruz ama yapacakta başka çare yok” diye konuştu.

Türkiye’de en büyük sıkıntının gezi olaylarında başladığını belirten Özhaseki, “1 Kasım seçimlerinde inşallah güçlü bir iktidar çıkar güçlü bir iktidar çıkarsa bir taraftan ekonomik daralmayı ve yahut ta durağanlığı aşar bir taraftan da terörün belini kırdığı gibi artık yok eder ortadan kaldırır diye düşünüyoruz. Ekonomik durağanlık niye yaşanıyor AK Parti hükümetleri yok mu diyebilirsiniz çok rahatlıkla ne yazık ki arkadaşlar yaşadığımız son seçimlerde herkes, seçimler gelirken bir frene basar.

Türkiye’de en büyük sıkıntı gezi olayları ile başladı. Bakın gezi olaylarını yaptıklarında Türkiye IMF'ye borcunu bitirmişti 3. havalimanı kararı almıştı Almanya'nın hiç hoşuna gitmiyordu bu 3. köprü yapımı kararı alınmıştı. Türkiye'nin her tarafında yatırımlar vardı ve dövizde stabil hale gelmişti ve Türkiye büyüme hızında da Avrupa'nın biricisi ikincisi olmaya devam ediyor. Avrupa durağanlaşmıştı Almanya bile büyüme hızında eksiye düşmüştü. Yunanistan yanıyor, Portekiz yanıyor, İspanya yanıyor ama Türkiye iyiye gidiyordu o gezi olaylarını ortaya çıkardılar ve özellikle siyonist basının oradaki gücünü kullanarak dünyaya bizi güvensiz yaşanması mümkün olamayan ülke gibi göstermeye çalıştılar. Bunda da başarılı oldular biraz. Dış sermaye hafifçe geriye doğru çekildi. İçerideki sermayede seçimleri beklediği için durağan hale geldi. o zaman ekonomik daralma başlar, çaresi yok” şeklinde konuştu.
Editör: TE Bilişim