Eğitim İş Sendikası Niğde İl Temsilcisi Timur Özkan kadınlar günü nedeni ile bir basın açıklaması yaptı.
 
Özkan açıklamasında şu görüşlere yer verdi.
 
 
8 Mart, kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği büyük mücadelenin başlangıcı olarak kabul edilen bir tarihtir. 8 Mart 1957 yılında kadınların, erkeklerle eşit işe karşılık eşit ücret almak için başlattıkları bu mücadele, zamanla kadınların tüm alanlarda erkeklerle eşit haklara sahip olması mücadelesinin başlangıcı olmuştur.
 
Türkiye'yi çağdaş ülkeler düzeyine çıkarmak isteyen Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, kadın-erkek ayrımcılığına son verecek yasal düzenlemeleri yaşama geçirmiş, bu yolda büyük devrimler gerçekleştirmiştir. 1926 yılında Medeni Yasa'nın kabulü ve 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi ile Türk kadını, o yıllarda gelişmiş ülkelerin kadınlarından daha ileri haklar elde etmiştir.
 
Tüm bu gelişmelere karşın günümüzde, kadın-erkek eşitliğinin tam anlamıyla sağlanabilmiş olduğunu söylemek mümkün değildir. Hak ve özgürlüklerini kullanamayan birçok kadınımız, ayrımcılığa, baskı ve şiddete uğramakta, cinayetlere kurban gitmektedir.
 
 Baskı ve sindirme yoluyla kadınlarımızın sesleri kesilmeye çalışılmaktadır. Kadınların özgür iradelerini ipotek altına almaya çalışan bu zihniyet, yüzyıllardır bu topraklar üzerinde tahakküm kurmaya çalışan ve siyasal İslam'ı bir araç olarak kullanan Arap emperyalizminin oyuncağı olanların zihniyetidir.
 
Ülkemizde kadınlara çoğunlukla eğitim şansı verilmezken, ekonomik ve sosyal faaliyetlere katılmaları da büyük ölçüde engellenmektedir. Kadınların işgücüne katılım oranı düşüktür. Kadınlarımız, son yıllarda çalışma yaşamında daha fazla yer almakta ancak eşit çalışma koşullarına sahip olamamaktadır. Kadınlarımız iş hayatında; eğitim ve mesleki eğitimde, iş bulma ve yükselmede, ücretlendirmede ve sosyal haklardan yararlanmada büyük eşitsizlik yaşamaktadır. 
 
Kadın cinayetleriyle ilgili meclise sunulan raporun sonuçları çok can yakıcıdır; sadece geçtiğimiz yıl 337 kadın öldürülmüş, onlarcası ise istismara ve tecavüze uğramıştır. Kadına uygulanan her türlü fiziksel, ekonomik, psikolojik şiddet, bu şiddeti bizzat yaşayan ya da buna tanıklık eden kız çocuklarının okuyamamasından, kadınların toplumsal hayata etkin biçimde katılamamasına kadar birçok olumsuz sonuca yol açmaktadır. Oysa kadınların toplumsal ve siyasal yaşama etkin biçimde katılmaları, ülkemizin kalkınması, refahı, mutluluğu ve toplumsal barışı açısından da oldukça önemlidir. 
 
Kadının toplumda hak ettiği yeri alabilmesi, onları çalışma yaşamında etkin kılacak önlemlerin alınması, erkeklerle eşit, hatta pozitif fırsatların tanınması ile mümkündür.
İçinde bulunduğumuz süreçte sadece kadınlarımızın haklarına değil, cumhuriyetimizin kazanımlarına da saldırılar artmaktadır. Unutmamalıdır ki, kadınımızın elde ettiği hakların tümü Cumhuriyet’in eseridir. Bugün kadın haklarına sahip çıkmanın yolu Cumhuriyete, Atatürk’e ve onun başlattığı Türk Devrimine sarılmak ve sahip çıkmaktan geçmektedir. Çünkü Cumhuriyetin aydınlanma devrimi,ümmetçilik yerine ulusçuluğu,yurttaşlığı,gericilik yerine uygarlığı beraberinde getirmiştir. Öncelikle ülke nüfusunun yarısını oluşturan kadınlarımızın bu haklara sahip çıkmak konusunda daha bilinçli ve duyarlı olmaları gerekmektedir. Ayrıca toplumdaki konumlarına ve durumlarına uygun olarak TBMM’de de çok daha fazla temsil edilerek söz, yetki ve karar sahibi olmaları sağlanmalıdır. 
 
Cumhuriyet aydınlamasının ışığında, kadın-erkek eşitliğinin sağlandığı bir dünya dileğiyle, tüm kadınlarımızın Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun.
 
 
Editör: TE Bilişim