2'nci Dünya Savaşı'nda Topkapı Sarayı'ndaki kutsal emanetler ve kıymetli eserleri, Niğde'ye getirilip burada muhafaza edildiğini    6 Şubat 2011 tarihinde  sitemiz yöneticisi  Selim Gökel araştırıp bir çok ayrıntı ile yazmıştı. 

Selim Gökel, Peygamber Efendimizin eşyalarının da yer aldığı Topkapı Sarayında bulunan kutsal emanetlerin Niğde'ye gizlice getirilerek saklandığını  bundan 5 yıl önceki  araştırıp yazmış ve borhaber.net sitemizde yayınlanmıştı. Selim Gökel'in "Topkapı Sarayı Niğde'ye taşınmıştı biliyor muydunuz? " başlıklı 
yazısının son paragrafında da, bu konunun  Niğde için çok gurur verici olduğunu, Niğde Valiliği yada Kültür Müdürlüğü tarafından araştırması ve açıklama yapılması gereken bir konu olduğunu belirtmişti.  

SELİM GÖKEL'İN YAZININ TAMAMI BURADA TIKLAYIN...  SON PARAGRAFI DA AŞAĞIDA... 

...

Niğde’de korunan bu kutsal emanetler, değerli eşyalar, hazineler, ve o zamanki süreç ayrıntıları ile tarihçiler ve Kültür Müdürlüğü tarafından araştırılıp daha detaylı şekilde halka sunulursa… Bu konu Niğde tarihine kazandırılması açısından gurur verici,  tarihe önemli bir not düşülmüş olur.
Bu olayın doğruluğunu,  Niğde Valiliği yada  Niğde Kültür Müdürlüğü’nün  araştırması ve ardından açıklama yapması gereken bir konu diye düşünüyoruz..."

Kutsal Emanetlerin Niğde'de saklanması konusu TBMM'de soru önergesi ve Başbakan Yardımcısının cevabı ile de gündeme geldi. Bu konu ulusal ajanslar,  televizyonlar ve ulusal sitelerde bu konu sanki yeni fark edilmiş  gibi yayınlandı. Dahası Niğde Kültür ve Turizm Müdürü Hüseyin Selçuk Demirtaş konu ile ilgili açıklama yaptı. Selim Gökel'in  araştırılıp açıklama yapılması isteği ancak 5 yıl sonra gerçekleştirilebildi. 

İl Kültür ve Turizm Müdürü aynen şöyle diyor; "Biz kutsal emanetleri muhafaza etmiş bir şehrin çocukları olarak şöyle düşünüyoruz. Medine, İstanbul ve Niğde bu noktada kardeş şehirlerdir diye değerlendiriyoruz"

Tamam da bu gecikmiş  açıklama yetmez...  Kutsal emanetlerin saklandığı Saruhan ve Ak Medrese şuan ne durumda... Bu konuda neler yapacaksınız? Mesela... Şehir müzesi, sergi alanı vs.  Bu da ayrı bir açıklama gerektir.


***

BUGÜN DHA, TV ve ULUSAL İNTERNET SİTELERİNDE ÇIKAN HABER AYNEN  ŞÖYLE;


2’nci Dünya Savaşı’nın yoğun geçmiş olduğu dönemde İstanbul Topkapı Sarayı’ndaki kutsal emanetler ve hazine, gümüş, silah, porselen, kütüphane ve arşiv bölümlerine ait kıymetli eserlerin koruma altına alınması ihtiyacının ortaya çıktığını belirten Selçuk Demirtaş, bu nedenle de Anadolu’da güvenli bir il aramaya başlandığını söyledi. Yapılan çalışmalar sonunda görevlilerin en güvenli yer olarak Niğde’yi tespit ettiğini ifade eden Demirtaş, bunun eselerin buraya taşınmasına karar verildiğini kaydetti.

