Niğde'de faaliyet gösteren turizm firmalarından Samistal Turizm Ltd. Şti. yöneticisi Cevdet Eroğlu, yılan hikayesine dönen Sungurbey Cami restarasyonu konusunda ulusal medyada yayınlanan bir makale yazdı. 

Niğde'nin önemli tarihi eserlerinden olan Sungurbey Cami'nin tarihini, ilimiz için önemini anlatan Cevdet Eroğlu'nun Turizmnews internet sitesinde yer alan  yazısı aynen aşağıda. 

****

2021 yılında restorasyonu tamamlanması düşünelen Niğde Sungurbey Cami (1335) nin restorasyonuna gireceği dönemde cami restorasyonuna ilişkin olarak; Caminin çatısı başta olmak üzere, içeresindeki direkler, taş bezemeli mihrabındaki tahrip olmuş bölümler, yıkılmış olan minaresinin yapılması, orijinaline uygun abdest alma yeri yani orijinal şadırvanının yapılması, dolayısıyla üç yılı aşacak olan restorasyon boyunca çürüyen ve dökülen bezemeli taşlarının taş ocaklarından getirilecek orijinal taşlar ile yeniden kapsamlı ve aslına uygun şekilde yapılacağı yönünde yerel ve ulusal gazetelerde haberler ile Niğdeli vatandaşlar bilgi sahibi olmuşlardı. Bugün itibariyle restorasyonu devam etmekte olan camide herhangi bir ilerlemenin olmadığını görmekteyiz. İlhanlı Beyliği döneminde İlhanlıların Niğde valisi olan Seyfettin Sungur Bey tarafından bizlere miras kalan caminin Doğu Taç kapısı, kuzey taç kapısı ve mihrabı eşi benzeri olmayan taş işlemeleri ile öne çıkmaktadır. Caminin anıtsal doğu cephesi geçmiş dönemlerde yapılan yanlış restorasyonlar ve bezemeli taşların büyük oranda eriyip zarar görmesi neticesinde taç kapının anıtsallığı yok olmuş haldedir.

Eyvan türü olan doğu taç kapısı orijinalinde iki yandan birer minare ile anıtsallaştırılmıştır. Günümüze ulaşamayan güney yöndeki minarenin üstü açık olduğundan kar ve yağmur suları beden duvarları doğu cephesine zarar vermektedir. Çifte minareli abidevi taç kapı mimari ve süsleme açısından Türk mimarisinde kendine özgü bir yeri olup muntazam bir taş işçiliği görülür. Taç kapı orijinalinde bütün yüzeylerinin boş alan bırakılmaksızın geometrik, bitkisel ve hayvansal figürlü süslemelerle dekore edilmiştir.

Bu muntazam süslemelerin çoğu 18.yüzyılın ortalarında meydana gelen yangında tahrip olmuş birkaç orijinal parça günümüze ulaşmıştır. Taç kapı eyvanında toplamda 90 adet hayvan başlarının yeniden taşlarda hayat bulması, pencerelerdeki mührü Süleymanların yeniden yontulması, taç kapıdaki bitkisel ve geometrik bordürlerin cami de yeniden hayat bulması zaruri görülmektedir.. Ancak bugün bakıldığında restorasyonda ciddi bir ilerlemenin kaydedilmediği görülmektedir. Özellikle cami restorasyonunda taş ustaları elleri kolları bağlı bekletilmektedir.

resotrasyon sürecinde orijinaline uygun çifte minareli üst örtüsünün yenilenmesi yanında taş bezemelerinin taş ustaları tarafından aslına uygun işlenerek anıtsal taç kapılar ve mihrabı bezemeli hale getirilmesi zaruri hal almıştır. Günümüzde bu süsleme ve bezemelerin caminin tamamında ustalar tarafından yeniden işlenerek güzelleştirme yoluna gidilmesi bütün  Niğdelilerin isteği ve 1964 yılından beri hayal ettikleri özlemleridir. Mevcutta yapılmakta olan restorasyonun geçmiş dönemlerde Vakıflar Genel Müdürlüğünce (1964,1966,1971, 1977, 1982 ve 1985 yıllarında) yapılan yüzeysel restorasyonları gibi bir restorasyon olmamasını istemekteyiz. Caminin bütün taşlarının tek tek ele alınıp bezeme gerekli taşların bezenerek orijinaline uygun esaslı bir tamirattan geçmesi ve camiyi gelecek olan nesillere sorunsuz olarak emanet etmeyi istemekteyiz. Bu mana da caminin esaslı bir restorasyonuna bir an önce geçilmesi, ilgili kurum ve kurulllardan izinlerin geçmesi gereken projelerin hayata geçirilmesi, caminin mülkiyet sahiplerince camide ne olup bittiği öğrenilip denetim ve ilginin artırılması, cami cephelerinde restorasyon öncesinden kalma metal borular, madeni kenetler, kablolar, panolar vs. gibi çirkin ve işlevsiz eşyaların da derhal kaldırılması, Cami bahçesinin de düzenlenmesi, taş eserlerin kaide üzerinde sergilenmesi gibi bahçede bir peyzaj yapılması, cami tuvaletlerinin, şadırvanının yapılması, cami içerisinde tarihi ve sanatsal değere haiz ahşap kapı kanatlarının, gerek cami içerisinde gerekse türbe içerindeki ahşap eserlerin daha korunaklı hale getirilmesi, toz vs. etkenlerden uzak tutulması ve gereken hassasiyetlerin hayata geçirilmesini istemekteyiz.

Sungurbey Cami restorasyonunun yılan hikâyesine dönmemesi ve caminin bütünüyle esaslı bir onarımdan geçmesi bütün taşları incelenip bezemesi bozulan yok olan taşların taş ustalarınca yeniden bezemeli hala getirilmesi gerektiğine inanılmaktadır. Tersi bir tamir geçmiş yıllarda yapılan hatalı tamirler gibi olacak dolayısıyla cami manasız ve sorunları çözülmemiş ve estetiği giderilmemiş düz taşlardan ibaret basit bir yapı halinde kalacağı düşünülmektedir.

Editör: TE Bilişim