Yıl: 2002.
PKK Türkiye’nin gündeminde bile değil.
Öcalan’ın yakalanışı sonrasında terör sıfır noktasında, PKK’nın varlığı bile tartışılır halde, bölücülük gündemden düşmüş, Güneydoğu bölgemiz huzur içinde, bölge halkında devlete güven başlamış!
Yıl: 2010’un sonu:
-PKK’nın komuta merkezi Kandil’den İmralı’ya taşınmış ve katil Öcalan örgütünü kendisi için trilyonlar harcanarak dizayn edilen Marmara’daki bu yeni üssünden yönetir hale gelmiş ya da getirilmiş.
- İki ayrı dil, iki ayrı bayrak ilk kez açıktan talep ediliyor.
- Özerklik ilk kez dayatıldı.
- Bölgede ilk kez devlete açık  isyan provaları yapıldı.
- Türkler ve Kürtler ilk kez birbirini düşman gibi görmeye başladı ve Kürtçe türkü cinayetleri işlenmeye başladı.
- İç savaş ilk kez insanların aklına geldi.
- Bölünme ve ayrışma fiili olarak ilk kez toplum tarafından sorgulanır oldu.
Peki ne oldu da buralara gelindi?
Bunun cevabı nettir:
AKP iktidar oldu ve kadroları PKK’nın önünü açtı!
Evet gerek Tayyip Erdoğan gerek de Abdullah Gül başarılması mümkün olmayan bir şeyi başardılar!
Ne midir o?
Binlerce yıldır millet olamayan Kürtlerden bir millet yaratıp, onları devlet kurmaya hazır hale getirdiler.
Kürtçe televizyon kurmaktan, açılıma ve güzel şeyler olacak ifadesine kadar yapılan her şey ve söylenen her söz, ayrışma bilincini yaratmanın ötesinde eyleme geçmeye adeta teşvik etmiştir.
Dahası, son 8 yılda bir iki istisna hariç PKK, yasa dışı örgüt muamelesi bile görmemiş, tersine devlet içinde kadrolaşmasına ve ülke kaynakları ile palazlanmasına izin verilmiştir.
Mübalağasız söylüyorum Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan, eğer önlenemezse Kürdistan’ın kuruluş tarihine, dolaylı katkılarından ötürü altın harflerle gireceklerdir.
Sakın bana abartıyorsun demeyin her şey ortada değil mi?
2002 ile 2010 arası PKK’nın geldiği noktaya bakar mısınız!
40 bin kişinin ölümünden sorumlu olan ve katilliği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce bile tescil edilen Öcalan bugün, Abdullah Gül ve Erdoğan’ın müzakere partneridir. Öcalan’ın hazırlayıp gönderdiği  ama AKP iktidarı tarafından milletten korkulduğu için kamuoyuna açıklanmayan 160 sayfalık Kürt açılımı projesi ya da teklifi Başbakanlığın kasasındadır.
Birileri diyecekler ki Türkiye, PKK’dan kurtulmak için bütün bunları yapmak zorundaydı!
İyi o zaman, Kıbrıs sorunundan kurtulmak için verin Kıbrıs’ı, PKK’dan kurtulmak için verin Güneydoğu’yu, Pontuslardan kurtulmak için verin Karadeniz’i, Yunan’dan kurtulmak için verin Ege’yi, böyle rezalet olur mu?
Kalkışmanın, isyan edenin, başkaldıranın ödüllendirildiği bir coğrafyada devlet diye bir kavramdan söz edilebilir mi?
 
İŞTE SORUMLULUK...
Kürtçülük yeni komünizm değil!

Hakkını teslim edelim Devlet Bahçeli sorumlu davranıyor ve ülkücüleri türlü kışkırtmalarından uzak tutuyor. Mesela yaşanan son özerklik ve iki dil, iki bayrak rezillikleri sonrasında ülkücü tabanda uç veren infialin sokağa yansımasına yani kitlesel protestolarla sergilenmek istenmesine Bahçeli engel oldu.. Emin olun çok iyi yaptı, zira böyle bir şey Türk ve Kürt ayrışmasına katkı yapardı ki PKK ve kuyruklarının istediği zaten budur. Bazı çevreler Kürtçülüğü adeta yeni komünizm gibi ülkücü gençlere şırınga etmek istiyorlar ama yemezler. Evet etki-tepki realitesi düşünülerek Türk-Kürt ayrımı körükleniyor, lakin bu ülkede yaşayan
10 milyona yakın Kürt’ün ancak
1 milyonu politizedir, geri kalan
9 milyon Kürt kökenli bu ülkeye ve değerlerine bağlıdır. Dolayısı ile hedef alınması gereken Kürtler değil PKK’lılar olmalıdır.
 

ŞAMAR...
Muhammet Çakmak iyi ki CHP Parti Meclisi’nde!
Hayır ben, Muhammet Çakmak’ın CHP’de ne işi var diyen Mustafa Mutlu’ya katılmıyor, tersine Doçent Dr. Muhammet Çakmak’ı CHP Parti Meclisi’ne aldığı için Sayın Kılıçdaroğlu’nu alkışlıyorum... Peki gerekçelerim mi?.. Muhammet Bey’i CHP’nin İstanbul’da yaptığı arama konferansı ya da beyin fırtınası toplantısı esnasında tanıdım ve uzunca sayılabilecek sohbetlerimiz oldu. Önce hakkını teslim edelim Muhammet Bey’in beyni fabrika gibi, müthiş üretken, ön yargılı değil, merkez sağı, Anadolu’yu ve dini grupları iyi biliyor. Dolayısı ile bu alanlara yabancı olan CHP’ye yol göstericilik yapacaktır. Ama bana göre bundan önemlisi Muhammed Çakmak Hoca’nın imaj bağlamında CHP’ye yapacağı müthiş katkıdır.. Evet Muhammed Hoca gibilerin CHP yönetimindeki varlığı CHP’yi dinsiz-imansız görenlere ya da gösterenlere okkalı bir şamardır..
 
 
SAKINCALI... 
Gül, Diyarbakır’a kutlama için mi gidiyor?

Abdullah Gül, önümüzdeki hafta başı Diyarbakır’a gidiyor. Eğer amacı oradan bölünmeye ve ayrışmaya ültimatom olacaksa bu seyahati alkışlarız. Yok tersi olur, yani sivil toplum örgütü mensubu ambalajlı bazı alçakları kucaklar ve onlara şefkat gösterileri yaparsa bu geziyi ülke bütünlüğü bağlamında sakıncalı görürüz. Haberlere bakılırsa Abdullah Bey bu çevrelerle görüşecekmiş. İyi de bölgede bulunan sözde sivil toplum örgütlerinin PKK’nın güdümünde olduğunu Abdullah Bey bilmiyor mu? Biliyorsa böyle bir görüşme, bölücülüğe katkı yapmaz mı? PKK bağlamında  “İyi şeyler olacak”  gibi korkunç bir beyanın sahibi olan Abdullah Gül, dilerim Diyarbakır’da Cumhurbaşkanı olduğunu hatırlar.

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=16266