İlkin İzmir de çıktılar ortaya. Taksim Gezi Parkı Direnişine destek vermek isteyen göstericilere çivili sopalarla saldıran sivil çeteler. Sonra Eskişehir de *Ali İsmail Korkmaz’ı resmi kolluk güçleriyle birlikte döverek hastanelik ettiler. Ali bir aydır sürdürdüğü yaşam savaşını dün (10 Temmuz Çarşamba günü) kaybetti. Otopsi raporu “başına ve yüzüne aldığı sopa darbelerinden kaynaklı kafatası travması sonucu oluşan beyin kanaması” olarak ölüm nedenini açıklıyor. Görgü tanıkları ifade vererek Ali’nin eli sopalı siviller ve üniformalı polislerce birlikte dövüldüğünü belirtmelerine rağmen failleri hala bulunmuş değil. Eskişehir polisince soruşturma kapsamında savcının istediği, Ali’nin darp edildiği yeri gören üç kameradan ikisinde kayıt yokken, görüntülerin olduğu tek kayıtta ise “tahribat” olduğu ifade edilerek delillerin nasıl yok edildiği hakkında soruştum başlatılmaması düşündürücüdür.
   Taksim de eli palalı saldırgan, ifadesi alınıp salı veriliyor, eli kazmalı 40 yaşlarında bir sivil Adana TMMOB şubesini basıp, ”İslam aleminin lideri Tayyip Erdoğan’dır” sloganıyla ortalığı dar ma duman ediyor.
  Ankara’da ise Kuğulu Parkı’nda forumu direnişçilere de şiddet uygulayarak mesken tutan, 15-16 yaşındaki tinerci çocuklara para dağıtarak zorbalıkla hükmü altına almaya çalışan mafyatik, gerici-faşist bir çete dadandı.. Kuğulu Park’taki forum inisiyatifi ise bu mafyatik-faşist saldırı ve baskılar karşısında parkı terk edip gitmek zorunda bırakıldı.
      Evet, tüm bu olup bitenler karşısında şaşırmayalım. Şaşırmayalım çünkü toplumsallaşmış her büyük direniş veya ayaklanma gibi benzer durumlarda sistemin savunucuları ve koruyucuları resmi zor aygıtının yanı sıra sivil saldırgan çetelerini de cepheye sürmekten çekinmez. Egemenlerin toplumsal büyük kitle hareketlerine karşı mücadelede, tarihin en eski devirlerinden bu yana değişmeyen 4 temel yöntemi vardır:
1-     Egemen sınıf devletinin baskı aygıtları, zorbaca baskıları hem yaygınlaştırmak hem de hareketin ileri, öncü kesim ve temsilcileri üzerine yoğunlaştırmak.
2-     İkiyüzlü reform vaatleriyle kitleleri maniple etmek.
3-      Bizzat hareketin içindeki daha geri, yalpamalı sınıf, kesim ve temsilcileri ile açık ya da örtük anlaşmalar yaparak hareketi içinden çözmeye çalışmak.
4-      Toplum en geri, gerici, ırkçı, dinci, lümpen vb. kesim ve unsurlarını harekete ve öncü, ileri temsilcilerine karşı kışkırtmak, organize ederek mevziiye sürmek.
      Sıraladığım dört yöntemin Gezi parkı direnişi ve devamında iç içe geçerek eylemcilere karşı kullanıldığına hep birlikte tanıklık ettik. Anlaşılan o ki 4. Yöntem 1 Hazirandan bu günlere hep kullanımda imiş.
      Sistemin “bekasını” savunanlar sıraladığım bu dört yöntemini doğurarak ve her birine binlerce ek maddeler ekleyerek ayaklanma durumundaki kitleleri baskılama yöntemi geliştirmekte çok maharetlidirler. Onun için bu dört yönteme ve olası diğer yöntemlere karşı kendimizi, etrafımızı bilinçlendirip kesintisiz mücadele etmeliyiz.
     En basit bir iş yeri grevinde bile, yalnızca polisin,jandarmanın saldırılarına karşı değil bu tür grev kırma çetelerine karşı  “grev gözcüsü” kıtaları oluşturmadan başarı şansı yakalamadığını tecrübelerimizden bilyoruz. Gezi Direnişi açısından da, bu yönlü öz savunma örgütlenmeleri olmadan, kazanılmış ve fiilen kullanılan mevzilerin, hak ve özgürlüklerin bile savunulamayacağı bilinmelidir. Ethemler, Aliler bir daha bir daha öldürülmesin 19 – 20’li yaşlarının başında sivil resmi çetelerce dayakla, kurşunla yok edilmesinler diye direnişe veya eyleme çıkan kitlenin güvenliğini kendimiz örgütleyelim.
     *Ali İsmail Korkmaz Eskişehir Anadolu Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği 1. Sınıf öğrencisiydi. 19 yaşında ve Hataylıydı. 3 Haziran günü Gezi Parkı’na destek için Eskişehir’de yapılan yürüyüşe katıldı. Polisin gaz bombaları ile saldırması üzerine sokak aralarına girdiğinde ise bu kez sivil giyimli (Eskişehirli öğrencilerin AK-Faşistler olarak tanımladığı) eli sopalı kişilerin saldırısına uğradı.
    
    Saldırı sonrası gittiği Yunus Emre Devlet Hastanesi’nde “ifadeni ver öyle gel” yanıtını aldı. Ertesi sabah yinelenen cevap üzerine karakol karakol dolaşarak ifade veren Korkmaz, ifade sonrası gittiği Eskişehir Devlet Hastanesi’nden “beyin kanaması” teşhisiyle Osmangazi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi. Burada ameliyata alınan Korkmaz’ın 4 Haziran’dan itibaren öldüğü güne kadar bilinci kapalı yaşadı.
     Komada olduğu süre boyunca “diren Ali” pankartlarıyla, “uyan Ali” şarkılarıyla binlerce Eskişehirli yurttaş, öğrenci ve akademisyen tarafından çok sayıda yürüyüşler düzenlenip Ali’ye destek verilip, onu bu hale getirenlerin bir an evvel adalet önüne çıkarılmasını talep etmelerine rağmen Ali’yi öldüren sivil faşist çeteden ne bir kimse ne de bir iz bulunmuş değil. Ali bu gün (11 Temmuz Perşembe)  memleketi Hatay’da toprağa verilecek. Failleri bulunup, adalet önüne çıkarılmadan “rahat uyu” diyebilecek miyiz?