Siyasal iktidar 13 yıllık ekonomi icraatlarını “dünyanın en gelişmiş 17. Olmadı 16. Daha da olmadı 2023 vizyonuyla 10. Büyük ekonomi olma” iddialarını sıklıkla dillendirerek yıllık ortalama % 4 bilemedin 4,5’luk (yıllık enflasyon erimesi düşüldü mü 1 veya 1,5) Orandaki ekonomik büyüme hızını başarıymış gibi pazarlamakta.

 

      Halbuki. Her geçen yıl artan işsizlik oranları ekonmik dibe vuruşun en net göstergesi. DİSK-AR (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü)  TÜİK tarafından açıklanan Hane halkı İşgücü Anketi Kasım 2014 dönem sonuçlarını ele alarak yaptığı son araştırmada yaygın işsizliğin %17,5 seviyelerine yükseldiği (5,5 Milyon işsiz insan demek bu), çalışa bilir nüfus ile orantılandığında (15 -55 yaşa aralığındaki nüfusu kast ediyorum) işsizlik oranının % 25’ler ile tavan yaptığını (hayret bu günlerde dolar da Türk lirası karşısında tavan üstüne tavan yapmakta 2,7)  söylemekte.

 

      Hal ve gidiş bu olunca A. Davutoğlu’nun seçim bildirgesinde çizdiği pembe ekonomik tablo işsizlik gerçeğini ört bas edemiyor. Ülkemiz ekonomisinde büyüme oranlarında yaşanan düşüş devam ederken yeni seride iki haneli rakamlara ulaşan işsizlik oranı ciddi bir sorun durumunda. Hatırlanacağı gibi yılın üçüncü çeyreği için Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,7’lik büyüme ile kötü bir performans göstermişti. Bu durum bir süredir işsizlik verilerini de olumsuz etkilemeye devam ediyor.

 

     Kasım 2014 verilerine göre mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 10,7 ile geçtiğimiz yılın aynı döneminin % 1,4 puan üzerinde gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik oranı ise % 12,7 oldu. Resmi işsiz sayısı da yeni seriye göre bir önceki yılın aynı dönemine göre 599 bin kişilik artışla 3 milyon 96 bine ulaştı. Bu veri krizin en ağır şekilde yaşandığı 2009 yılının aynı dönemi için 2 milyon 932 bindi. İşsiz sayısı bu dönemde de kriz dönemindeki sayıyı aşarak dönem rekoru kırdı. İstihdam edilenlerden ve işsizlerden oluşan işgücünün sayısı bir önceki döneme göre 2 milyon 12 bin kişi artarken, işsiz sayısındaki artış işgücü artışının yüzde 30’u oldu. İşsizlik verilerinde en ciddi artış gençler, kadınlar ve tarım dışı sektörlerde gerçekleşti.

 

      Kasım 2014 döneminde resmi işsizlere, umudu olmadığı için ya da diğer nedenlerle son 4 haftadır iş arama kanallarını kullanmayan ve işe başlamaya hazır olduğu halde bu nedenle işsiz sayılmayanlar (umutsuzlar ve diğer) dâhil edildiğinde işsizlik oranı yüzde 17,5, işsiz sayısı da 5 milyon 473 bin kişi olarak gerçekleştiğini görmekteyiz. İşinden memnun olmayan ya da daha fazla çalışmak istediği halde düzgün işler bulamadığı için çaresiz kısa süreli işler yapanlar (eksik ve yetersiz istihdam edilenler) ilave edildiğinde işsizler ve çaresizlerin toplam sayısı 6 milyon 569 bin kişi olurken bunların istihdam içindeki payı ise % 21 oldu. İşte 17. Büyük ekonomi yalanının işsizlik gerçeği.

 

      Kadınlar için ise işsizlik gerçeği daha ağır bir biçimde yaşandığını görmekteyiz. Resmi işsizlik oranı % 13 olan kadınlar için tarım dışı işsizlik oranı %17,5, geniş tanımlı işsizlik oranı % 25 seviyesinde gerçekleşti. Kadınlarda işsizlik Şubat 2014 döneminden bu yana 209 bin kişi artarken, erkeklerde ise artış 64 bin kişi olarak gerçekleşmiş. Kasım ayında erkek işsizliğinde yaşanan yüksek artış erkek işsiz sayısındaki azalmayı artışa çevirdi.

       Evet, çalışa bilir nüfus içerisindeki kadın işsizlerin resmi  oranı yüzde 37’ iken işsizlik kapsamı dışında tutulan umutsuz ve diğer işsizler içerisindeki oranı ise yüzde 60 lar olarak tarihi zirve yapmış görünüyor.

 

      TÜİK Hane Halkı İşgücü Anketi Kasım 2014 dönemi verilerine göre işsizlik hem görünen hem görünmeyen boyutlarıyla tehlike sinyalleri vermeye devam etmektedir. Eğitimli işgücü ve özellikle eğitimli kadınlar için yaşanan kriz ise sürmektedir. Bu krizin bir boyutu da emek piyasalarında kadınlara yönelik cinsiyetçi uygulamalardır. Kadınlar bir yandan şiddetin, tacizin, tecavüzün hedefi olurken, diğer yandan da görünmeyen ev içi emek faaliyetlerine, kötü çalışma koşullarına, kayıt dışı çalışmaya, eğitim düzeyi arttıkça işsizliğe, işyerlerinde psikolojik tacize mahkûm edilmektedir.

 

        Hükümet işveren çevrelerinin taleplerini Ulusal İstihdam Strateji Belgesi ile programlaştırmıştır. Ucuz işgücü için, taşeron çalışmayı yaygınlaştırmayı, kıdem tazminatını fona devrederek ortadan kaldırmayı, kölelik bürolarını hayata geçirmeyi hedefleyen bu belge hükümetin uygulama açısından gündemindedir. Nitekim hazırlanan ekonomik programlarının istihdam başlığında yer alan hususlar bu tespiti doğrulamaktadır.

 

       İşsizlikle mücadeleyi, çalışma koşullarını kötüleştirerek, ücretleri düşürerek çözmeye çalışan bu anlayışa karşı militan bir hat üzeinden en geniş emek cephesi oluşturularak mücadele edilmelidir. Bu stratejinin sonuçları Soma’da, Mecidiyeköy’de, Ermenek’te ve ülkemizin dört bir yanında acı bir biçimde görülmektedir. Bu strateji işsizliğin “ne iş olsa yaparım” başlığı altında gizlenmesi çalışa bilir nüfusun açlık ve işsizlikle baskılanmasından öte bir şey değildir.