‘ASKERLER İÇERİYE KİMSEYİ ALMADI’

Taşınacak eserler için özel olarak 391 sandık yapıldığını belirten Demirtaş, şöyleki devam etti:

“Topkapı Sarayı’nda bulunan kutsal emanetler ve hazine, gümüş, silah, porselen, kütüphane ve arşiv bölümlerine ait kıymetli eserleri muhafaza edip korumak amacıyla 1942 yılında 48 vagonla Topkapı Sarayı Müdür Yardımcısı Lütfü Turanbek başkanlığında 30 görevli, aileleri ve çocuklarıyla birlikte Niğde’ye gelmişlerdir. Eşyalar ve görevliler, çekince tamamen geçene kadar Niğde’de kalmışlardır. Bu emanetler Niğde’de Ak Medrese ve Sarı Han’a yerleştirilmiştir. Tarihi binaların etrafına nöbetçi askerler yerleştirilerek kimse içeri alınmamış ve mevzudan kimseye bahsedilmemiştir. 1947 yılına kadar Niğde’de muhafaza edilen kutsal emanetler ve hazine, gümüş, silah, porselen, kütüphane ve arşiv bölümlerine ait kıymetli eserler savaşın bitimiyle birlikte tekrar Topkapı Sarayı’na götürülmüştür. 2012’de CHP İstanbul Milletvekili Sayın İhsan Özkes’in TBMM’ye verdiği sual önergesine Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ tarafından verilen cevapta da bu süreç anlatılmıştı.”

SARI HAN KAFE OLARAK KULLANILIYOR

Kutsal emanetlerin saklandığı tarihi Sarı Han, inşa kitabesine göre 1357’de Ahmet Fakih’in oğlu Hacı Muhammed tarafından yaptırıldı. Orijinal durumu büyük seviyede koruyarak günümüze gelen ve mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan Sarı Han, kiralanarak şimdilerde kafe olarak hizmet veriyor.

AK MEDRESE BELEDİYEYE KİRALANDI

Ak Medrese ise 1409 yılında Karamanoğlu hükümdarı Alâeddin Ali Bey’in oğlu Ali Bey tarafınca yaptırıldı. Taç kapısının tamamının beyaz mermerden yapılmasından dolayı ‘Ak medrese’ adını almış. Niğde Belediyesi tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden kiralanarak Niğde Kültür Evi’ne dönüştürülen Ak Medrese, belediyenin sosyal ve kültürel etkinliklerinde kullanılırken, birçok sivil toplum kuruluşu da medresede ücretsiz olarak faaliyet gösteriyor.

SORU ÖNERGESİ

ESKİ CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes, 10 Temmuz 2012’de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle mukaddes emanetlerin korunması ve İstanbul dışına çıkarılmasıyla ilgili TBMM’ye yazılı sual önergesi verdi. 2’nci Dünya Savaşı nedeniyle Topkapı Sarayı’ndaki mukaddes emanetlerin Niğde’de bazı camilerde korunduğunun bilindiğini belirten Özkes, Erdoğan’dan şu sorulara yanıt istedi:

“Kutsal emanetlerin hangileri korunma amacıyla İstanbul dışına çıkarılmıştır? Niğde’de hangi camilerde korunmuşlardır? Hangi tarihlerde koruma altına alınmıştır? Kutsal emanetlerden Niğde haricinde korunmaya alınanlar varsa nerede korunmuşlardır? İnönü döneminde meydana getirilen bu uygulamaya dair resmi belge var mıdır, varsa nelerdir? Kutsal emanetlerin camilerde saklanmasının gerekçeleri nelerdir? Kutsal emanetlerin korunmasında uygulanan özel yöntemler varsa nelerdir?”

