Ekim ayı geldi. Ezilenlerin, emekçilerin katlanamaz oldukları yaşam standartlarına ilave olarak  %9’luk doğalgaz ve elektrik zamları ilk günden eklendi. Okullara türbanı yerleştirmekle meşgul hükümet Ortadoğu’da  yalan-dolan, küçük hesap ve çıkarlar, arkadan dolanmalarla yürüttüğü siyasetini finanse etmek için yine emekçilerin kırıntılarına göz dikmiştir.

 

        Ülkemiz Davutoğlu dönemiyle birlikte siyasetin bu yürütülüş biçiminin cevval bir çapsız örneği olmaya hak kazandı. Ortadoğu’da kitle hareketlerinin patlamasıyla Sünnilerin bölgedeki hamisi olma topuna giren Türkiye egemenleri, bu mezhep politikasının Suriye’de berbat bir tıkanmasını yaşamasına rağmen tampon bölge, uçuşa yasak gölge vb. söylemleriyle geniş halk kitlelerini uyutacağını zannetmekte.

 

        Zamların savaş zammı olduğu açık. Egemenlerin temmuz-ağustos-eylül ayı boyunca aleni ödenekten ve örtülü ödenekten yaptıkları cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Suriye ya yönelik savaş harcamaları miktarı fırladı. Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında bütçeden yapılan silah, araç-gereç, mühimmat harcaması 846 milyon lira, örtülü ödenekten yapılan harcama ise 156,5 milyon lira. Bu 2014’inin ilk altı ayındaki toplamdan fazlaya denk düşüyor. Yani başta Kürt sorunu olmak üzere, bölgesel sorunlarda çözümü savaşta, saldırganlıkta arayan egemenler, yalnızca üç ayda ekonomiden bir milyar liranın üstünde parayı çarçur ettiler.

 

        Zamlar hangi kalemlerden başladı? ÖTV, KDV’yi zamladılar. Tüketimden kesilen bu vergiler esasen işçilerin, emekçilerin cebinden çıkıyor. Enerji zamlandı. Ki, enerjiye zam demek her şeye zam demek. Dolar Avro paritesinin kapanması (doların değer kazanması) mazeretiyle enerjiye zam demek tepeden tırnağa her şeye zam demektir.

 

       Zamlar bitti mi? Sırada akaryakıt ve sigara var. 2015 yılı bütçe çalışmalarıyla emlak vergileri başta olmak üzere birçok kalemde zamlar kapıda. Ne kadar savaş o kadar zam. Tüm işçilere, emekçilere, yoksullara yeni bir saldırı dalgası başlattı Davutoğlu Hükümeti. Savaş masraflarını da Türkiyeli emekçilerin sırtına yıkıyor.

 

      Genç ölümlerden bıkmış emekçileri, yoksulları çözümsüzlük girdabında yeni genç ölümler için finansman kaynağı olarak da kullanıyor, daha da kullanmaya niyetli. Savaş politikasının kararı egemenlerden, can faturası, mal faturasının ödenmesi fakirden, emekçiden…2 Ekim savaş tezkeresinin maddi dayanağı için kollar sıvazlanmış durumda.

 

       Hükümet emekçileri,  ezilenleri, gadre uğrayanları bir kez daha kavgaya davet ediyor.  Şimdi cevap sırası  işçilerde, emekçilerde, yoksullarda. Zam ve savaş soygununa, Suriye ye müdahale için alın terimizle kazandığımız kırıntı ücretlerin zamlarla geri alınmasına, emperyalist işbirlikçiliğine karşı direniş ve Kobane başta olmak üzere tüm orta doğu halklarıyla kardeşçe dayanışmak için sokağa eyleme özgürleşmeye çıkma zamanıdır.

     

        Son yapılan zamlarla ifadesini bulan tüm bu soyguncu uygulamalara karşı örgütlü mücadele düne göre daha fazla önem kazanmıştır. Ezilenler, emekçiler, gadre uğrayanlar yoksullukla hem hal olanların daha fazla kaybedecek bir şeyleri kalmamıştır.

 

        Ekim ayı yeni mücadele alanlarının önünü açarken egemenlerin sömürü ve çıplak zoru, ancak örgütlü, birleşik sokağı tutan, alanlara çıkan militan bir mücadele ile yenilebilir. Zamların geri alınması, 2 Ekim savaş tezkeresi, okulların başörtüsü bahane edilerek gericileştirilmesi, de dâhil tüm yaşama içkin tüm konuları kapsayıcı alan etkinlikleri metropoller başta olmak üzere tüm illerde örülmelidir.

 

        Ekim Ayının emekçi bütçelerinde yıkım ayı olmaması için, barış için, kardeşlik için emperyalist haydutların oyununu bozmak için kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz demek için yine yeniden bir kez daha alanları sloganlarımızla çınlatmalıyız.