KCK operasyonunda elde edildiği ileri sürülen belgeler ve Oslo'da yapıldığı iddia edilen MİT-PKK görüşmeleri, ifade ve yakalama krizi, Türkiye'yi sarsarken; iktidar yetkilileri, o görüşmeler için yazılı olarak MİT'in görevidir savunması yapıyor.
 
TBMM başkanlığına verilen önergelerde, 'Özel temsilciniz olduğunu ifade eden Sayın Hakan Fidan'a bu görev tarafınızdan mı verilmiştir?', 'Kaç görüşme yapılmıştır, hangi konularda anlaşmaya varılmıştır?', 'Başbakan adına görüşmeye katılan temsilciler hakkında, kullandıkları ifadeler ve takındıkları aciz tavırlar nedeniyle işlem yapılmış mıdır, yapılması düşünülmekte midir?' soruları var.
 
Başbakan Yardımcısı verdiği cevapta;
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve MİT Kanunu uyarınca, terör örgütlerine karşı yürütülen mücadeleye gerekli desteğin sağlanması amacıyla yapılacak her türlü girişim, MİT Müsteşarlığı'nın asli görevleri arasında yer alır. 'Müsteşarlık, görevlerini yerine getirirken, istihbarat teşkilatı olmanın vazgeçilmez zorunluluğu olarak faaliyetlerini gizli faaliyet usul, prensip ve teknikleri çerçevesinde yürütmekte, 2937 sayılı Kanun'un 27'nci maddesinde bu faaliyetlere ilişkin her türlü bilgi ve belgenin istihsal ve ifşası suç olarak kabul edilmektedir. Müsteşarlık, çalışmalarını mevzuata uygun şekilde ve terörle mücadele faaliyetlerinin parçası olarak yerine getirmekte. Bu çalışmalar yargısal süreçlerden bağımsız olup anayasanın mahkemelerin bağımsızlığına ilişkin 138'inci maddesi uyarınca yargı makamları ve yargısal süreçlere müdahale edilmesi söz konusu olamaz, diyor.
 
Bu arada Fidan kanunu diye adlandırılan; soruşturmayı, Başbakan’ın izin vermesi şartına bağlayan yasa teklifi, jet hızıyla TBMM Başkanlığına sunuluyor.
 
Buna göre kanunda; MİT mensuplarının özel yetkili mahkemelerin görev alanına giren suçlarda soruşturma açılabilmesi için Başbakan’ın izninin alınması yönünde açık bir düzenleme yapılıyor. Böylece, MİT mensuplarının “görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçların” yanı sıra terör, çete, kaçakçılık gibi özel yetkili mahkemelerin görev alanına giren suçlardan ötürü soruşturulmaları için de Başbakan’ın izin vermesi gerekecek.
 
Yürürlükteki kanun maddesi; “MİT mensuplarının görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan ötürü haklarında cezai takibat yapılması Başbakanın iznine bağlıdır.”
 
Teklifteki madde: MİT mensuplarının veya Başbakan tarafından özel bir görevi ifa etmek üzere görevlendirilenlerin; görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı ya da 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250. maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan (özel yetkili) Ağır Ceza Mahkemelerinin görev alanına giren suçları işledikleri iddiasıyla, haklarında soruşturma yapılması Başbakanın iznine bağlıdır.
 
 
Son söz Danıştay’ın. MİT mensupları ile Başbakan tarafından özel bir görevi ifa etmek üzere görevlendirilenlerle ilgili olarak Başbakan’ın soruşturma izni vermemesi halinde ise özel yetkili savcıların Danıştay’a itiraz hakkı bulunuyor.
 
Teklif bu haliyle kabul edilse de soruşturmayı durdurmaz.
Ceza muhakemesi hukukunda derhal uygulanma esası geçerlidir. İşlemin yapıldığı anda yürürlükteki kanuna uygun olan bir işlem geçerli olur. Yeni kanunda, mevcut soruşturmaların da soruşturma iznine tabi olacağı ve Başbakanlığa gönderileceği belirtilmemişse soruşturma devam eder. Çünkü muhakeme hukukunda kural, işlem o an yürürlükte olan yasaya göre yapılmışsa hukuka uygundur. Eski kanun döneminde diyelim ki temyiz süresi 5 gündü bunu 7 güne çıkardınız. Daha önce 5 günlük süreyi kaçıran biri süre 7 güne çıktı diye temyiz hakkı kazanamaz. Dolayısıyla geçici bir hükümle yasanın yürürlüğe girdiği tarihte yürütülen soruşturmalar için de izin şartı getirildiği belirtilmişse, açılmış soruşturma izin şartı olmadan devam eder.
 
Türkiye’de; hukuk yargı, adalet, yasalar artık insicamını kaybetmiş durumda. Kişilere konumlara göre değişen değiştirilen yasalar, farklı uygulamalar, toplumdaki adalete olan güven duygusunu sarsıyor Soğukkanlı olunması gereken bu ortamda hukukçulara büyük görev düşmektedir.
 
Günün  sözü; Yenilgi, rakibin seni çözdüğü andır.