Eğitim-Sen Niğde Şube Temsilciliği Milli Eğitim Bakanlığı’nın uygulamaya koyduğu  Kılık Kıyafet Serbestliği ile okullarda kaos  ve ideolojik kamplaşmaların yaşanacağını iddia etti.

 
Niğde Eğitim-Sen konu ile ilgili yaptığı basın açıklamasında şu görüşlere yer verdi.



" Milli Eğitim Bakanlıığı " Kılık Kıyafet Serbestliği" uygulaması neyi amaçlıyor?

AKP'nin en temel pedagojik itirazlı bile görmezden gelerek yasalaştırdığı ve tüm itirazlara rağmen uygulanmaya başlanan 4+4+4 dayatması olarak karşımıza çıkan "dindar ve kindar nesil yetiştirme" projesinin gerçek amacı yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamıştır. 

Milli Eğtim Bakanlığına bağlı okul öğrencilerinin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelik Resmi Gazete de yayınlanmıştır. 

Milli Eğitim Bakanlığına bağlı resmi ve özel,  okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin kılı ve kıyafetlerine dair usul ve esaları üzenleyen yönetmeliğe göre, belirlenen sınırlamalar dışında okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde kılık ve kıyafetin serbest olacağı belirtilmektedir. 



Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer daha önce bu konuda yaptığı açıklamalarda
öğrencilere saygı duyulmasından ve yeni bir eğitim iklimi yaratılmasından
bahsettiği hatırlanacaktır. Eğitimde 4+4+4 dayatmasıyla okulları büyük bir
kaosun içine iten, okul öncesi çağdaki çocukları zorla ilkokula göndererek
hem öğrencileri, hem de öğretmenleri zor durumda bırakanların nasıl bir
"eğitim iklimi" yarattıklarını okullarda yaşanan kaos göstermektedir.

MEB`in yayınladığı yönetmeliğe göre; okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve
lise öğrencileri, yaş grubu özelliklerine uygun, temiz ve düzenli kıyafet
giyeceği ve öğrenim gördükleri programın özelliğine göre atölye, işlik ve
laboratuarlarda önlük veya tulum, işyerlerinde ise yapılan işin özelliğine
uygun kıyafetlerin belirleneceği belirtilmektedir.
 

Yönetmeliğin en dikkat çekici bölümü kız öğrencilerin, imam-hatip ortaokul
ve liseleri ile çok programlı liselerin imam-hatip programlarında tüm
derslerde, ortaokul ve liselerde ise seçmeli Kur`an-ı Kerim derslerinde
başlarını örtebilecek olmasıdır. AKP döneminde eğitimde yaşanan yoğun
dinselleştirme uygulamaları dikkate alındığında "serbest kıyafet" gibi
olumlu sayılabilecek bir düzenlemenin iktidar partisi tarafından kendi
siyasal-ideolojik yaklaşımı üzerinden istismar edildiği çok açıktır.

Eğitim Sen`in ilke olarak kıyafet serbestliğine karşı çıkması mümkün
değildir. Ancak 10 yıllık AKP iktidarında eğitimde yaşanan dinselleştirme
uygulamaları bizleri ciddi anlamda kaygılandırmaktadır. Bu uygulamanın,
dinsel inançları dışa vuran giysileri kapsaması telafisi güç sorunlar
yaratacaktır. Örneği bu durum çocuklar arasında kamplaşma yaratacak, bazı
bölgelerde kız çocuklarına yönelik fiilen baskı oluşturacaktır. Okullarda
dinsel kıyafetlerin giyilmesini "kıyafet serbestliği" kapsamında
değerlendirmek mümkün değildir.

AKP`nin 10 yıllık pratiği sorunun "serbest kıyafet" sorunu olmadığını,
yıllardır laik eğitim anlayışına karşı yürütülen amansız mücadelenin bir
yansıması olduğunu göstermektedir. Çocuklarımızın bu tür girişlerle karşı
karşıya getirilmesi, toplumda yeni kamplaşmalar yaratılması kaçınılmaz
görünmektedir.

Çocukların anne ve babalarının ekonomik durumu ve sınıfsal aidiyetleri
görünüş olarak öncelikle giydikleri kıyafetlere yansımaktadır. Dolayısıyla
ekonomik durumu iyi olmayan, yoksul emekçi ailelerin çocukları, diğer
çocukların giysileri karşısında birtakım çocukça tepkiler göstermeleri
engellenemez.

Yönetmeliğe göre, öğrencilerin yırtık veya delikli kıyafetler ile şeffaf
kıyafetler giyemeyeceği belirtilmektedir. Türkiye`de yaşayan herkes
toplumdaki gelir adaletsizliği ve geçtiğimiz 10 yılda daha da derinleşen
sınıfsal farklılıklar nedeniyle bu maddenin fiilen geçersiz olduğunu
kanıtlamaktadır. Eğitimi ve sağlığı paralı hale getiren, halkın büyük bir
bölümünü açlığın ve yoksulluğun kucağına itenlerin, yoksul halk
çocuklarının delik ayakkabılar ve yırtık elbiselerle okula gelmek zorunda
bırakılmasını yasaklaması kadar anlamsız bir şey olamaz. Dolayısıyla
okullarda kıyafet serbestliği uygulaması, eğitimin yıllar içinde büyük
ölçüde paralı hale getirilmesi ve halkın cebinden yaptığı eğitim
harcamalarının AKP döneminde 4,5 kat arttığı gerçeğinden bağımsız
değerlendirilemez.

Yönetmelikte siyasi sembol içeren simge, şekil ve yazıların yer aldığı
fular, bere, şapka, çanta ve benzeri materyallerin kullanılmayacağı, kısa
kollu gömlek ve tişört giymenin yasak olduğu, etek boyunun diz altında
olması gerektiği belirtilirken, dini simgeleyen kıyafetlerin okullarda
giyilecek olması büyük bir çelişkidir.

Kılık kıyafet yönetmeliğinde yapılan değişiklikler, eğitim sisteminde
yaşanan yoğun dinselleştirme uygulamalarının geldiği noktayı görmemiz
açısından önemlidir. Hangi ad altında olursa olsun, okullarda dini yaşam
tarzını yaygınlaştıran, gelişme çağındaki çocukların psikolojisini olumsuz
etkileyecek dinsel simgeler kesinlikle kullanılmamalıdır.




Editör: TE Bilişim