Eşrefi mahlûkat olarak var edilen bir kısım insanlar kendi cüzi iradeleriyle ne yazık ki esfel-i safilin olmayı başardılar. Herkes dünyaya insan olarak geldi fakat buradan giderken bazıları bir vahşi hayvandan daha değersiz olarak gittiler. Nice insan doğanlar insan olduklarını dahi  unutarak heva ve heveslerinin kölesi oldu.  

Gücün hak ve hakikattan üstün tutulduğu ve dilsiz şeytanların çoğaldığı bir asrın göbeğindeyiz şimdi. Görünüşündeki medeniliğin altında nasıl bir canavar yattığı belli olmayan nice nemrut soylu, medya aracılığıyla tüm dünyaya aynı anda hipnotize edecek bir imkâna erişti. Şimdi evlerimize yanaştırmadığımız dost ve akrabalarımızın yerine iğrenç ekranlardan sızan nice arsız surat nice insi şeytan kurulmuş öylece duruyor.  Ayarı bozuk terazilerin elinde değerli olanlar değersiz ,değersiz olanlar ise değerli hale getirildi. Küresel bir akıl tutulması ile karşı karşıyayız.

Varoluş sebebini dünya hayatının lezzetlerini tatmaktan ibaret görenler yüzünden zulümlerin ardı arkası kesilmiyor. Ben mutlu olayım da başkaları ne olursa olsun mantığı yüzünden zavallı dünya kan ağlayıp duruyor. Niceleri vefasızlığın kadehini yalnızlığın şerefine kaldırırken kendi yılanlaşmış çehresini gösterecek aynalardan kaçıyor durmadan. Hiçbir kozmetik malzemesi o buzlaşmış suratlarda ki vicdansızlığı örtmeye yetmiyor.

Sözün ayaklar altına düştüğü bir çağ varsa bu çağdır. Kalpler bir kirpi gibi atıyor. Kipkirli nazarların ardından şehre çamurlar yağıyor. Eşyaya tapan modern bir putperestler çağındayız. Araçların amaç haline getirildiğinin farkına varılmıyor.  Ev araba ve makam peşinde koşturmaktan taksitlere bölünüp durmuş nice hayatlar köleleştiğinin ve ruhunu ipotek altına aldırdığının farkında olmadan yaşayıp duruyor.  Eninde sonunda bir avuç toprak olacak insan tul-i emel hastalığının pençesinde bir yarış atı gibi koşmayı marifet zannediyor.

Dünyayı sağılacak bir meme olarak gören hedonist ve narsist şarlatanlar kalplerini doldurdukları katranlarla tüm dünyayı karartmayı marifet zannediyorlar. Kâinattaki muhteşem uyumu ve dengeyi bozarak gökkubbeyi bile kendi zehirleriyle zehirlemeyi başaran ultra modern şeytanlar cinnet pazarlamaya devam ediyorlar. Aklını putlaştırıp nefsinden başka kutsal tanımayanlar ise ellerine bir çekiç almışlar her gördüklerini çivi zannediyorlar.
Mazlumların kanına ekmeklerini banarak yiyen bu maymunları Darvin görseydi eminim “evraka evraka “diye bağırmadan duramazdı. Fıtrat bozukluğu o kadar revaçta ki yakında organik insan satarlarsa şaşırmamak gerekir.

Dünya hayatının kirli nehirlerinde avlanan bir balık olmak ve nefsin oltasına takıldıktan sonra pişmiş kelle gibi sırıtmak gibi tasvir olunabilecek bir post modern yaşamın göbeğindeyiz artık. Masallara inanmıyor çocuklar. Tek gözlü devler sokaklara inmiş.  Stadyumların beşiğinde uyutulan holiganlaşmış âdemler modernitenin sakatat dükkânında beynini ne kadar da ucuza pazarladığının farkında bile değil.

Bir deli gibi aynaların karşısına geçip nefsime karşı şöyle bağırmak geçiyor içimden
“Ey sen aynalara sığmayan insan görünümlü şebek; ey sen kendinden başka kimseyi düşünmeyen egoist maymun; Gördüğünden başkasına inanmayan ve beş duyuyu aşmayan bir nazarla kıstırılmış bir ruhun feryatlarına kulak tıkmaktan başka ne yaptın. Dağların bile yüklenmekten kaçındığı o büyük emaneti ne yaptın. Gönül denen sarayın yerine nefis denen gecekonduyu oturturken hiç utanmadın mı?”

Şimdi dünyanın şafağı sökmek üzeredir. Şimdi putlar yere kapaklanmak üzeredir. Şimdi sura üfürülmek üzeridir.  Bir gün var ki iyice yaklaşıyor. O gün kurulacak terazinin ayarını kimse bozamaz. O gün herkes ettiğinin hesabını verecektir.

Evet, haz olmak için yapmayacağı soytarılık kalmayan çakal sürülerinin söndürdükleri hayatların hesabı mahşer gününü bekliyor. Çaldıkları onurların kirlettikleri kalplerin ortasında kokuşmuş bir et gibi çürüyüşe terk edilmiş iğrenç suratlar müzesini andırıyor cilalı şehirler.  Neon lambalarıyla süslenmiş bu ruhsuz şehirler çiğneyip attığı mazlumların hesabını vermek için mahşeri bekliyor.  Hayat kirli bir nehir gibi akıp dururken ipotek altına alınmış gözyaşları ise çoktan akmayı unutmuş.

Güçlü olarak gördükleri kişilerin karşısında köpekliğin her türlüsünü yapan bazı zevat ne yazık ki zayıf insanların karşısında bir gurur heykeli gibi durmayı marifet zannediyor. Modern çağ nutuklarıyla doğmalara karşıyız ayağından aklı putlaştırıp nefsi kutsallaştıran bazı ahmaklar kalplerini bir işkembe gibi kullanmaktan utanmıyorlar. 

Ve o gün iyice yaklaşmakta. Mizan kurulacak ve herkese ettikleri bir bir sorulacak olan o gün iyice yaklaşmakta.  Kendi gölgelerimiz kendi ayaklarımıza çelme takıp dursa da. Nice yarasalaşmış nazarlar hakikat güneşini inkâr etmeyi marifet zannetse de. Evet, ne yaparsak yapalım kendimizden ve o günden kaçamayacağız.