“Allah sadece kafirleri, müşrikleri ateşe atmayacak, içimizdeki münafıkları da ateşle, daha elim bir ateşle cezalandıracaktır.”
 
Mevcut iktidarlara yakın olacağım diye o iktidarların kapısının önünde gelene geçene çirkin sesler çıkarmak ancak insani değerlere sahip olamayanların şahıslarına münhasırdır. Bu davranış içerisinde olanlar, iktidara yakın oldukça (kişilik ve inançlarına uymasa da) rant ve çıkar kapılarının kendilerine daha çok açılacağı inancıyla ve Allah’ın “Ey İman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin” (Ahzâb 33/70) emrini perdeleyerekten dillerini eğip bükmekten zevk alırlar. Tüccar mantığıyla hareket ederler, kendilerine kar getirecekse ve zarardan koruyacaksa engel teşkil eden herkesi ve her şeyi kolaylıkla satışa getirirler. İtidalli eleştirilere tahammülleri yoktur. Amaç hizmet değildir hizmet olsaydı eğer  HAK’ka boyun eğerlerdi. Doğruluktan ayrılmazlardı.  
Amaçları; insanları ötekileştirmektir. Kendi asıllarının nerden geldiğine ve bir ayaklarının nerde durduğuna bakmadan insanları, insani(erdemlilik) vasıflara sahipliğine göre değil de eleştirilerine, giyinişlerine, tabiiyetine göre ayrıştırmaktır. Cepheleştirmektir. Eleştirilerin doğruluk gerçeğine bakmadan, irdelemeden ranta giden yolların kapanmaması için hedef haline getirmektir. Yoksa mülk için, makam için, saltanat için… Ahmet’i, Mehmet’i, Hasan’ı nasıl egale edeceklerdir. Sormak isterim, bugün aramızda Hz. Ömer yaşasaydı ve aramızda dolaşsaydı ona en çok kimler muhalif olacaktı?(!)...Kimler rahatsız olacaktı ondan?(!) Kimler mi? Tabi ki en başta içimizdeki münafıklar; onun adaletinden, doğruluğundan, hakkından hukukundan… rahatsız olacaklardı.        
Yaşadığımız, nefes aldığımız bu ülkede, yanlışları ve doğruları görmek, doğruları desteklemek yanlışları ise eleştirmek için illaki bir partinin, grubun ya da cemiyetin peşinden gitmeye gerek yoktur. Peygamber Efendimizin(sav: Doğruluktan ayrılmayınız. Doğruluk sizi birr’e, oda sizi Cennet’e götürür. Kişi doğru olur ve daima doğruyu araştırırsa Allah katında sıddîklardan yazılır. Yalandan sakının, yalan insanı günaha, o da cehenneme götürür. Kişi durmadan yalan söyler ve yalan araştırırsa Allah katında yalancılardan yazılır.” (Buhari/Edep 69) sözünü kendine düstur edinen, aklını kiraya vermeyen, sahip olduğu yetileri kullanabilen, insan olma erdemliliğini gösteren Allah ın eşrefi mahlûkat dediği her insan, bu ülkede doğruları-yanlışlıkları, çirkinlikleri – güzellikleri, hakkı ve haksızlığı görebilecek kabiliyettedir.
İktidarlara şirin görünmek adına yapılan hataları süslü laflarla doğruymuş gibi anlatılması, onların yaptıklarını meşru gösterme çabalarından ibarettir. Olaylara eğri gözlüğüyle bakanlar; yanlışları doğru, doğruları yanlış görmeye başlarlar. Özürlü kişilik hastalığına yakalanan bu insanlar doğruya ulaşma kabiliyetine de sahip olamayacaklardır. Onların görevi kendilerini iktidarların temsilcileri olarak görüp borazanlık yapmak, insanları karalamak, meyve veren ağaçları taşlamaktır. Daha önce kırmızı’yı eleştirdiğimiz için sen yeşil’sin deyip fişleyenler şimdi ise yeşil’i eleştirdiğimiz için sen kırmızı’sın diyorlar. Bu halka; kimselerin görmediğini göstermek, duymadıklarını duyurmak, bilmediklerini bildirmek, fark etmediklerini fark ettirmek işlerine gelmeyeceği gibi erdemli insanlara engel de olmaya çalışacaklardır. Anlatılanları, olayları, yaşanılanları sorgulamadan birilerinin anlattığı gibi kabullenmeye zorlanmak, Allah’ın insana bahşettiği “Akıl” özelliğini kullanmamak demektir. Aklını kullanamayanlar ise yanlışları göremeyecek, şeytanın melek kisvesinde kendilerini aldattığının farkında olmayacaklardır. Kraldan çok kralcı olanlar, bu halkı söyleyecekleri ninnilerle uyutmaya ve halkın uyanmaması için kendi kutsallarını yeme pahasına uğraşlarına devam edeceklerdir.
Yeni bir döneme başladığım bugünden önce nasıl ki birileri kendi çıkarlarını doğrulara tercih edip kalemleri susturmak için uğraş verenler, bugünden sonra da asla doğruluktan ayrılmayacak olan kalemleri susturmaya, kırmaya Allah’ın izni ile güçleri yetmeyecektir. Unutmamalıyız ki sorgusuz sualsiz kabul edilecek olan Allah’ın ve Resulünün bizlere emir ve yasaklarıdır. İnsanların ve insancıkların yaptıkları her zaman için sorgulanacaktır ve sorgulanmalıdır da. Her devirde İbrahimler, Musalar, Hüseyinler zulüm yapanların karşısına çıkıp açık açık, hakkı söyleyip konuşmaktan bir an bile geri kalmayacaklardır.