Olgunlaşma kavramı “istendik olma” halinin eğitbilimsel adıdır. Ülkemiz eğitim sisteminde ilk kez 1945 tarihinde Ankara da açılan ve halen “Kız Teknik Meslek Liseleri” unvanıyla hemen tüm illerimizde hizmet veren eğitim kurumlarının öncelidir. Yunus Emre’nin“Hamdık piştik elhamdürüllah” sözleriyle bin yıllar öncesinden tariflediği “olgunlaşma” kavramı başta da belirttiğim gibi istendik davranışların kişideki tekamül etme seviyesinin en üst halinin tespitidir.

 

     Yazımızın mevzu “siyasetçinin olgunlaşması” yâda kurnaz politikacının burjuva siyasetinde takıye yöntemini kullanmadaki uzmanlaşma göstergesi olarak ele alınmasından ibaret olup, CHP’nin Ankara Büyük şehir belediye başkan adayı Mansur Yavaş merkezlidir.

      Bireylerdeki olgunlaşma süreçleri kuşkusuz birbirinden farklıdır ve kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Ancak tüm bunlarda yine de belirleyici olan dışsal gelişmelerdir. Olgunluk düzeyinin göstergelerinden biri de bireyin toplumsal rolü itibariyle takındığı tutumdur. Yani asıl belirleyici olan sosyal sınıflar içindeki konumudur. Yoksa soğukkanlılıkla cinayet işleyebilen bir katilin, Ethe’i, Ali İsmail’i, Mehmet'i, Abdullah'ı, Medeni'yi, Ahmet'i öldürenlerin akşam eve dönünce, günlük yaşam içerisindeki normalliği, karşılaştığı olaylar karşısında ve insan ilişkilerindeki “olgun” yaklaşımı, yapılanın anormalliği karşısında nasıl açıklanabilir.

 

       Mesela söz konusu olan “olgun” kişi bir burjuvaysa, emek gücünü gasp ettiği işçiler karşısında karakter olarak nasıl bir yere konulabilir. Yahut bir işkencecinin, azılı bir tetikçinin günlük yaşamdaki (başarabilirse) sıradanlığı... Olgun ve soğukkanlı katillerin, işkencecilerin, hırsızların, asalakların iktidar gücüne sahip olduğu bir dünyada yaşadığımız gerçeği yegâne aynamız olmaktadır. Ki erk sahipleri olgunluklarını, soğukkanlılıklarını çabuk yitiren, kendileriyle aynı sınıfa mensup olanları da, maşalarını da sevmezler. İlk gözden çıkarılacaklar arasında böylesine tez canlılar vardır. Egemen sınıflara hizmet verenler içinde uzun soluklu olabilenler, soğukkanlılıklarını koruyabilenler, “olgunlar” makuldür.

 

        Şimdi bu minvalde asıl konuya girebiliriz. “Deniz Gezmiş’i, hakim katili Yılmaz Güney'i, terörist kör Eşber'i, Yaşar Kemal'i kahraman ilan edip, ülkücüleri mafya ve çete ilan eden azılılara soruyorum: Bu insanlar mı çete yoksa siz mi çetesiniz?” Mansur Yavaş'ın bu sözleri söyleme cesaretini göstermesine neden olan sadece bir cahilin cesareti olabilir mi? Akmakta olan hayatı gözleyen zatın durduğu yer, safını seçtiği zengin sınıfın yaşam alanıysa, elbette hayata baktığı pencereden, bu zengin düzenini yıkmak için mücadele etmeyi seçenlere karşı kin duyacaktır.

 

         İşte bugün CHP'den Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olan “eski” MHP’li, yeni “sosyal demokrat” Mansur Yavaş’a bu sözleri söyleten de böyle bir saf tutma halidir. Dün rahatlıkla kin ve nefret duygularını paylaşaan Mansur Yavaş, bugün basına da yansıyan ses kayıtlarına ilişkin, "Gençtik, öyle şeyler söyledik. Şimdi olgunlaştık. Artık daha bütünleştirici, birleştirici siyaset yapmanın gerekliliğine inanıyoruz" demektedir. Ancak Yavaş'ın adına “olgunluk” dediği, mensubu olduğu zengin sınıfın kendisine yüklediği yeni bir görevdir. Bundan böyle soyadı gibi yavaş gitmesi, sınıf çatışmalarına yeni söylemlerle yaklaşması gerekmektedir.

 

          Evet, savunduğu yozlaşmış, yokluk ve yoksulluk düzeninde herkesi “bütünleştirici, birleştirici” olmalıdır. Ki böylece demokratik halk iktidarı düşüncesi işçi ve emekçilerin gelecek düşlerini süslemesin. Yavaş, sol, sosyalistlere olan nefretini, onların ideallerini muğlâklaştırmaya çalışarak sürdürmektedir. İyi polis-kötü polis oyununda uzun çöp ona çıkmıştır. Yavaş artık iyi polisi oynamakla yükümlüdür. Toplum önünde kin ve nefret söylemiyle değil, artık “olgun” görünümlü biri olmalıdır. Karşısına aldıklarına "ben de sizdenim" diyecek kadar takıye ustasıdır.

 

       . CHP şimdi seçmeninden Yavaş gibilerine oy isterken aslında hiç de çelişki içinde değildir. Takiye de geldikleri nokta Yavaş öznelinde bir doruk noktasıdır. Tam da bu nedenle CHP, tıpkı kendisi gibi statükonun devamından yana olan diğer sistem partileri gibi, hizmet ettiği o zengin sınıflara oy isterken kendine yakışanı ve kendinden bekleneni yapmaktadır. Asıl olan, Mansur Yavaş'ın kin ve nefret söylemleriyle ismini zikrettiği kişileri yıl dönümlerinde, anma törenlerinde gözleri dolarak, sesleri titreyerek hatırlayanların kendinden beklenenleri yapıp yapamayacaklarıdır.

 

       Ölüm yıl dönümlerinde anmalarına katıldıkları o isimler, bozuk düzenin çarklarından biri olmak yerine bu çarkları parçalama çabasını yaşama gerekçesi sayarak son nefeslerini verene dek mücadele etmişlerdir. Olgunlaşma adı altında takiyenin doruklarında gezinenlerin dün olduğu gibi bu günde emekçi kitlelere geçek yüzleri gösterilmelidir.