*İslam dininin Sünni fıkhına göre 11 ayın sultanı olan Ramazan ayı günlerini hep birlikte yaşamaya başladık. Hicri takvimin Kameri (dünyamız uydusu Ay bazlı ) olmasından sebep kullandığımız Miladi takvime göre her yıl olduğu gibi bu yılda 10 gün önceden geldi.
 
      Halife Ömer zamanında Hicretin 17. yılında alınan bir kararla Hicretin olduğu sene Hicri Takvimin 1. yılı ve o yılın Muharrem ayı da Hicri Kameri takvimin yılbaşısı kabul edilmek suretiyle (Miladi 16 Temmuz 622 tarihine tekabül eder) Müslümanlar için zamansal birlik sağlanmak istenmiştir. Uygulamada Hicri takvim olarak bilinen Hicri Kameri Takvimi oluşturan aylar sırasıyla  Muharrem, Safer, Rebiülevvel, Rebiülahir, Cemaziyelevvel, Cemaziyelahir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade ve Zilhicce adı verilen 12 aydan oluşur. 
 
      Kameri Hicri Takvimin diğer aylarından kıymetli (sultanı) olmasının nedeni “Ramazan ayı insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’anın indirildiği aydır.” (Bakara suresi ayet-185) ve içerisinde bir de, “Bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesi vardır.”(Kadr suresi ayet-3) ayetleriyle tasdik edilmesinden kaynaklı Ramazan Ayı diğer Kameri Hicri aylardan önemli ve üstündür. *Sultanlığı buradan gelmektedir.
 
      Dinsel, takvimsel ve tarihsel öneminin yanı sıra içerisinde yaşadığımız toplumun inanan, inanmayan, Müslüman olsun yâda gayrı Müslüm olsun tüm fertlerini bir şekilde etkileyen Ramazan ayı beslenme alışkanlıkları ve günlük yaşam tarzlarımızı etkilemesi yönünden ortak kesenimizdir.
 
      Genelde 3-4 öğünde tüketilen besinler, beslenme düzeninin tamamen değiştiği Ramazan Ayında inananların gönüllü olarak iki öğüne indirdiği, tutamayanların veya diğer inanç sahiplerinin içinde yaşadığı topluma saygıdan dolayı iki öğüne sıkıştırdığı ve ulu orta sıvı tüketimi yapmadığı bu günlerde bir bütün olarak toplumun her kesiminde gıda harcamalarının arttığı,  gıda tüketiminin artmasıyla doğru orantılı olarak “gıda bezirgânlarının” da hazla mesai yaptığı günlerin içerisindeyiz. 
 
    Gıda tüketiminin arttığı, alış verişlerin yoğunlaştığı Ramazan ayında toplumun tüm bireylerinin sağlıklı beslenmesi için en başta “piyasa” denetimlerinin sıkı ve etkin bir şekilde yapılması unutulmamalıdır. Özellikle merdiven altı diye tanımladığımız uygun olmayan koşullarda üretilen ve satışa sunulan ürünler, toplum sağlığını tehdit etmektedir. Bu tür yerlerin kayıt altına alınıp koşullarının düzeltilmesi, piyasaya sunulan ürünlerin denetlenmesi ve gerekli analizlerin belirlenen sıklıklarla yapılması, pazarlarda uygun olmayan koşullarda satışların engellenmesi başta yerel yönetimler olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarının ortak görevi olmalıdır. 
 
    Yerel yönetimlerce “şov çadırlarına”  dönüştürülen iftar çadırları ve diğer toplu tüketim yerlerinin iyi denetlenmesi gerekmektedir. Yaz aylarının en sıcak dönemine denk gelmesi ve fakat bu aylarda artan temiz su ihtiyacından kaynaklı olarak zaten yaşanacak olan  su sıkıntısı da, toplu tüketim amacıyla üretilen yemeklerin hazırlanma  sürecinin denetimine daha çok önem verilmesini gerektirmektedir.
 
    Toplu yemekleri yerel yönetimler veya o yerel yönetimi elinde bulunduran siyasi partiler verdiği için denetimlerdeki keyfiyet, ucuza ve daha çok insana ulaşma kaygısı gibi sıralya bileceğim onlarca nedenden kaynaklı yaşana bilecek ihmalleri göz önünde bulundurarak bireyler olarak neler yapmalıyız hatırlatmak isterim.
 
    Birincisi, özellikle pazarlarda ve açıkta satılan, etiketsiz ve Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’ndan üretim izni alınmamış ürünler satın almamalıyız. İkincisi, Son kullanım tarihi geçmiş gıda maddeleri kesinlikle satın almamalıyız. Üçüncüsü ambalajsız ve etiketsiz ürünler ile ortalama piyasa fiyatlarının çok altında satışa sunulan ürünlere ilgi göstermemeliyiz.(Ucuz etin suyu kara olur öz deyişini hatırdan çıkarmayalım.) Dördüncüsü, soğukta satışa sunulması gereken ürünlerin, buzdolabında ya da derin dondurucuda saklanma koşullarının sağlandığına dikkat edilmelidir. Beşincisi, Görünüş, koku ve tat gibi duyusal özellikleri uygun olmayan gıda maddeleri satın alınmamalı; bu durumdaki ürünlerin satışını yapan kişi veya kuruluşlar Tarım ve Köyişleri Bakanlığı veya ilgili kamu kurumlarına derhal bildirilmelidir. Altıncısı, Meyve ve sebzeler (tam da en bol zamanı) çok iyi yıkanmalı ve temizlenmelidir.
 
     Lafın özü özeti “gıda yardım paketi” olarak dahi verilse tüm gıda ambalajları kontrol edilerek alınmalı, olur olmadık yerlerden hazır gıdalar tüketilmemelidir. Ramazanın yaz aylarına rastlaması iftar sonrası sıvı tüketimini oldukça artıracağından meşrubatından, sodaya, sodasından ayranına ve hatta pet ambalajlı dâhil çeşme suyuna kadar tüm sıvıları kontrol ederek içmeyi unutmayalım. Unutmayalım ki her yıl “hoş gelsin on bir ayın sultanı Ramazan”