“Turistlerin”, “piknikçilerin” PKK’lı teröristlerle hatıra fotoğrafları çektirdiği sözde çözüm sürecinde, tarihimizin bilançosu en ağır ve de acı terör olaylarından birini Reyhanlı’da yaşadık.
AKP iktidarının pişkinlik katsayısında ise değişen yok. Yalandan külhanlıkta kimseye pabuç bırakmıyorlar. Akdeniz’de Suriye tarafından düşürülen savaş uçağımızda da aynı lafları etmişlerdi;
“Kimse Türkiye’nin gücünü ve sabrını test etmeye kalkışmasın” vs..vs..
Ha!. Bir de angajman kurallarımızda değişikliğe gitmiştik. “Muhteşem”, Esad’ı çok sert(!) tehdit etmişti, “yaptıklarının karşılığını anında misliyle alırsın” diye..
Ne oldu?.. Obama amcan yetim mi bıraktı?.. Ortada mı koydu?..
Yoksa, ABD’de oturtulacağın Blair House’da bölünme sürecinde kopartılacak tavizlerin sayısının daha artırılması için zemin oluşturuluyor da “başkanlık” ihtirasları yüzünden ses mi çıkarılamıyor?..
Reyhanlı’da patlatılan bombalarla birlikte Türkiye’nin sokulduğu bataklığın analizini yapması için terör uzmanı Doç. Dr. Emruhan Yalçın’a başvurduk. Yalçın’ın değerlendirmesinden başlıklar:
“Hatay’ın kaşınması: İki türlü açıklayabiliriz. Birincisi; Hatay’ın kaşınması konusunu daha evvelden PKK yapıyor idi. PKK’nın amacı neydi? Suriye’nin kuzeyindeki bu bölgeyi kurtarmakla birlikte o bölgeyi denize bağlamak amacını güdüyordu. Böylelikle gerek Hatay topraklarından gerekse Hatay’ın güneyindeki bölgeden denize kavuşan bir koridor açmak amacı vardı. Güvenlik sıkıntısının, çözüm sürecinin götürüldüğü hassas dönem ve Hatay’ın kaşınması olayının üçünün bir arada ortaya çıkarıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu dönemi değerlendirirsek, olayı Esad rejimi taraftarlarının yapmış olabileceği gündeme geldi. Ki; çok büyük bir ihtimal olarak karşımıza çıkıyor, çünkü Türkiye, Esad rejimine karşı tavırlarını net olarak ortaya koyan bir ülke. Ve bu maksatla da gerek Amerika ile gerekse Rusya ile çeşitli ilişkilerde ve çeşitli anlaşmalar yapmak üzere girişimlerde bulunan bir ülke. Türkiye’nin başında bulunan hükümet de Suriye karşıtı politikasını çok sert bir şekilde yürütüyor. Kim olursa olsun en zayıf bir güç bile olsa kendisine karşı böyle bir politika uygulayan ülkeye karşı, iyi bir komşuya karşı bile olsa o da bazı tedbirler almak gereğini duyacak. İşte Esad rejimi taraftarları yani Muhaberat’ın diyelim daha yapabileceği ya da yapmak isteyeceği bir şeyler olabileceğini düşünüyorum. Bu ihtimali hiçbir zaman gözden ırak tutmamak lazım. Peki, bu arada gerek Başbakanımızın, gerek diğer bakanların yapmış olduğu açıklamalardan, muhaliflerin tamamen bu olayın dışında tutulduğuna yönelik açıklamalar duyuyoruz. Ben bunun tamamen saf dışı edilmemesi gerektiğini de düşünüyorum. Çünkü; daha evvelki olaylarda da Şanlıurfa bölgesindeki olaylarda da bu konu gündeme geldi. Bir mücadele var orada. O mücadele, Esad rejimine karşı yapılan bir güç mücadelesi. Bu mücadelenin birleşmiş olduğu güçler, muhalifler grubu olarak ortaya çıktı ki; 100’ün üzerinde devlet bu muhalifleri desteklediğini ilan etti. Bu muhaliflerin Türkiye’yi bir an evvel savaşın içerisine çekebilmek maksadıyla böyle bir işlemi yapmış olabileceği ihtimalini hiçbir zaman bir kenara koymak istemem.
Şimdi Acilciler’e gelelim: Bunların amacı, Hatay’ın kurtuluşu ve Hatay’ın belki önce bir bağımsız bölge olarak kurtuluşu ve ondan sonra Suriye’ye bağlanması yönündeki bir takım çalışmalar olabilir. Bu Acilciler’in birden karşımıza çıkması PKK’nın, Suriye’nin kuzey bölgesindeki bir alan meydana getirmesi ve ondan sonra onu denize bağlama olayı, bir de Esad’ın sıkıştıkça Nusayrilerin, Lazkiye deniz sahili bölgesinde, Hatay’ın güneyindeki bölgede bir alan oluşturmaya çalıştırması.. Banyas bölgesindeki katliamların da sebebinin buraya doğru devrildiği bir süreçte Acilciler’in acaba neden ortaya çıktığı daha iyi anlaşılabiliyor. Şimdiye kadar çıkmamış olması bizim istihbarat birimlerimizin bu konuda iyi bir araştırma yapamamasından kaynaklanıyor.”
Peki, Hatay ne olacak Esad’ın bu planına göre?
“Hatay için böyle bir planları olabilir ama bu benim görüşüm. Bu zor bir ihtimal. Yani Hatay’ı kaşımak isteyeceklerdir. Bu dün de vardı, bugün de var, gelecekte de olacak. Yani orada bir Nusayri devleti kurulmuş olsa bile Hatay’ı yine kaşıyacaklar.”
Diyelim ki Nusayri devletini kurdular. Sınırlarındaki bir Kürdistan’a razı gelirler mi?
“Gelmeseler bile öyle olmak durumunda kalacaklar. Orada belki şimdi bu kurulacak. Büyük Kürdistan’ın denize açılabilecek bir kapısını oluşturmak maksadıyla 2 ihtimal var. Birincisi, bu kurulacak Nusayri devletinin kuzeyinden ki bunu PKK zorla yapacak veya Türkiye topraklarından, Hatay topraklarından bir koridor oluşturmaya çalışacaklardır. Bu belki hemen olabilecek bir şey değil. O bölgenin hassasiyetini her zaman kaşımaya, kullanmaya özen göreceklerdir. Bu niyetlerinden de hiçbir zaman vazgeçmeyeceklerdir.”