Tayyip Erdoğan ve AKP bir Amerikan projesidir!  Öyle olmasaydı rejim düşmanlığı suçlamasıyla kapatılan MSP ve RP’nin bilinen ve tanınan bir kanadı bu ülkeye yeni ve umut diye sunulamaz ve ahali buna ikna edilemezdi.
Kuşkusuz 2002’de AKP’ye yüzde 34 oyu veren Amerikalılar değil Türk halkıdır lakin ABD toplumun böyle bir tercih yapması için bilinen saha düzenlemelerini yapmıştır.
Peki Washington’un bu AKP sevdası niçin mi?
Birinci tercih sebebi o dönem Irak’a yapılacak olan müdahalede Türkiye’nin kayıtsız-şartsız Pentagon’un emrine girmesiydi.
Aslına bakarsanız CIA ve Pentagon bildiği Ecevit’i ve onun yapacağı muhtemel olan Irak’ı işgal muhalefetine karşı Erdoğan’ı yedeklemişti.
Tayyip Erdoğan fenomeninin ilk inşacısı TSK’nin içindeki Pentagoncu kanattı.
Askerin içindeki Amerikancı generaller ne hikmetse Tayyip Erdoğan’ı İstanbul Belediyesinde yaptığı kaydedilen onlarca yolsuzluk iddiası ile değil de şiir okuduğu için yargılatma yoluna gitmişlerdir.
Oysa yargı hükmü şiir okumaktan değil de yolsuzluk gibi yüz kızartıcı bir suçtan olmuş olsaydı Tayyip Erdoğan ilelebet siyasi yasaklı olacaktı.
Hal bu iken 28 Şubatçı generaller onu ısrarla şiirden yargılattı ve hapse attırdı.
Görülüyor ki bu bir projeydi ve Tayyip Erdoğan’a mağduriyet bahşedilip bir imaj yaratılmak isteniyordu ve de bu başarıldı.
Bu tezimizi ya da paslaşmayı kanıtlayan belge Tayyip Erdoğan’ın, açık bir müdahale olan ve Milli Görüş camiasının üstünden silindir gibi geçen malum post modern darbeyi yapan 28 Şubatçı generallere asla ve kat’a dokunmamasıdır.
İlginçtir, Pentagon ve CIA; tezkerenin TBMM’deki reddinden bile TSK’daki milli generalleri sorumlu tuttu ve TSK’yı ehlileştirmek için malum operasyonları başlattı.
Kuşkusuz Paxamericana’nın Tayyip Erdoğan ve AKP projesi BOP ve ılımlı İslam hedeflerini de içeriyor... Hedef, bölgeyi  yeni bir rol model sunarak yeniden şekillendirmek ve enerji havzası Ortadoğu ile pek sevgili olan İsrail’in güvenliğini sağlamak.
Washington AKP’ye vücut vererek ona Kemalist rejimden yüzyılın rövanşını alma imkanını verirken aslında kendisi milli tezahürler sergileyen TSK’daki milli unsurlara karşı sindirme operasyonlarını amaçlıyordu ki bunu yapmayı başardı.
Son tahlilde AKP-Pentagon ittifakı ile TSK operasyonundan sonuç alındığı tartışılamaz. Hoşumuza gitse de gitmese de belirtmeliyiz ki, TSK artık kendine yapılan psikolojik operasyonlara karşı savunma bile yapamayan bir tören ordusu görüntüsündedir.
Hadise CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum’un ifade ettiği gibi Askerin kağıttan kaplan olmasının ötesinde ABD’ye rağmen kıpırdayamaz hale getirilmesidir.
TSK’nın geldiği bu noktada AKP’nin sınırsız desteğinin yanı sıra Çevik Bir’lerden Hilmi Özkök’lere, Yaşar Büyükanıt’lardan İlker Başbuğ’lara kadar TSK’ya komutanlık yapanların payı ve dahli söz konusudur.
TSK’ya yapılan son operasyonlarla teyit gördüğü gibi bu ülkede yapılan bütün darbeleri de ABD ve İngilizler yaptırmıştır. Askerlerimizin o ihtilallerdeki rolü ve etkisi figüran olmaktan öte değildir.
Durum yani tablo özetle budur.
