Engelli hakları mücadelesini en çarpıcı biçimde ifade eden yukarıdaki başlık Engeli Hakları Platformu – Türkiye Sakatlar Derneği – Altı Nokta Körler Derneği” İstanbul şubesince 30 Kasım İstanbul Taksim Meydanında saat 14 de beraberce gerçekleştirecekleri etkinliğin çağrı afişinden alınmadır.
 
      Kapitalist emperyalist sistem hüküm sürdüğü tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de milyonlarcamızı köle gibi çalıştırmasıyla, iş cinayetleriyle katledip, sakat bırakmasıyla, açlığa ve sefalete terkedilen işsizler ordusunu yaratmasıyla, yaşam alanlarını, suyunu ve toprağını çalarak mülksüzleştirdiği köylüleriyle, sağlığını kaybeden sağlıkçılarıyla, atanamayan öğretmenleriyle paralı, niteliksiz ve bilimsel olmayan bir eğitim sistemine mahkûm edilmiş milyonlarca öğrencisiyle, her gün dövülen, öldürülen, sakat bırakılan kadınlarıyla, sokaklarında, parklarında koşup oynayamayan beton mahallelerde çocukluğunu kaybetmiş milyonlarca çocuğuyla, geleceği çalınarak cendereye alınmış, esir edilmiş milyonlarca genci ve yaşarken mezara gönderilen yaşlılarıyla engelliler toplumuna  dönüştürmüştür.
 
      Kapitalist Emperyalist sömürü düzeni en temel insanca yaşama hakkımız olan sağlık hizmetini sermayeye kazanç kapısı yaptı. Hastane kapılarına yığılan hasta ve çaresiz milyonlar her tedavide ve ilaç alımında katkı payı ödenmek zorunda bırakılıyor. “Sağlık Uygulama Tebliği” ile engellilerin medikal ihtiyaçları karşılanmamaya başlandı. Evet, biz her geçen gün sağlığa ulaşması daha fazla engellenen SAĞLIK ENGELLİSİ bir toplum haline getirildik.
 
      Devletin “engelli” saydığı toplum kesiminin %65’I okur-yazar dahi değil. Liseyi bitirme oranı %7 üniversite bitirme oranı %2. Bu yetmezmiş gibi, sayısı bir elin parmağını geçmeyen engeli eğitimi veren kurumları kapatmaya, şehir dışına sürerek tasfiye etmeye çalışılıyor. Parası olana özel okul kapısı gösterilirken, olmayanın okulu elinden alınıyor. Toplumun tüm kesimleri öğrencisi, öğretmeni ve velisiyle eğitim mağduru. Evet, biz her geçen gün eğitime ulaşması daha fazla engellenen EĞİTİM ENGELLİSİ bir toplum olduk.
 
      Her gün sermaye daha fazla semirsin diye güvencesiz çalıştırılan onlarca işçi ölüyor, sakat kalıyor, göz gore gore kronik hastalıkların pençesine itiliyor. Üç kuruş paraya köle gibi çalıştırılan milyonlar insanca yaşayamaz ve beslenemez hale getirilerek hastalıktan kırılıyor. Evet, biz her geçen gün güvenli çalışma koşullarına ulaşması daha fazla engellenen İNSANCA ÇALIŞMA ENGELLİSİ bir toplum haline getirildik.
 
     Ülkemizin eşsiz doğası ve tüm yerleşmeleri neoliberal yağmaya açılıyor, Kentlerimiz; kaldırımsız, parksız, susuz, oksijensiz, ruhsuz ve umutsuz beton yığınlarına dönüşüyor. Akarsularımız, denizlerimiz, ormanlarımız, tarım alanlarımız, içine doğduğumuz ve bizi yaşatan doğamız, sermayenin kar hırsı için talan ediliyor, kirletiliyor. Evet, biz her geçen gün yaşam kaynaklarına ulaşması daha fazla engellenen DOĞA ENGELLİSİ bir toplum olduk.
 
      Ülkemiz ve Ortadoğu’da savaş, terör ve işkence yayılıyor, her gün binlerce insan ölüyor, tecavüze uğruyor, sakat bırakılıyor. Ülkemize sığınan milyonlarca göçmen açlık ve sefalete, kölece çalıştırılmaya zorlanıyor.  Evet, biz her geçen gün barış içinde yaşama iradesi daha fazla engellenen BARIŞ ENGELLİSİ bir toplum haline getirildik.
 
      Kadınlar, çocuklar, engelliler ve LGBTİ’lere yönelen şiddet, taciz ve ayrımcılık her geçen gün artıyor. Toplumun ruhu bin türlü sapıklık ve hurafeyle kirletiliyor, hasta ediliyor. Evet,biz her geçen gün eşit ve özgürce yaşaması daha fazla engellenen EŞİTLİK ENGELLİSİ bir toplum olduk.
 
       Velhasıl ülke olarak engelliler topluluğuna dönüştürülerek kırıntılarla idare ettirilen, egemenin zulmüne rıza gösteren sakat bir yaşam tarzına biat ettirilen halklar haline geldik. Ezilen, gadre uğrayan, hor ve yok görünen halklarımızdan kaynaklanmayan bu koşulların, tüm toplumu eşit, özgür ve sağlıklı şartlarda yaşamaktan alıkoyduğunu, engellediğini ve hatta öldürdüğünü görmemek için gerçekten görme engelli olmak gerekir.
 
     Dünya Engelliler Günü olan 3 Aralık ön gününde hakları engellenmişlerle engelli yurttaşlarımızın omuz omuza vererek cadde ve sokaklara çıkarak “Kurtuluş yok tek başına… Ya hepimiz engelliyiz ya hiç birimiz” sloganıyla çınlatıp, kapitalist emperyalist bu engel ütüne engel yaratan siteme teslim olmayacağımızı haykırmalıyız.