Kamu emekçilerinin çözüm bekleyen onlarca sorunu orta yerde dururken siyasal iktidar geçen hafta çarşamba günü TBMM’ye yeni bir Torba Yasa tasarısı sunmuştur. Bundan önceki “torba yasa” düzenlemelerinde olduğu gibi bu düzenlemede de 657 sayılı DMK dâhil olmak üzere bir sürü yasaya KHK’lerle müdahale etmenin önü açılmış oluyor.
     Siyasal iktidarın meclise gönderttiği bu torbasında, “Hükümet memuru” yaratarak zaten doruğa çıkan “siyasi kadrolaşmanın” önündeki son kalelerin de işgali vardır. Kamu Hastaneleri Birlikleri düzenlemeleri ile hastanelerin yönetimine özel sektörden yüksek maaşla sağlıkçı olmayan “CEO’ların” atanmasına benzer bir uygulamanın tüm kamu alanında genelleştirilmesi vardır. AKP’nin bu son torbasında işe göre personel değil yandaşa göre iş-mevki yaratma vardır. 
     Diğer taraftan tasarı biz kamu emekçilerinin disiplin cezalarının affı beklentisi de boşa çıkarılmaktadır. Başından beri yüz kızartıcı suçlar dışında kalan tüm disiplin cezalarının affedileceği beklentisi yaratılan kamu emekçilerine 28 Şubat şoku yaşatılmıştır.  Hükümete göre disiplin suçları nedeniyle 28 Şubat sürecinde memuriyetten çıkarılanlardan başka mağdur olan kamu emekçisi bulunmamaktadır. 
      Bildiğiniz gibi Anayasa Mahkemesi bu yılın başında 666 sayılı KHK’nin bazı maddelerinin iptaline ilişkin başvuruyu değerlendirerek kararını açıklamıştır. Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararı ile 666 KHK’nin kamu kurumlarının çok büyük bölümünde fazla mesai ücretini ortadan kaldıran 15. Maddesi iptal edilmiştir. Ancak bu torba tasarı ile Anayasa Mahkemesinin kamu emekçileri lehine verdiği bu önemli karar ortadan tekrar kaldırılmak istenmektedir. Dolayısıyla bu torbada fazla mesai ücretinin tamamen kaldırılmasıyla kamu emekçilerinin sefalet koşullarına itilmesi vardır.
       Eğer biz kamu emekçilerinin başına örülmek istenen bu torba yasa tasarısı yasalaşırsa;
Kamuda,  Müdür, İl Müdürü, Daire Başkanı kadrolara yapılacak atamalarda aranan sırası ile 8, 10 ve 12 yıllık hizmet süresi  5 yıla indirilecek. Bu pozisyondakiler için 5 yılın hesabında sadece kamudaki süreler değerlendirilecek. 
        6400 ek göstergeli Genel Müdür ve üstü kadrolara atanmada yine 5 yıl hizmet yeterli olacak. 5 yılın hesabında bu kez özel sektördeki süreler de değerlendirilecek. Üstelik bu kadrolara daha önce hiç memuriyeti olmayanlar da atanabilecek.
       Müdür ve üstü kadrolara atanmada belirli süre o kurumda çalışmış olma, belirli bölümleri bitirmiş olma gibi şartlar aranmayacak.Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı gibi kurumlardaki üst düzey kadrolara meslek mensubu olmayanlar da atanabilecek. Örneğin Adalet Bakanlığına bağlı müdürlüklerin büyük bölümüne atanabilmek için, hukuk fakültesi mezunu olma, hâkim, savcı ya da avukat olma şartlarının yanı sıra ve kamuda belli bir hizmet süresine sahip olma şartı da ortadan kaldırılacak. Yani mesleğin gerektirdiği hizmet yılı, fakülte-eğitim şartları kaldırılacak. Adalet Bakanlığındaki üst düzey kadrolara İlahiyat Fakültesi mezunu, meslekle uzaktan yakından ilgisi olmayanlar atanabilecek.
        Burada özellikle bir konunun altını çizmek istiyorum. Ne yazık ki bu tasarıda siyasal iktidarının “ölümü gösterip sıtmaya razı etme mantığı” bir kez daha yüzünü göstermiştir. Bu durum hükümetinin medyayı manipüle etmesinin, kamuoyunu bilinçli olarak yanlış yönlendirmek için tüm olanaklarını seferber etmesinin doğal bir sonucu olarak görüle bilir. Medyaya, hemen her gün “memura müjde” manşetleri attıran hükümetin yarattığı sis perdesinin de etkisiyle, kamu emekçilerinin geniş bir bölümünce hatta ne yazık ki bazı sendika ve konfederasyonlarca bu torba yasa tasarısının yasalaşması durumunda ortaya çıkacak tablo tüm netliği ile görülememektedir. 
       Sürgün-Rotasyonla, bireysel performansa dayalı ücretlendirmeyle, kamuda güvencesizliği artıracak istihdam biçimlerinin yaygınlaştırılması tehdidi altında tutulan milyonlarca kamun emekçisi “Korktuğumuz gibi değilmiş. Neyse torba yasa tarsısında bunlar yok” diyecek duruma getirilmiştir. 
      Başta 6111 sayılı torba yasa ve onlarca Kanun Hükmünde Kararname ile kamu alanında taşeronlaştırma yaygınlaştırılmıştır. Esnek, performansa dayalı, kuralsız, güvencesiz çalışma biçimleri İş ve ücret güvencemizle doğrudan bağı olmadığı yanılsaması yaratılan onlarca düzenleme, fiili uygulama ile hayata geçirilmiştir. Bu son torba yasa ile güvenceli çalışma tamamen ortadan kaldırılmak istenmektedir.
     Çalışma yaşamımıza dönük saldırı yasasına karşı verilecek tüm mücadele yöntemleri 5 Haziran Çarşamba günü gerçekleştirilecek grevi örmek ve yaygınlaştırmak için aracı kılınmalıdır.27 Mayısta iş yerlerimize kurulacak olan “referandum” sandıkları dâhil tüm eylem ve etkinlikler 5 Haziran Grevinin örülmesi için kullanılmalıdır. Kırk satır mı, kırk katır mı dayatmasını aşmak için hizmet üretiminden gelen gücümüzü dost düşman herkese bir kez daha göstermeliyiz.