Siz uyuyun uyuyun terör örgütü eylem(sizlik) içerisinde. Rahatınızı istifinizi bozmayın. İyice gevşeyin. Sonuca ulaşmak üzeresiniz!(?)…
 
13 askerimizin şehit olduğu haberini duyduktan sonra Sayın Başbakanımızın; “Türkiye Cumhuriyeti Devleti Terörün üstesinden gelmeyi başaracaktır.(!)”açıklamasını ve diğer devlet erkanının  açıklamalarını duyunca neler hissettiniz? Sizce, bu konuda inandırıcılıkları kaldı mı bu sözlerin ve sahiplerinin? Eminim ki her vatansever Türk insanı, yoğun duygular ve büyük üzüntüler içerisindedir. Kelimeler boğazınızda düğümleniyordur. Kendinizi iyi hissetmediğiniz gibi iyi düşünceler içerisinde de değilsinizdir. İçiniz nefretle doluyordur.
 
Bugün bu yazımda 12 Haziran seçimleri öncesi öldürülen 12 PKK’lı ile dün şehit olan 13 askerimizin olayları arasında bağlantı kurup nedenlerini, ulaşılmak istenilen amaçları yazabilirdim. Karanlık ellerin devreye girdiğini, Derin PKK’nın Öcalan ve Kandil’e karşı çıkıp kürt sorunun çözümüne gidilen yolu mayınladığını yazabilirdim. Amerika’nın Iraktan çekilmemesi için Barzani’nin bu işe göz yumduğunun bağlantısını yada yarın ABD Dış İşleri Bakanının katılacağı ve İstanbul’da yapılacak Libya Zirvesi görüşmeleriylede bağlantı kurabilirdim. Yazmadım.


         Bugün birçok yazarın şu ifadelerini çok duyacaksınızdır: Terör tam bitmek üzereydi, sona yaklaşılıyordu Türkiye’nin huzurunu istemeyen karanlık güçler devreye girdi… PKK’nın içerisindeki Kürt Ergenekonun işi... Çok önceki 33 askerimizin şehit edilmesi, önceki Tokattaki 7 askerimizin, Dağlıca’daki 12 askerimizin şehit edilmeleri arifesindeki siyasi gelişmeleri ve ortamları örnek göstereceklerdir. Dış güçlerin oyunu diyecekler…. Bu sefer aynı oyunlara gelmeyelim aynı zokayı bir daha yutmayalım diyecekler…. Ama ben bu sefer inanmak istemiyorum. Sorumluluk makamında bulunanların hiçbiri ortaya çıkan durumun kendi zafiyetlerinden, iş bilmezliklerinden, ehemmiyetsizliklerinden kaynaklandığını bahsetmeyeceklerdir. Biz üzerimize düşeni yapamadık. Askerlerimizin ölümünden birinci derecede biz de sorumluyuz demeyeceklerdir. Diyemezlerde. Çünkü, üzerlerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirselerdi; bu kadar şehit verilmeyecekti. Bu milletin yüreğine de 13 ateş düşmeyecekti. Dün benim abim/kardeşim şehit oldu, Benim yeğenim öksüz kaldı. Benim yengem dul kaldı, Benim annem babam oğullarını kaybetti.
 
Hep mi birileri bizimle oyun oynayacak ve oynamaya devam edecek. Hep mi kendimizi değil de başkalarını suçlayacağız. Alışkanlık yapmış gibi neden gerçekleri görmemezlikte geliyoruz. Teröre karşı takınılan tutum, pasif irade neden irdelenmiyor? Neden bu milletin sabrı İstanbul’undan Hakkari’sine kadar ülkemizin dört bir yanında sınanıyor? Neden birileri Diyarbakır’da demokratik özerlik ilanında bulunuyor da devletin yetkili organları neden bir şeyler yapamıyor? Onlar evcilik mi oynuyor da ses çıkarılmıyor yoksa bizler mi devletçilik oynuyoruz.  Bu mu devlet yönetimi? Bu mu devlet idaresi.

Bugün şehitlerimiz için büyük askeri törenler yapılacak. Başbakanından Sivil toplum kuruluşlarına kadar taziye mesajları okunacak. Bu millet artık taziye mesajları duymak ve bu mesajlarla avutulmak istemiyor. İmralı’da Kandil’de gizli kapaklı görüşmeler yapıldığını duymak istemiyor. Terör uzantılarının bu milletin gözünün içine baka baka kendilerine hakaret etmesini, küfretmesini istemiyor. Teröre karşı samimi, kararlı ve etkin adımların bir an evvel atılmasını, sonuca ulaşılmasını istiyor. Devletimizden(varlığını gösterdiği takdirde), milletimizin yüreğini serinletecek icraatlar bekliyor.
 
İçinizden geçenleri hissediyorum. Sizlerin diline dökülen benim de dilime dökülüyor. Ben buraya yazamıyorum ama siz beni anlıyorsunuzdur.