Sayın Başbakanın“doğalgaz medeniyeti” söylemi ayını doldurmadan çöktü. AKPartisi, 12 yıllık iktidarı döneminde izlediği serbest piyasacı ve özelleştirmeci uygulamalar sonucunda yurttaşlarımızı soğuk ve karanlıkta bıraktı. Ağır kış şartları altında yaşanan doğalgaz sıkıntısı elektrik üretimini vurdu. Yurdun büyük bölümünde habersiz elektrik kesintileri gezdirilmeye başlandı.
İktidara geldiğinden bu yana yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından söz ederken, yeni doğalgaz santrallarına lisanslar verip dışa bağımlılığı arttıran; kamuya enerji yatırımları yasaklanırken nükleer santral ve doğayı katleden küçük HES‘lerle enerjide rekabetçi piyasa oyunu oynayan; serbest piyasa diye kurulan karaborsada kamunun elinde kalan santrallarla dahi fiyat dengelemesi yapılamazken bu santralları da satmaya kalkan; spekülasyonlar karşısında çaresiz kalıp tavan fiyatı 2 TL ile sınırlandırınca şirketlerin “şalter indirme” tehditleri karşısında bocalayan AK Partisi Hükümeti, elektrik ve doğalgazda yaşanan sıkıntının üstünü örtmeye çalışıyor.
Enerji alanında yurttaşlarımızı soğuk ve karanlıkta bırakan tablo nasıl yaratıldı? Diye soracak olursanız dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım; Elektrik Piyasası Kanunu ile birlikte kamunun yeni enerji yatırımı yapması yasaklandı.Elektrik üretiminde 2002 yılında yüzde 62.2 olan kamu santrallarının payı 2012 yılında yüzde 37.8‘e düşürüldü. Bu yıl gerileme devam ederek, 12 Aralık 2013 itibarıyla kamunun payı yüzde 34,1’e kadar indi.
Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının payının arttırılacağı söylendi. Ancak AKPartisinin iktidara geldiği dönemde yarı yarıya olan elektrik üretimindeki ithal-yerli kaynak terazisi, 2008 yılında yüzde 60‘larla ithal kaynaklarda ağır çekti. Geçen yıl da ithal kaynak bağımlılığı yüzde 56,5’ler düzeyinde gerçekleşti.
Elektrik kurulu gücünde 2013 yılında kaydedilen 4 bin 360 megavatlık (MW) artışın yarısı doğalgaz santrallarıyla sağlandı. Böylece doğalgaz santrallarının kurulu gücü 1 yılda yüzde 12.4 artarken, kurulu güç içindeki payı da yüzde 30.1‘den yüzde 31.4‘e yükseldi. EPDK tarafından doğalgaz yakıtlı santrallar için verilmiş yaklaşık 29 bin 750 MW lisansın yanında 21 bin MW‘ı doğalgaza 6 bin MW‘ı ithal kömüre dayalı lisans ise inceleme ve uygun bulunma aşamasındadır.
Elektrik üretimindeki dışa bağımlılık ve tek kaynak olarak doğalgaza yönelik bağımlılığa, ayrıca alım ve satım garantilerine yönelik eleştirilere, "En pahalı enerji olmayan enerjidir" söylemi ile yanıt verilerek, ülkemize dayatılan doğalgaz santrallarının, bugün doğalgaz sıkıntısı nedeniyle bizzat enerji yokluğunun sorumlusu olması da garip bir ironi oluşturmuştur.
Yalnızca elektrik alanı değil doğalgaz alanı da özelleştirme ve serbest piyasa ısrarından payını aldı. BOTAŞ‘ın doğalgaz alımındaki payının azaltılması hedefi ve alım anlaşmalarını özel şirketlerin yapmasına yönelik ısrar sonucunda Rusya‘dan sözleşme süresi 2011 yılında sona eren 6 milyar metreküplük doğalgaz alımı yenilenmezken, doğalgazda arz sıkıntısı yaşanacağı uyarıları odalar tarafından defalarca yapılmıştı.
Plansızlık ve yatırımsızlık sonucunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın seçim propagandası yaptığı “Doğalgaz Medeniyeti” söylemi eşliğinde pek çok yerde yine özel girişimciler eliyle ısınma sistemi olarak doğalgaza geçildi. Ağır kış şartları altında ise alım yapılan doğalgazın elektrik üretimi ve hanelerin ısınmasını karşılamaya yetmediği ortaya çıktı. Hanelerin ısınmasına öncelik verilip doğalgaz santrallarına verilen yakıtın kesilmesi de yeterli olmadı. İkincil yakıta geçen santralların maliyeti artarken, fiyat baskısı oluştu. Elektrik kıtlığı karaborsada da fiyatları yükseltti. Borsa fiyatları tavan fiyat olan 2 TL‘ye dayandı. Bu kez elektrikler de kesildi. Doğalgaz medeniyeti yerini karanlık ve soğuk olarak ilkel yaşam şartlarına bıraktı.
Kesintiler, büyük doğalgaz santrallarının bulunduğu Trakya‘da yoğunlaştı. Bu durum, enterkonnekte sistemin Trakya‘daki doğalgaz santrallarının devreden çıkması durumunda o bölgeye yönelik enerji sistemini beslemekte yetersiz kaldığını da gösteriyor.
Elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi sonucunda talep tarafının planlı ve sağlıklı idare edilebilme koşulları ortadan kalktı. Dağıtım şirketlerinin kar arayışı içinde ülkenin geneli için risk oluştursa dahi en yüksek düzeyde elektrik satışı yapmaya devam etmek istemeleri serbest piyasanın mantığı gereği olduğuna göre, kamunun yararı gereği öncelik belirlenip bazı büyük tüketicilerin devreden çıkarılması da geçmişte olduğu gibi yapılamamaktadır. Sanayicilere el altından elektrik talebini kesmeleri için uyarı gönderildiği belirtilmektedir.
Kamuya sağlıklı bilgi verilmezken, elektrik dağıtım şirketlerinin bakım nedeniyle kesinti olmadığına, doğalgaz sıkıntısı nedeniyle kesintiye gidileceği açıklamalarına dahi müdahale edildiği anlaşılmaktadır. Dicle EDAŞ ilk önce doğalgaz sıkıntısı nedeniyle kesintiye gideceğini açıklamış; ardından ikinci bir açıklama yaparak, yanlış anlaşıldığını belirtip, arıza bakım onarım ihtiyacının arttığını belirtmiştir.
Yaşanan sıkıntı ağır kış şartları nedeniyle trafo patlaması, aşırı yüklenme, bakım ve onarım gibi gerekçelerle açıklanamayacak ölçüde büyük ve geniş çaplıdır. Uygulanan enerji politikaları iflas etmiştir. Özelleştirmeler ve serbest piyasa ısrarı sonucunda vardığımız nokta iddia edildiği gibi kaliteli, kesintisiz ve ucuz enerji değil, tersine kalitesiz, arzı sorunlu ve pahalı enerjidir. Bir an önce kamu adına enerji alanına yönelik müdahalelerde bulunulması zorunludur. Yoksa bu kış olduğu gibi gelecek kışlar soğuk ve karanlığı da birlikte getirecektir.