7 Ocak 2015 günü Paris te mizah dergisine yönelik gerçekleştirilen kanlı baskın duyarlı tüm dünya kamuoyunun birinci gündemini oluşturarak şiddetle kınandı. Paris'te Charlie Hebdo adlı mizah dergisine yapılan kanlı saldırıyı bizde nefretle kınıyoruz. Basın emekçilerine yönelik gerici, dinci, faşist, goşist, anarşist, komünist adının önemi yok her türden saldırıların kaynağı ne olursa olsun kabul edilemez. Üstelik bir mizah dergisini hedef alan bu katliamının şu veya bu şekilde meşrulaştırılmasını, bir karikatürün gerekçe gösterilmesini, bu dönemde IŞİD gibi vahşi kanlı bir örgütle dişe dişe çarpışan, can bedeli direniş gösteren bir bölgenin halkları olarak makul görmemiz mümkün değildir.
 
       12 Karikatürist ’in katledilmesini twitlerinden veya diğer sosyal paylaşım sitelerinden Penguen ve Leman Dergileri bu yaşamlardan ders alsın yollu ırkçı faşist kökten dinci değerlendirmelerin yapıldığı ülkemiz sosyal mecrası unutmamalı ki ülkemiz onlarca gazetecinin, gazete binasının bombalanarak, işkencelerde göz altılarda katledildiği acıları yakından yaşamış bir ülkedir. Yani Paris te yaşanan acıyı en iyi bizim idrak etmemiz gerekir.
      Dini hassasiyetler tabii ki politikada ve basında dikkat edilmesi gereken konulardır. Ancak günümüzde ırkçı, gerici, faşist örgütlenmeler eliyle yapılan bu tip katliam saldırılarının gerekçesi yapılamaz. Dünyayı din savaşları üzerinden dizayn  etmeye çalışan emperyalistlerin ve onların besleyip büyüttüğü, desteklediği örgütlerin, halklarımızı derin bir karanlığın içine sürüklemesine çanak tutmak anlamına gelecek gerici saldırılar ve İslamofobi karşısında kararlıca durmak, katliamları kanıksamamak gerekmektedir.
 
      Aynı zamanda bu tip saldırıları bahane ederek göçmenlere yönelik ırkçı-faşist saldırılara ve ezilen göçmenleri kriminalize eden Avrupa ülkelerinin emperyalist politikalarına karşı da demokratik zeminde kararlılıkla mücadele etmek şarttır.  Son örneği Almanya da gerçekleşen
PEGIDA eylemleri üzerinden Almanya da yaşayan emekçiler ve Alman halkı demokratik tepkisini en güzel biçimde göstererek tüm eyaletlerde ırkçılığa, islamofobiye, nazizme karşı olduklarını hem sokaklarda hem ırkçı kampanya destek verenleri kat ve kat aşan sayısal üstünlükleriyle alan tutarak göstermiş oldular
 
      Alman emekçilerin gösterdiği doğru tepki gericiliğe, ırkçılığa, islamofobi ve faşizme karşı takip edilecek mücadele yolunu göstermesi açısından iyi bir örnektir. Fransızların ünlü mizah dergisi Charlie Hebdo'ya yapılan saldırıda 12 kişinin soğukkanlılıkla öldürülmesi şüphesiz basın emekçileri üzerinde ve Fransız halkı nezdinde tarifsiz acılar yaratacak denli büyük bir saldırıdır.
 
     Akıllara ilk gelen şeyin, derginin yıllar önce Hz. Muhammed ile ilgili yayınladığı karikatürlere misilleme yapıldığı oldu. Sebebi fark eder mi? Böyle bir katliama bahane aranır mı? Elbette, hayır. Özgürce yaşam adına yıllardır verilen mücadelelere bir darbe daha olduğu apaçık orta yerdeyken saldırıyı şiddetle kınamak sokaklara çıkıp demokratik tepki göstermek varken saldırıya bahane üretmek kelimenin tam anlamıyla AYMAZLIKTIR:
 
      Evet, ne hikmetse özellikle ülkemizde, bu saldırıyı kınama kısmı alelacele geçiştirilip hızlıca nefret söylemine çevriliyor. Saldırının sorumluları değil, belli bir dini inanca mensup bir insanlar âlemi konuşulmaya başlanıyor. Bu yeterli görülmüyor ki, bu yanlışa dikkat çekmeye çalışanlara “rahat bırakın artık İslamofobiyi” tadında tepkiler veriliyor.
 
       Ne yani, "Şu Müslümanlar..." diye başlayan cümleler kurmadığımız için biz mi suçluyuz?
Ya islamofobi biliniyormuş gibi yapılıyor, -tıpkı yıllarca ırkçılık tartışmalarında gördüğümüz gibi- ya da nedense ırkçılık, türcülük, cinsiyetçilik, homofobi gibi konulardan ayrı görülüyor.
Aslında kısacası; ırkçılık kötü bir şeydir. Irkçılık yapmak suçtur. Bu konuda anlaşabildik mi? Anlaştıysak ne ala. Çünkü tüm dünya insanlığı anlaşmış durumda. Ha tüm dünya insanlığı kökten dinciliğinde zararlı ve tehlikeli olduğu konusunda anlaşmış durumda.
 
      Ülkemizin bu türden olayları ve acıları sıkça yaşadığını unutmadan, Suriye kırsalında ve Irak çöllerinde kurduklarını iddia ettikleri devletin Kobane yaşattıklarını göz ardı etmeden kökten dinciliğin ne denli zararlı olduğunu ifade edelim. Metin Göktepelerden Uğur Mumculara Bahriye Üçoklardan Hrat Dinklere yüzlerce yazarını çizerini kaybetmiş Türkiye halkları olarak Fransız emekçi halkının acısını içimizde hissetmeli, başsağlığı dileklerimizi iletmeli ve “HEPİMİZ CHARLİE HEBDO’YUZ” diye yüksek sesle haykırmalıyız.