Rüşvet, yolsuzluk, kara para ve düpedüz gasp… Bu tür akbaba taktikleri ile hükümetin egemenlerin belli kesimlerine dağıttığı rant miktarının en az 150 milyar dolar olduğu iddia ediliyor. Hükümetin engellemeye çalıştığı ikinci, üçüncü, dördüncü dalga yolsuzluk operasyonlarının menzilinde 480 kişi, yüze yakın devlet kurumu ve büyük özel şirket olduğu bangır bangır TV lerde söylenmekte! 

     Kamu bankaları, çok sayıda belediye, çok sayıda devlet kurumu, vakıf, inşaat-müteahhitlik tekeli, ATV-Sabah, Çalık Holding, Turkuaz Holding, Al Baraka Türk… Zorlu Center’dan hızlı trene, İstanbul’daki 3. Köprü ve Havaalanına kadar gidebilecek çok sayıda rant projesi…
      Egemenler arası çatışmasının gelişim doğrultusu, yalnız Başbakan Erdoğan ve AK Partisini silkelemekle kalmıyor. Egemenler arası dengesizleşen güç, iktidar ve paylaşım ilişkilerini zorla yeniden düzenleyecek gibi görünüyor.

       Bunun bazı zengin egemen odaklarının bazı zengin güç odaklarına çektiği bir operasyon olduğunu, operasyonu yapanların “daha temiz” olmadığı gerçekliği bir an dahi unutulmamalıdır.

       Geçtiğimiz yıl dilimize çevrilerek yayınlanan David Harvey’in Asi ŞehirlerŞehir Hakkından Kentsel Devrime Doğru kitabında ifade ettiği gibi“Asıl sorun ise, içinde yaşadığımız toplumda bizzat kapitalizmin iyice vahşi bir hal almış oluşudur. Vahşi siyasetçiler harcamalarda usulsüzlük yapar, vahşi bankacılar hazine kasasında kalan ne varsa soyup soğana çevirir; şirket yöneticileri, hedge fonu yöneticileri, girişim sermayesi dehaları dünyanın servetini yağma eder; telefon ve kredi kartı şirketleri hepimize ne idüğü belirsiz birtakım ücretler fatura eder; büyük şirketler ve zenginler vergi ödemediği gibi, bir yandan da kamu finansmanının merasında otlanır; esnaf herkesi kazıklar; dolandırıcılar ve göz boyama üstatları ise şirketler ve siyasiler aleminin en üst katlarında üçkağıt çevirmektedir.”
       Harvey’in “vahşi kapitalizm” dediği, günümüz kapitalizminin normalize ettiği kuralsız, fiili, denetimsiz işleyiş biçimidir. Yolsuzluk operasyonunun arka planında olduğu bilinen küresel mali oligarşik güçler, dünya çapında tekelci sermaye birikiminin bu en pervasız biçimini düzenleyenlerin ta kendileridir.

       Doğru oturup doğru konuşalım. Siz hiç bu yolsuzluk tartışmalarında, onun asıl kaynağını oluşturan canlı emek üzerindeki vahşi artı değer sömürüsünü sorun edinen bir tartışmacı gördünüz mü? Yoktur. Çünkü egemenlerin değirmenine su taşıyan aydın ve akademisyenler halen yolsuzluğun, rantın, asalaklığın, çürümenin olmadığı bir “düzeltilmiş kapitalizm” hayaliyle kendini avutmaktadır.

        Kapitalist üretim tarzının ülkemizde ulaştığı seviyede göğe çıkmış yağmacılığa,  emeğinin görülmemiş biçimde sömürülmesine dur demek veya onu frenletmek sistem içinde kalarak mümkün değildir. Artık mızrak çuvala sığmaz hale gelmiştir. Sorun zengin egemenlerin bir bütün olarak devlet aygıtını kendi sınıf çıkarlarına uygun yapılandırmasından kaynaklıdır. Devlet aygıtını veya kurumlarını “onu kötüye ve kendi çıkarına kullananlardadır” yollu yaklaşımlar çürümenin kaynağını gizlemek için dillendirilen ifadelerdir.

        Kapitalist sistemin temelini oluşturan  “azami kar ve azami egemenlik ”, yasasıdır. Bu yasayı gizleyerek kan ve asalaklık sistemini “herkesin yararına” kullanılabilirmiş gibi göstermek isteyenler “sistemin bekası için TV, TV gezerek egemen efendilerinin saltanatının sürmesi için fikir beyan etmeye” tam gaz devam ederken bir yandan da emekçikitlelerin tepkisinin ve egemen güçler çatışmasının şiddetine göre, “ genel temizlik ve yeniden düzenlemeler” yapılmalı çağrılarında da buluna bilirler.

       Ülkemizin yakın tarihinden çok iyi bildiğimiz gibi, bugüne kadar tüm ekonomik ve siyasi krizler idarenin ve sermayenin daha da tek elde toplanması merkezileşmesi ve otoriterleşmesiyle aşılmıştır. Oysa sorunun kaynağı da bence budur. Bu merkezileşme tepe taklak edilmeden sorunun çözümü mümkün değildir.

        Soyarak yönetmenin ve yöneterek soymanın adı kapitalizmimdir. Bu sistemin uzmanı olmuş egemen zenginler ve onlara hizmet eden mali haydutları bir bütün olarak def edilmedikçe yani sözün özü “ayaklar baş olmadıkça” yolsuzluk-rüşvet-soygun-rant- dolandırıcılık türünden aklınıza gelebilecek tüm hırsızlıklar artarak devam edecektir.