Almanya ve Hollanda’nın ardından ABD’nin de ülkemiz toprakları üzerine NATO bünyesinde Patriot füzesi ve asker göndereceği daha önceden duyurulmuştu. Pentagon’dan yapılan açıklamaya göre 400 askerle birlikte iki patriot füze rampası ülkemize yerleştirilmesi tamamlanmış bile. Tüm hazırlıklar 2013 yılının ilk aylarında olası bir Suriye müdahalesini işaret etmekte.
 
    Suriye’ye yönelik müdahalenin en gönüllü heveslilerinden olan devletimizin sermaye emrindeki tüm yöneticileri NATO ile girdiği ilişkiler aracılığıyla emperyalist yağmadan pay kapma ve emrinde olduğu sermayedarlara yaranarak Ortadoğu’da söz sahibi olma hesabıyla Anadolu topraklarını emperyalistlerin savaş üssü, bir ön savaş cephesi haline getirmeye çalıştığı gizlenmeye çalışılmakta.
 
     Başta Suriye’deki çeteleri destekleyerek sürece dâhil olan ülkem yöneticileri, NATO’nun da devreye girmesiyle saldırganlık politikalarını tırmandırmıştı. Bu uğursuz planda Suriye sınırına “Nükleer Müdahale Gücü” yerleştirilmesi ve kara harekâtına karşı “Acil Mukabele Gücü” oluşturulması, AWACS alımı da yer alıyordu. Tüm bu savaş hazırlıkları sürerken Patriotların konuşlandırılması da kuşkusuz ki özel bir yerde duruyordu.
 
    Yine ilk yapılan açıklamalar Almanya ve Hollanda’nın Patriot sistemlerini Türkiye’ye göndereceği yönündeydi. NATO tarafından füze gönderiminin karar altına alınmasının ardından ülkeler konuyu meclislerine götürdüler. Alman parlamentosunda geçen haftalarda görüşülen “tezkere” Türkiye’ye iki Patriot bataryası, 400 Alman askeri ve 1 AWACS gönderilmesi kabul edilerek gerekli personel ve ekipmanların gönderimi sağlamıştı
 
     Karar onaylanmadan önce Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği’nin yaptığı açıklama ise kararın çoktan alındığını göstermekte. Zira açıklamada füzelerin ülkemiz yöneticileriyle koordineli olarak Kahramanmaraş’a yerleştirilmesinin kararlaştırıldığı bilgisini de içermesi son derece düşündürücü olsa gerekir.
 
     Hollanda’da da ise daha hızlı. Karar Bakanlar Kurulu’nda alındı ve derhal rampalar yola çıkarıldı. NATO Genel Sekreteri Rasmussen ile basın toplantısı düzenleyen Hollanda Başbakanı Mark Rutte “Patriotların en geç ocak ayı sonuna kadar operasyonel olmasını bekliyoruz” açıklamasında bulundu. Hollanda’nın da iki adet Patriot bataryası daha göndermesi bekleniyor.
 
    ABD’nin elinde yeterince Patriot olmadığı için Türkiye’ye gönderemeyeceği yönlü açıklamalar basına yansımıştı. Ancak ABD adına yapılan son açıklama, savaş hazırlıklarına ABD’nin de doğrudan katıldığını göstermekte.
 
    İncirlik üssüne ziyaret düzenleyen ABD Savunma Bakanı Leon Panetta, burada kararı imzaladı ve 2 Patriot bataryasıyla 400 ABD askerinin Anadolu’ya geleceğini resmen açıklamasından çok önce bu asker ve füze rampaları için yerleştirme hazırlıklarının yapıldığını açıklamanın üzerinden 24 saat geçmeden bahsi geçen personelin ve rampaların gelmesinden anlıyoruz.
 
     Tüm bu ve buna benzer açıklamalar ve gelişmelerden 2013 yılı ocak ayı sonu gibi Suriye’ye yönelik “uluslararası bir askeri gücün” müdahaleye, özellikle hava saldırıları biçiminde bir müdahaleye yönelik hazırlıkların tam gaz yürütüldüğünü söyleyebiliriz. Ocak sonuna kadar füzelerin fonksiyonel olacağının duyurulması toplam 6 Patriot sisteminin kumandasının NATO’da olacağı da vurgulanması boşa söylenmiş sözler olmadığı açıktır.
 
     Suriye’ye dönük genel savaş hazırlıkları ile birlikte düşünüldüğünde ülke topraklarındaki bu hazırlık ve ABD savaş şeflerinin ziyaretleri hiç de tesadüf değil. Aksine hummalı bir savaş hazırlığının göstergesidir. Üstelik bu hazırlığın sadece Suriye ile sınırlı olmadığı da açık. Emperyalizm belli ki tüm Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme hamlesinde Anadolu topraklarına özel bir rol biçiyor ve İran da dâhil olmak üzere sert çatışmalara hazırlanıyor.
 
 
Kapitalist/emperyalist sömürü düzeninin Ortadoğu halklarını hedef alan bu vahşi saldırganlığına karşı mücadeleyi yükseltmek, tüm vicdanlı yüreklerin, insanım diyenlerin ortak acil görevi olmalıdır. Suriye’deki kan dökücü ceberut Esad yönetiminin yıkılması Suriye Halkının özverili bir biçimde yürüttüğü mücadele ile başarıya er geç kavuşacaktır. Bu başkaldırıyı müdahale gerekçesi sayarak Suriye topraklarını işgal etmek tüm Ortadoğu coğrafyasını kan gölüne çevirmekle eş anlamlıdır.