Sayın Erdoğan’ın YGS’ de yaşananlar sonrasındaki Başbakanımız olarak "tatminkârlığını" toplumun tüm kesimlerine deklere etmesi ve emirler buyurması Genel Başkanı olduğu partisinin ve kendisinin demokrasi zihniyetini açıkça göstermiştir.

          İktidar partisinin siyasal sorumluluklarını hatırlatacak her eleştirinin ve toplumsal muhalefetin sesini her defasında Başbakan’ın sesiyle ve kolluk kuvvetleriyle bastırmak ve yok saymak rutinleşti. Bu defa da YGS mağdurlarının sesine  kulak vermesi gerekenler, YGS’deki şifre şaibesine tepki gösteren gençlerimizi hedef olarak göstermiştir. Sayın Başbakan, her zaman olduğu gibi gençlerimizin marjinal ve birileri tarafından kullanılmakta olduğunu ifade etmekte geç kalmamıştır.  Bir taraftan “gece gündüz ders çalışan, uykusundan, oyunundan, eğlencesinden fedakârlık yapan gençlerin hissiyatından” bahseden Erdoğan, diğer taraftan “biz de kalkarız onların karşısına 5 bin, 10 bin tane genci koyarız” demekten de geri kalmamaktadır. YGS protestolarına katılan gençlerimize yönelik provakatif, bölücü ve kutuplaştırıcı bu ifadelerin amacı, gerçeğin üstünü kapatma girişiminden başka bir şey olmasa gerek!

         Erdoğan’ın “bizim gençler” diye ifade ettiği gençlerin gerilim istenmediği için sokaklara çıkarılmadığı gerekçesi ise tam olarak AKP’nin aklının nasıl fırsatçı çalıştığını, göstermektedir. Çünkü bizler biliyoruz ki sokaklardan seslerini duyurmaya çalışan gençlerimizin taleplerine kulaklarını tıkayanlar, bu gençleri görmeyenler, saçlarından sürükletenlerin söyleyecek sözü kalmamıştır.  10 bin gencimize sokaklarda “şifre yok” dedirtebileceklerini sananlar, gençlerimize hakaret etmek dışında bir şey yapmamaktadırlar. Demokratik haklarını kullanan gençlerimize “bunların aklı yetmez” ya da “kandırılıyorlar” şeklinde bir yaklaşım sergilemek hem sorunu anlamamak hem de bu insanların iradelerine saygısızlık etmektir.
 
       “Kimsenin asla hakkı yenmez” diyen Başbakan’ın inandırıcılığı yok denecek düzeydedir. Maddi şartlarından dolayı dershaneye gidemeyen ya da bir taraftan çalışıp diğer taraftan okumak zorunda kalan gençlerimizin mağduriyeti görmeyenler, YGS protestolarının sebeplerini de görmemektedirler. Yapabildikleri tek şey “ toplumu  dogmalarla ve dayatmalarla  yöneltmektir.”
 
         Gençlerimizi kutuplaştıracak provakatif söylemlerle tehditler savuranlara karşı gençlerimizi ve geleceğimizi terk etmemeliyiz. Başta eğitim emekçileri olmak üzere eğitimle ilgili tüm örgütlülükler  gençlerimizin haklı taleplerinin destekçisi olmalıdır.