7 Haziran 25. Dönem Milletvekilliği seçimlerine 3 kala sandıkların güvenliği konusu, tüm siyasi partilerin ve seçmenlerin gündeminde yer alıyor. Pazar günü yapılacak genel seçimlere 3 gün var.

       Bu zamana kadar seçim çalışmaları kapsamında yurttaşlarla buluşup, mitinglerini gerçekleştiren partilerin ve seçmenlerin artık öncelikli gündemi sanıkların korunması. Geçmiş yıllarda mühürlü oy pusulaların çöp, boş arazi ya da derelerde bulunması, partileri bu konuda dikkatli olmaya itiyor. Başta 10 milyonu geçkin seçmenin bulunduğu İstanbul olmak üzere ülke sathında seçmenlerin oy kullanacağı yüz binlerce sandığın yaşanabilecek hilelere karşı “nasıl korunacağı” konusunda duyulan tedirginliklere karşı en etkili yöntem, sandık başında müşahit görevlendirme.

       “Bizler HDP Bizler Meclise” sloganıyla genel seçimlere ilk defa girecek olan partimiz HDP de yurttaşların oy vermekle yetinmeyip, oylarına sahip çıkmaları için tüm hazırlıklarını tamamlamış durumda. Seçim sonuçlarını en sağlıklı almanın yolu olan 151.000’i aşkın sandığın başında en az birer tane müşahidin bulunması sorunsalı örgütlülüğünün az olduğu illerde “mobil” gezici müşahit çözümüyle aşılmış durumda. Lakin anahtar mesele müşahitlerin sayım sonuçlandıktan sonra ıslak imzalı sandık tutanaklarını alıp hemen kendi partilerinin ilçe yönetimine teslim etmeleri, onların da uygun bir silsile ile bu tutanakları genel merkezlerine bildirmeleridir.

      Bence parti genel merkezleri SEÇSİS’ten bağımsız olarak kendi veri sistemlerini kurmalı ve YSK ne derse desin gerçek sonuçları kendi veri sistemi üzerinden de denetleyebilmeli.(HDP bu sistemi kurmuş durumda.) Söylemeye hacet yok. Siber saldırıya karşı koyabilecek teknik hazırlığınız olmalı. 30 Mart’ta Cihan Haber Ajansı’nın başına gelenler halen hafızlarda.

      Anadolu Ajansı ve TRT ne derse desin, ne yazarsa yazsın, ne yayınlarsa yayınlasın sizin öncelikle kendi müşahitlerinizin bildirdiği sonuçları hızlıca bir sisteme yükleyip gerçek sonuçları kendinizin görmesi lazım. Sandık müşahidi görevi alanların özelliklede muhalefet partisi müşahidlerinin – ne olursa olsun – sandık başlarından ayrılmamaları sağlanmalıdır.   

      Yani morallerini yüksek tutacak, sandevici, kumanyası vs zamanında ulaştıracak lojistik bir organizasyon içerisinde olunması lazım. Yerel seçimde görüldüğü üzere Anadolu Ajansı ve TRT’nin bilerek algı şekillendirmesi yapacağını hesap edip müşahitleri bu ihtimale karşı uyarılmalıdır. Aksi takdirde görevliler (sevinç ve üzüntü saikıyla) sandıkları terk etmesini önleyemeyiz.       

       Şimdi gelelim en can alıcı hususa; sandık başında her ne olursa olsun tutanak tutup ta bir zapta bağlanmayan hiç bir itiraz dikkate alınmaz. Her şeyi tutanakla belgelemeniz şart. Unutmayalım seçimde hilenin çok azı oy verme esnasında olur. Vatandaş genellikle oraya odaklanır ama asıl mesele sonrasıdır. “Kedisel” işlerin çoğu gece 11’den sonra olur. Bilindiği üzere seçim sonuçlarına müdahale etmenin en etkin yolu sandık tutanaklarını değiştirmektir. Yapılan oy hırsızlığının en sorunsuzu ve en büyük oranı tutanaklar üzerinden olanıdır. Bu yüzden ıslak imzalı tutanakların mutlaka partilerin il başkanlıklarında toplanması, gözden geçirilmesi ve olası itirazlar için hazır hale getirilmesi gerekmektedir.

      İlçe ve il seçim kurullarına, İl İlçe seçim kurullarına yapılacak olan itirazlar için süre oldukça kısıtlıdır.(Salı saat15.30 kadar) O yüzden kampanya, oylama ve seçim gecesi sonrasında fiziken pili bitmiş kadroların hızlıca itiraz dilekçeleri hazırlayabilecek ek ekiplere ve deneyimli avukatlara ihtiyacı olduğu ön görülmelidir.

     Data girişlerinde çok sık olarak küçük partilerin oyları büyük partilere yazılır çünkü bu partilerin bunu takip edecek kapasiteleri yoktur. Bunlar az gibi gözükür ama organize yapıldığında yekûn tutar. Data girişlerinde sık sık sıralar “kayar” ve bunların tabii ki “sehven” olduğu iddia edilir. Dikkat! YSK’nın partilere sunduğu tutanak görüntüleri ile elinizdeki tutanakları karşılaştırmanız gerekmektedir.

      Millet iradesine bu denli vurgu yapan bir siyasi hareketin bugün geldiği noktada millet iradesinin sandığa doğru yansımaması için elinden geleni yapması, devletin ve iktidarın tüm olanaklarını lehine kullanarak eşit şartlar altında seçime girmek istememesi gerçekten manidar bir durumdur.

     Umarı ve ümit erdim ki bu seçimde yukarıda sıraladığım usulsüzlüklerin hiçbiri yaşanmaz. Ya da sonuca etki etmeyecek kadar az olur. Umarım 30 Mart yerel seçimlerinde yaşananların aksine temiz bir seçim olur. Umarım seçmenin tercihi doğru olarak sonuca yansır ve milletin iradesi hiçbir şaibe olmaksızın tecelli eder. Unutmayalım sandığa sahip çıkan demokrasiye de sahip çıkar.