Toplum olarak bilgiye ermeden duyduklarımız ile  çoğu konuda karara varırız. Ondan olacak doğru bildiğimiz çok yanlış vardır. Bunlardan bazıları yaşamımızı bilmeden riske attığımız hallerdir. Geçtiğimiz günlerde baz istasyonları ile ilgili bir panele katıldım. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr Tunaya Kalkan konuşmacı olarak çok ilginç bilgiler verdi. Örneğin Baz istasyonları konusunda bilmediğimiz çok ayrıntıyı bilim adımının anlatımı ile öğrendik. Cep telefonu varsa Baz istasyonuda olacak ve ne kadar yakından sinyal alırsa o denli daha az zararlı.Baz istasyonları cami,okul gibi alanlarda yasak. Ancak cep telefonu olduğu sürece baz istasyonundan uzakta kalmamız olası değil. İlk yapıldığı dönem teknolojisine göre  en az zararlı olacağı noktaya kadar  ülkemizde baz istasyonları değerleri aşağı düşürülmüş. Oran olarak  10 ve altı bir rakama değerler indirilmiş.Çok ülkeye göre ülkemizin verileri daha aşağılarda yine insana en az 9 metre uzakta sabitlenmesi uygun bulunuyor. Özünde Cep telefonu bu denli yaygın olmasa da baz istasyonu hiç kurulmasa ama cep telefonu olacaksa baz istasyonu da zorunlu olacak,o anlamda çözüm bilimsel doğrulara uygun ve en az zararlı hali ile kurulması.Ülkemiz bu bağlamda önemli yol aldığı görülüyor ama sorun yok denemiyor anca o sorundan daha büyük riskli olan durumlarda var.

 
 Örneğin yüksek gerilimin insana verdiği zarar baz istasyonundan kat kat fazla olduğunu Prof.Kalkan anlattı. Yani yüksek gerilim hatlarının kent içinde geçtiği alana  o yerin  altında oturanların kanser riski daha  yüksek olduğunu prof  Kalkan söyledi. En hızlı biçimde yüksek gerilim hatlarının yer altına alınması gerektiğini ifade etti. Hemen yüksek gerilim hatları kent merkezleri geçişleri yer altına alınması zorunlu dedi. Ayrıca önemli bir konuya daha dikkat çekti evde tasarruflu ampulün ucuz olanlarının da  baz istasyonundan daha büyük risk taşıdığını ifade etti. Evde içinde civada olan ucuz tasarruflu lambaların kullanılmaması gerektiğini söyledi. Ayrıca özellikle erkek çocuklar için diz üstü bilgisayarın önemli risk oluşturduğunu kısırlık başta farklı etkilere neden olacağını söyledi.

 
Prof.Dr. Kalkan dinleyince ne tehlikelere nasıl kayıtsız kaldığımızı, baz istasyonu gibi bir iki ayrıntıya takılıp kaldığımızı algıladım. Baz istasyonu dahil her türlü elektronik aletin ve cihazın mutlaka bir yan etkisi söylenegeliyor da hiç farkında olmadığımız tasarruflu ampul, yüksek gerilim gibi konuları dinleyince demek ki eriştiğimiz her rahatlık ve kolaylıkta bilmeden kendi kendimizi de tüketiyormuşuz demekten edemedim.

 
Sağlık Bakanlığında da görevleri bulunan Prof.Dr  Tunaya Kalkan’a  içme sularında radyasyon ölçümünin yapılıp yapılmadığını sordum.  Ruhsat aşamasında yapılması gereken bu kontrolun yapılmadığını ilgili bir yetkili ile de telefonla görüşerek ifade etti. Üniversite bazı suları bu bağlamda inceliyormuş ama ruhsatlı içme sularında radyasyon ölçümü yapılmıyormuş oysa mutlaka yapılması gerekir. Yer altı sularının değerleri mutlaka tüm detayları ile irdelenmeli. Ücret ödeyerek iyi su diye satın alınan suların radyon değerleri de  Sağlık Bakanlığınca incelenerek sonuçları kamuoyuna açıklanması doğru olandır.

 
Sonuçta kullandığımız, yaşadığımız sorunları bilim adamlarının verdiği bilgi ve açıklamalarla izlemek ve onların açıkladıkları değerlere göre yaşamak doğru seçenektir.