BOZDAĞ: AK MEDRESE VE SARI HAN’A YERLEŞTİRİLDİ

Özkes’in sual önergesini 8 Kasım 2012’de Dönemin Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ yanıtladı. Bozdağ, eselerin korunma amacıyla Niğde’ye gönderildiğini belirterek cevabında şu şekilde dedi:

“2’nci Dünya Savaşı sebebiyle Topkapı Sarayı Müzesi, Türbeler Müzesi ve İstanbul Arkeoloji Müzelerinden bazı eserlerin Niğde’ye koruma amaçlı göndermiş olduğu bilinmektedir. Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü’nce tespit edilen kayıtlara nazaran kutsal emanetler, hazine, gümüş, silah, porselen, kütüphane ve arşiv bölümlerine ait kıymetli eserlerin içi ve dışı çinkolu, bazılarının içi bölmeli hususi yapılmış 391 sandık içine yerleştirilerek Müdür Yardımcısı Lütfü Turanbek maiyetindeki bir ekip ile Niğde’ye gönderilmiştir. Sandıklar içindeki bu eserlerin Niğde’de Ak Medrese ve Sarı Han’a yerleştirildiği, burada kaldıkları sürece Müdür Yardımcısı Lütfü Turanbek ve maiyetinin eserlere refakat ettiği ve savaşın bitmesinin peşinden 1947 yılında eserlerin ilgili müzelere iade edilmiş olduğu arşiv kayıtlarında meydana getirilen araştırma neticesinde belirlenmiştir.”

İNÖNÜ BİNALARI TEFTİŞ ETTİ

KUTSAL emanetler ile başka kıymetli eserlerin Topkapı Sarayı’ndan Niğde’ye taşınmasının nedeni, korunması ve savaş bitiminde yine Topkapı Sarayı’na nakledilmesi ise İsmet İnönü Vakfı’nın internet sitesinde şöyle anlatılıyor:

“1942 senesinde İkinci Dünya Savaşı’nın en alevli günlerinde Hitler’in orduları sınırımıza dayandı. Türkiye’ye girip girmemekte kararsızlardı. İsmet Paşa Trakya’da Çakmak hattını kurmasına karşın İstanbul’un bombalanacağını tahmin ediyor, bu nedenle de savunmayı Ankara’nın haricinde yapmayı düşünüyordu. İstanbul’daki saraylarda ve müzelerde bulunan tarihi eşyaları, ziyan görmemeleri için Alman uçaklarının menzil dışında kalan bölgelerdeki emniyetli binalara koymayı planlıyor.

İsmet Paşa, düşmanın dini yerlerin bombalamayacağını biliyordu. O nedenle bütün saray eşyalarını, padişahların tahtlarını, mücevherleri, mukaddes emanetleri, Hazreti Muhammed’in sancağını, kılıcını, Hırkai Saadeti, Hazreti Osman’ın kanlı Kuran’ı Kerimi’ni, Atatürk’ün Samsun’da çıktığı tahta iskeleyi ve başka mühim eserleri tam 48 vagona yerleştirerek Niğde’ye gönderdi.

Bu kıymetli eşyaları korumak için Topkapı Sarayı İkinci Müdürü Lütfü Turanbek başkanlığında 30 görevli, aileleri ve çocuklarıyla birlikte Niğde’ye gitti. Eşyalar ve görevliler, çekince tamamen geçene kadar Niğde’de kaldılar. Bu kıymetli eşyalar Niğde’de Ak Medrese, Sarı Han ve Ulukışla’ya yerleştirildi. Tarihi binaların etrafına nöbetçi askerler yerleştirildi. Kimse içeri alınmadı ve mevzudan kimseye bahsedilmedi.

1943 yılında İnönü Adana’da Churchill ile buluşmak üzere Ankara’dan trenle yola çıktı. Tren Niğde’de durdu ve uzun süre bekledi. İsmet Paşa tarihi eşyaları görmek suretiyle 3 binayı da teftiş etti. Sarı Han’da Turanbek’e sordu: ‘Asker nöbetini aksatmıyor, içeri kimseyi almıyor değil mi? Gözüm arkada kalmasın.’

Kaynak: dha, haber3, rotahaber.com, haberler.com...
Editör: TE Bilişim