Mecburiyetten kullandığım iznimden sonra Ankara’ya döndüğümde baktım ki ortalık yine toz duman.
Gündemde ise nedeni Mısır’mış gibi gözüken AKP-İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu kavgası.. Tayyip Erdoğan’ın kendisi ve en yakınındaki isimlerden Hüseyin Çelik ile Bekir Bozdağ, İhsanoğlu hakkında atıp tutuyor.
Neymiş efendim?
Ekmeleddin İhsanoğlu, Mısır’daki darbeye sessiz kalmış, zulmü kınamamış, istifa etmeliymiş.. Tayyip Erdoğan, İhsanoğlu’nun (o zamanki adıyla) İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri olması için çok uğraşmışmış gibi ’yazıklar olsun vefasıza’ edebiyatları vs..vs..
Sanki adam Irak’ta, Afganistan’da milyonlarca Müslüman’ın öldürülmesini kınamış da bunu eksik bırakmış!..
Hani sizleri bilmem ama ben yemedim!..
Nedenlerine gelince;
Madde 1; Ekmeleddin İhsanoğlu Abdullah Gül’ün çok yakın arkadaşıdır, Fethullah Gülen Cemaatinin de çok yakını ve sevdiği bir isimdir. İhsanoğlu da Abdullah Gül gibi meşhur İngiliz Exeter Üniversitesi’nde rahle-i tedrisattan geçmiştir. Abdullah Gül, özel görüşme ve buluşmalarında İİT Genel Sekreteri’ne ‘Ekmel’ diye hitap eder. İhsanoğlu, aynı zamanda Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun da çok yakın dostudur.
Madde 2; Tayyip Erdoğan’ın İhsanoğlu ile ta başından beri hiç yakın bir hukuku olmamıştır.
Madde 3; Başbakanlığı süresinde Tayyip Erdoğan ile yaptığı ikili gizli anlaşmalar sebebiyle dış politikada dizginleri tamamen elinde tutan Abdullah Gül’ün en büyük hedeflerinden biri ne yapıp edip İhsanoğlu’nu İKÖ’nün başına getirmekti.
Madde 4; AKP’nin ilk cicim aylarında İKÖ koltuğuna oturtulacak isim Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül arasında ciddi sorun olmuştu. Gül, ABD ve İngiltere nezdinde yaptığı gizli diplomasi ve cemaatin de büyük desteği ile Başbakanlıktan ayrıldıktan 2 yıl sonra, İhsanoğlu’nu o koltuğa oturtabilmiştir. Abdullah Gül bu uğurda AB çevrelerinde bile girişimlerde bulunmuştu. Bu süre içerisinde Tayyip Erdoğan, İhsanoğlu’nun göreve gelmemesi için perde arkası çalışmalar yapmış ama başaramamıştır. 2002 yılında ‘İKÖ faaliyetleri’ sürerken Abdullah Gül’e “Neden İhsanoğlu? Neden Tayyip Erdoğan ile anlaşabileceğiniz bir isim üzerinde çalışmıyorsunuz” diye sorduğumda, “Ekmeleddin İhsanoğlu’nu o koltuğa oturtursak bölgesel reformlara imza atar. Batı ile ilişkileri çok iyidir. Bunu pek kimse bilmez. İKÖ’nün içinde bulunduğu ataleti sona erdirir. Tayyip Erdoğan’a bırakırsak Milli Görüşcü bir ismi önerir. Onu İKÖ’nün başına getirme şansımız sıfır olur. Gör bak ne yapıp edip İhsanoğlu’nu İKÖ Genel Sekreterliğine getirteceğim” cevabını almıştım.
Beyaz Saray’da ağırlanan ilk İKÖ Genel Sekreteri unvanını alan, Abdullah Gül ile kafa yapıları neredeyse bire bir olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nu biraz daha yakından tanıyalım;
Kahire doğumludur ve üniversite eğitimini de orada tamamlamıştır. Babası gibi El-Ezher’de de eğitim görmüştür. Eğitim hayatında İngiliz Exeter Üniversitesi’nin ayrı bir önemi vardır. UNESCO, Harvard Üniversitesi’nde görevlerde bulunmuştur. Abdullah Gül gibi çok sıkı fıkı olduğu Ürdün’den birinci derece İstiklal Madalyası almıştır. Mısır Cumhuriyeti Liyakat Nişanı, 2008’de merkezi Paris’te olan Uluslararası Bilim Tarihi Akademisi’nden Osmanlı Bilim Tarihi çalışmaları(!) nedeniyle Koyre Madalyası, Malezya’da en üst sivil unvan olan Tansri unvanı, aldığı diğer ödüller arasındadır.
Aldığı fahri doktoralardan bazıları;
1996- Dowling College, Long Island, New York ABD.
2001- Sofya Üniversitesi, Bulgaristan.
2006- Universita delgi Studi di Padova, İtalya
2007- University of Exeter İngiltere
Ekmeleddin İhsanoğlu, İKÖ ve ABD’li uzmanların birlikte çalışmasını sağlayan, İKÖ ve ABD arasında üye ülkelerle anne ve çocuk sağlığının iyileştirilmesine yönelik işbirliği anlaşmasını hazırlayan ve imza eden isimdir.
Ha!.. Türkçeyi de Arap aksanı ile konuşmayı tercih eder.
Bol krizlerle dolu Ankara siyasetinden size en doğru fotoğraf karesini verdiğimden eminim.
Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan arasındaki “dostluğun” hiç de bilinen ve yansıtılan gibi olmadığını ta en başından beri iddia edenlerdenim. Geçmişin gizlerinde kalan bütün kavgalı konular cerahat patlaması gibi ortaya yayılıyor. Daha da yayılacak. Emin olun!
Tayyip Erdoğan’lı bir AKP’nin istenmediği gün ışığı gibi ortada. Birileri kendi anlaşmalarını yine yapıp kararını çoktan vermişler. Erdoğan can havliyle saldırıyor.
Her zaman yazdığımı yineleyeceğim;
Sorun Tayyip Erdoğan’dan kurtulmakla bitmez. Esas olan topyekun AKP zihniyetinden kurtulmaktır.
Bir yere not edin; (daha önce de belirtmiştim) gün gelecek herkesin çok yakını sandığı MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Tayyip Erdoğan arasında da çok ciddi bir kapışma açıktan yaşanacak.
Not: Rabbim izin verirse, bugün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Irak gezisine katılıyorum. Rahmetli Bülent Ecevit’in Irak gezisi kadar siyasi hayatımıza etki edeceği ve kırılma noktası olacağı bir geziden size ilginç notlar ulaştıracağımı sanıyorum.