Hal bu iken Tayyip Erdoğan’ın ısrarla asker düşmanlığı yapıp demokrasi havariliğine soyunması haksız rekabetlerin en büyüğüdür... Birileri Erdoğan’a ‘dur ve sus’ demelidir zira kendisi bizatihi Pentagon ile onların Ankara’daki arkadaşlarının eseridir. Dahası, 2007 seçimlerinde AKP’ye yüzde 15 oyu bahşeden yine o gün ABD seyahatinden yeni dönüp muhtıra metnini Genelkurmay’ın sitesine koyan dönemin komutanı Yaşar Büyükanıt
değil midir?
DUYURU-YORUM
Cumhuriyet mitingleri AKP’yi büyütür !

1) Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, Saddam ya da Mübarek Cumhuriyeti değildir, çoğulculuğu hedeflemiştir ve birkaç deneme ile bu sisteme geçilmiştir.
2) Atatürk’ün Cumhuriyeti 74 milyonu kapsar yani belli bir zümrenin rejimi değildir. Dolayısı ile Cumhuriyeti marjinal gibi sunmamak gerekiyor.
3) Cumhuriyet dine ve inanca sınır getirmez, tersine laiklik bakışı ile o kavramlara özgürlük verir yani önünü açar.
4) Cumhuriyetçi olmak dinsiz olmak değildir, öyle sunanlar anında püskürtülmelidir. Cumhuriyet dinin anti tezi
değildir.
5) Buradan hareketle Cumhuriyet mitingleri de asla ve kat’a inanca karşı bir itiraz ya da başkaldırı değildir ve olamaz zira bu ülkenin 90 bin camiinde her gün beş vakit ezan okunabiliyorsa bu Cumhuriyet ve onun kurucusu Atatürk’ün sayesindedir. Türkiye’de Cumhuriyet rejimi inancımıza ve bağımsızlığımıza kast etmek isteyenlere meydan okuma ve muzaffer olmanın tezahürüdür ve topluma böyle sunulmalıdır.
6) Cumhuriyet mitingleri jakoben dayatma görüntüleri ve ideolojik bir zemine oturtulmamalı, tersine Mehmet Akif’in şahlanış umdesiyle örtüştürülmelidir.
7) Yapılması düşünülen mitingler bütün Türk halkına hitap etmeli, başını örten hanımlar ve mütedeyyinler özellikle ön saflarda yer bulmalı ve Türkiye’nin bütününe o yönde mesajlar verilmelidir.
8) Cumhuriyet mitinglerinde milletin değerleri ile devletin değerleri çatıştırılmamalı ve Bedri Baykam gibi toplumda  karşıtlık ve öfke üretmenin dışında zerre karşılığı olmayan kavram tüccarları vitrine çıkarılmamalıdır ki geçmişte yapılan mitinglerde bu tür görüntüler olmuştu.
9) Yapılması düşünülen Cumhuriyet mitingleri ile karşı taraf yaratılmamalı ve rövanş zemini ya da imkanı sunulmamalıdır.
10) Seçim öncesi kavram üzerinden bu tür etkinlik yapmak iktidardaki AKP’ye yarar. Cumhuriyet sevdalıları bu mitingin adını, açlık, işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluk diye değiştirmelidir, aksi taktirde AKP’nin değirmenine yine su taşınmış olacaktır.
11) Kendilerine Cumhuriyetçi diyen ve gerçekten samimi olan bir kesim Türk toplumunu maalesef hiç mi hiç tanımıyor ve dahası tanımaya da uğraşmıyor.
DÜN DÜNDÜR...

Yes be anneni gördün mü?
Tayyip Erdoğan’ın hücum ettiği Kıbrıs’lılar kimler biliyor musunuz?
Talatçılar ya da eski Tayyipçiler!
Evet, Erdoğan’ın topa tuttuğu o malum kesim aslında eski AKP sempatizanlarıdır.
Hatırlayın, Kıbrıs’ta Annan Planı sürecinde bir referandum olmuştu ve o günlerde “Yes be Annem” diye propaganda yapan bir tüfeyli gurup vardı.
İşte bugün “Türkiye’yi istemiyoruz” diyenler o Yes Be Annem takımı.
Görüyorsunuz Tayyip bu, dün dündür bugün de bugün!
O tüfeyiler Erdoğan için dün özgürülük savaşçısıydı bugün ise Rum
ajanı!
Yok yok, aslında gerçek şudur:
Tayyip Kıbrıs’ta kaybettiğini görmüş ve önümüzdeki günlerde Kıbrıs bağlamında AB’den yine tokat yiyeceğini istihbar etmiştir. Dolayısı ile Erdoğan bu durumu kurtarmak ve iç kamuoyuna mesaj vermek için aklınca bu şekilde viraj alıyor, tabii yerseniz!