“Ses ol, ışık ol, yumruk ol!”
 
Sevgili okurlar 4 Temmuzdan bu güne Kasasabamız Bahçeli de "Baba Ocağında" yıllardır öteleye geldiğim innşaat ve tadilat iş ve işlemlerini yapmak,yaptırmak üzere yazılarıma ara vermiş ve işlerin yoğunluğundan iki satırda olsa yazıp sizlerle paylaşamamıştım.
 
            7 Temmuz Perşembe "Kitreli li Fethi" ve Obsar lı (Çömlekçi) Hasan Ustaların bugünlük bu kadar yeter paydos edelim dediklerinnde saatler 19.25 i gösteriyordu.Halbuki sabahtan "Rıfat Ilgaz'ın bu gün ölüm yıl dönümü,bir şeyler yazmam gerek biraz erken iş bıraka bilirmiyiz"diye sorduğumda ,gayet olumlu karşılanmıştı. Ama Fethi ve Hasan Ustaların önceliği "ellerinin altındaki iş ti" ve onların dediği oldu. Benim anma yazımda böylece bir gün sarktı.
 
           “Ses ol, ışık ol, yumruk ol!” dizelerini Rıfat Hocanın 80 sonrası zorunlu ikametgahı olan Kastomonu Cide de öğretmenlik yaptığı sırada gönüllü asistanlığını üstlenen Ahmet Server IŞIK öğretmenimin,ağabeyimin şiir okumalarında dinlemiş idim. Ne yalan söyleyeyim çok ama çok ekkilenmiş,Rıfat Ilgaz okumalarına yeni bir hevesle tekrar başlamıştım.Anma yazımın alt başlığının “Ses ol, ışık ol, yumruk ol!” olması bundandır,bilesiniz.
 
          Kalemini ezilenlerden yana kullanan, bu yolda sayısız eser veren, bundan dolayı hayatı boyunca sistemin baskı ve zulmüne uğrayan Rıfat Ilgaz'ı 7 Temmuz 1993 tarihinde, yani 2 Temmuz katliamından beş gün sonra kaybettik. Ilgaz'ın yüreği mücadele arkadaşlarının hunharca katledilmesine dayanamadığı bilinen bir gerçekliktir.
 
         1911 yılında Kastamonu'nun Cide ilçesinde doğan Ilgaz, Kastamonu Muallim Mektebi'ni bitirdikten sonra Gerede ve Akçakoca'da ilkokul öğretmenliği yaptı. Daha sonra vereme yakalandığı için tedavi için İstanbul'a geldi. 2. Paylaşım Savaşı'na denk gelen bu dönem edebi yaşamında son derece etkili oldu. Karartma Geceleri adlı ünlü eserini bu dönemin ürünüdür.
 
        Ilgaz 1944 yılının Ocak ayında Sınıf adlı kitabıyla adliye ve hapishaneyle tanıştı. 6 ay hapis cezasına çarptırılan Ilgaz hapishaneden çıktıktan sonra öğretmenlikten atıldı. Sağlığı da oldukça bozulduğu için bir süre senatoryumda yatmak zorunda kaldı.
 
        Bu dönemde yaşadılarını "okurlarına" samimi bir biçimde yazarak aktardı :
 
       “...Rikkat Hanım'dan 1949 yılında ayrıldım. Benim yüzümden işinden olmaması ve çocuklarımızın zarar görmemesi için anlaşarak ayrıldık. Öğretmenlikten çıkarılmıştım, iki de bir kovuşturmaya uğruyordum. Adım "gomüniste" çıkmıştı. İzleniyordum. Yerim yurdum, ne olacağım belli değildi. Üstelik, verem gibi bulaşıcı bir hastalığım vardı. Bütün bunların eşime de zarar vereceğini, bir gün onun da işinden atılabileceğini düşünüyor, çocuklarım için de kaygılanıyordum. Ayrılmamız bundan oldu.”
 
        Daha sonra oldukça popüler olan Hababam Sınıfı adlı romanı 1966 yılında oyunlaştırıldı. Hababam Sınıfı daha sonra Ertem Eğilmez tarafından filme çekildi. Ancak film romanın içerdiği bütün toplumsal eleştirilerinden arındırılmış ve eğlencelik bir komedi haline getirilmişti. Ilgaz filme yönelik tepkisini şöyle dile getirmekteydi: “Onlar, Hababam Sınıfı'nın özüne saygı gösterilerek çevrilmiş filmler değildi. İçeriği bakımından, tezi bakımından aykırı. Ben eğitimi eleştiririm. Kopyacılığı, ezberciliği... Senaryoyu yazanlar öğrenci velilerine başlıyorlar çıkışmaya. [...] Hemen dava açtım.”
 
        Ilgaz Hoca 12 Eylül askeri darbesinden sonra, Yıldız Karayel romanını yazarken 28 Mayıs 1981 gecesi Cide'de gözaltına alındı. Gözleri bağlanarak zincirlenen yazar bir süre mezbahaneden bozma hapishanesine konuldu. Kısa bir süre sonra serbest bırakıldı.
 
       2 Temmuz Sivas katliamında başta yakın arkadaşı Asım Bezirci olmak üzere birçok aydın ve sanatçının katledildiği haberine oldukça üzülen Ilgaz Hoca, katliamdan 5 gün sonra 7 Temmuz günü hayatını kaybetti. Ilgaz Hoca Zincirlikuyu Mezarlığı'nda Asım Bezirci'nin yanına defnedildi.
 
      Anma yazımı ilk defa Ahmet Server Işık'tan dinlediğim "Aydın mısın?" şiiriyle bitiriyor,Bahçeli Kasabasında "amelelik etmeye" bir kaç gün daha devam ediyorum.sevgiyle kalın ,hoçakalın.
 
 
 
Aydın mısın?
 
Kilim gibi dokumada mutsuzluğu
Gidip gelen kara kuşlar havada
Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden
Tabanında depremi kara güllelerin
Duymuyor musun?
Kaldır başını kan uykulardan
Böyle yürek böyle atardamar
Atmaz olsun
Ses ol, ışık ol, yumruk ol!
Karayeller başına indirmeden çatını
Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm
Alıp götürmeden büyük denizlere
Çabuk ol!
Tam çağı işe başlamanın doğan günle
Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden
Her satırında buram buram alınteri
Her sayfası günlük güneşlik
Utanma, suçun senin değil
Yırt otuzunda aldığın diplomayı
Alfabetik çocuk ol!
Yollar kesilmiş, alanlar sarılmış
Tel örgüler çevirmiş yöreni
Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende
Benden geçti mi demek istiyorsun
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol!
 
 
Rıfat Ilgaz