Bu satırların yazarı yazdığı tüm platformlarda iş kazalarının (cinayetlerinin) kader olmadığını, işçi ölümlerinin alınacak önlem ve denetimlerle en aza indirilebileceğini onlarca yazısına konu etmiş, “bu acımızı utturacak başka iş cinayetleri olmasın” temennisi sürekli dillendirmiş bir kişidir.
        Ülkemizdeki iş cinayetlerinin geldiği nokta Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER)’i harekete geçirmiş "İş Kazaları Kader Değildir, İşçi Ölümlerini Durduralım!" kampanyası kapsamında topladığı 100 binin üzerinde imzayı TBMM’ye taşıyarak iş kazalarının kader olmadığına dikkatleri bir kez daha çekmeye çalışmıştır.
       Genel akım medyanın hemen hiç yer vermediği bu gelişmenin bir ayağı meclis dilekçe komisyonuysa bir diğer ayağı da cadde ve sokaklardır. Kampanya 15 Aralıkta Petrol-İş Sendikası Genel Merkezi'ndeki salonda gerçekleştirilecek bir etkinlikle sonlandırılacağını biliyorum. "İş Kazalarına Karşı Mücadeleye ve Dayanışmaya!" başlığıyla gerçekleştirilecek etkinliğe evlatlarını, eşlerini iş cinayetlerinde kaybeden aileler, iş kazası ve meslek hastalığı mağduru işçiler, tüm sektörlerden işçiler, çeşitli direnişlerden işçiler, sendika yöneticileri ve tüm HDP vekillerinin davetli olması işçilerin gerçek dostlarını göstermesi açısından bence önemlidir.
      15 Aralık toplantısın da aileler ve işçiler yaşadıklarını ve iş kazalarına karşı mücadelelerini anlatacaklar. UİD-DER, bu etkinlikle, kampanyanın sonuçlarını, temas kurulan yüzlerce işyeri ve yüz binlerce işçinin taleplerini paylaşacak. Etkinlik saat 14.00 ila 16.00 arasında yapılacak. Başta içerisinde yer aldığım “Emek Komisyonu”'ndaki arkadaşlar olmak üzere ülkemizin dört bir yanından gelecek işçi arkadaşlar ve aileleriyle buluşmamın heyecanını yaşamaktayım.
       Evet, maalesef ülkemizde ve dünyada “iş cinayetleri” dur durak bilmiyor. Her gün fabrikalardan, tersanelerden, madenlerden, inşaatlardan “iş cinayetleri” haberleri geliyor. Her ay 100’den fazla işçi ülkemizde iş kazalarında yaşamını kaybediyor, misliyle fazlası yaralanıyor ve sakat kalıyor. Meslek hastalıkları işçilerin yaşamını karartmaya devam ediyor.
     “2003 yılında 820 işçi, 2004 yılında 842 işçi, 2005 yılında 1072 işçi, 2006 yılında 1953 işçi, 2007 yılında 1043 işçi, 2008 yılında 865 işçi, 2009 yılında 1172 işçi, 2010 yılında 1444 işçi, 2011 yılında 1700 işçi, 2012’de 867, 2013’ün ilk 11 ayında ise 1145 işçi “iş kazası” adı altında iş cinayetlerine kurban gitmesine seyirci kalmak bu iş cinayetlerine ortaklıkla eş anlamlıdır.
      Örgütlü tepkimizi göstermez isek patronlar “masraflı” olduğu gerekçesiyle gerekli işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini sür git almaz. Onların emrindeki ve temsilcisi olan siyasal iktidarlar ve dahi ilgili kurumlar gerekli denetimleri iradi olarak yapmaz ve yaptırım uygulamadığı için işçi ölümleri artarak devam eder. Egemenler ve siyasi temsilcileri “İş kazalarını ve işçi ölümlerini” “kader” diye açıklar, ölümleri umursamaz, umursasalardı taşeron, esnek çalıştırma ve kıdem tazminatı gibi konularda sendikalara, emek örgütlerinin taleplerine kulak asarlardı.
        Bu sistemin özü “kar daha çok kar” üzerine oturduğu için makinelerin güvenlik aparatları sökülerek daha fazla üretim nasıl elde edilir diye düşünmesi doğası gereğidir. Yine kapitalizm işçileri düşük ücretlerle çalıştırarak adeta onları fazla mesailere kalmak zorunda bıraktırarak iş cinayetlerine zemin hazırlıyor. Sendikasızlaştırma ve güvencesizleştirme nedeniyle işçilerin var olan çalışma koşullarına örgütlü tepki koymaları da engelleniyor
      Dün (10 Aralık Salı) TBMM genel kurulun da görüşülmeye başlanan 2014 bütçesi iktidar partisince “ülkemiz ekonomisi büyüyor” minvalinde sunuldu ve savunuldu. Siyasal iktidar ve patronlar büyüyen ekonomiyle övünüyor ve fakat biz işçilerin de övünmesini istiyorlar. Oysa büyüyen sadece dış borçla doğrudan orantılı ekonomi değildir. İşçilerin sefaleti ve acısı da büyümektedir. Türkiye, iş kazalarında dünyada üçüncü, Avrupa’da birinci sırada yer alıyor. 1 buçuk milyon işyeri ve 20 milyonun üzerinde işçi varken, Çalışma Bakanlığı’nın iş sağlığı ve güvenliği için ayırdığı uzman sayısı 250 ve denetlediği işyeri sayısı 8 bindir. Resmi verilere göre, ülkemizde her yıl 77 bin iş kazası gerçekleşiyor. Her sene yüzlerce işçi ölürken, binlercesi yaralanıyor ve sakat kalıyor. Yani patronların kârları büyürken işçilerin yaşamı cehenneme dönüyor.
        Sözün özü özeti İş kazaları (cinayetleri) kader değildir. İş kazalarını ve iş cinayetlerini önlemek için birleşelim, emekten yana adayları tüm gücümüzle destekleyelim.