Hulusi Özen 29 yaşında…  Kendisi Niğdeli ve   Genç Kemalistler Derneği Başkanı, bundan birkaç yıl önce  Niğde’de bir avukatlık bürosunda  görev yaparken, aktifliği  Türkiye Barolar Birliği Başkanı  Metin Feyzioğlu’nun dikkatini çekiyor ve Ankara’ya Türkiye  Barolar Birliğinde çalışmaya başlıyor.

Hafta sonları Niğde’ye geliyor. Niğde’yi , Niğde’nin sorunlarını ve siyasetini yakından takip ediyor. Geçtiğimiz gün Tiyoajans’ı ziyaret etti. Her hemşerimiz gibi borhaber.net müdavimi. Çok mütevazi, ofisimizde sallama! çayını bile bize yaptırmadı. Kendi döktü içti, 30 dakikalık ziyaret saatler sürdü.

Genç Kemalistler Derneği Başkanı ile Kemalizm’i hiç konuşmadık iyi mi.

Konu sadece  “GENÇ” oldu

Bu yaşta bu kadar donanım, bu kadar olaylara, konulara vakıf olması beni şaşırttı. Tiyo Ajansta tam bir Tiyoluk sohbet yaptık.

Hulusi Özen’in Derneği de genç kendisi de genç.  Neden Kemalistler değil de Genç Kemalistler dedim.  O sorumun GENÇ bölümünden başladı. Dedim ya Kemalizm’i hiç konuşmadık. Belki ilerde... ama GENÇ’i bir anlattı ki…

Genç Kemalistler Derneği Başkanı ile konuşunca bakın neler çıktı.

Selim GÖKEL; Neden Genç…?

Hulusi ÖZEN; Gençlerin bulundukları ülkenin ve dünyanın kaderine oldukça derin ve silinmeyen izleri bıraktığını görüyoruz. Gerilere gidersek, kırk atlısı ile Çin sarayına giren Kürşat, genç yaşta Selçuklulara “Büyük” devlet sıfatını katan Melikşah, çağ açıp kapayan Fatih Sultan Mehmet, işgal altındaki bir ülkeyi Teğmenlik yaşından başlayarak kurtaran sil başkan kuran Mustafa Kemal Atatürk tarihten öne çıkan bazı isimler.

Bir diğer yönden bakarsak, ulusal kurtuluş mücadelemizde cephede bağımsızlık için canları verenlerde gençti. Bilindiği üzere Büyük Önderimiz Mustafa Kemal tarafından yazılan ve Ulusal Kurtuluş mücadelemizi anlatan “Nutuk” 1919 Samsun’a çıkışı ile başlar ve ülkeyi gençlere emanet ettiği göstermek içinde “Gençliğe Hitabesi ” biter. Mustafa Kemal Nutuk’ta ülke zapt edilse dahi onu koruyacak temel gücün gençler olduğunu söylemiştir. Mustafa Kemal her zaman gençlere güvenmiş ve ülkeyi biz gençlere emanet etmiştir. Neden biz gençlere emanet etmiştir. Askerlere değil, siyasetçilere değil, öğretmenlere değil de biz gençlere emanet etmiştir. Emanet etmesindeki yatan felsefe “gençliğin kendi ideolojisiyle değişen ve dönüşen dünyaya ayak uydurabilmesindedir.

Selim GÖKEL: Değişen ve dönüşen dünyaya ayak uydurmak derken, şuan gençlik apolitik değil mi? Gelişen telefon teknolojinden haberi oluyor ama, ülke meselelerinden uzak olduğunu düşünüyorum. Oysa 12  Eylül öncesi böyle değildi.

Hulusi ÖZEN; Doğru diyorsunuz… 1980 darbesinden sonra ülke gençliğimiz maalesef hem yasalarla, hem de ailemizin “Sakın siyasete girme, siyasetten uzak dur” baskısıyla biz gençlerin uzak durmasını sağladılar. Oysa her darbeyi yapan apoletli generaller bunu Atatürk ilke ve devrimlerini korumak için yaptıklarını TRT Radyosunda ve ekranlarında duyurmuşlardı. Atatürk’ün “Bütün Ümidim Gençliktedir”, “Türk Gençliğe Emanet Ediyorum” sözleri hiçbir zaman akıllarına getirmemişlerdir.

Selim GÖKEL; Bunu bugün AKP aklına getirmeyebilir, ama Atatürkçü veya sizin dernek tabiriyle söyleyeyim Kemalist CHP veya gençliği ile övünen MHP’de akıllarına getiremiyor.

Hulusi ÖZEN; Evet bu çok ilginç. Gençlik dillerinden düşmüyor bu partilerin ama temsil noktasında yoklar veya sembolik olarak kalıyorlar. Ülkemiz % 53 genç nüfusa sahip olmasına rağmen ne parlamento da, ne de Belediye başkanlık ve meclis, nede  il genel meclis üyeliklerinde bırakın %53, %50 hata ve hatta %40 bile genç yoktur. Ülkemizde %53 genç olmasından dolayı en çok dolaylı veya dolaysız vergi veren biz gençler olarak verdiğimiz paranın üzerinde söz hakkı bile vermiyorlar. Ülkemizde gençlerin siyasi alan da en çok yetkili olduğu alan seçim zamanlarda sandıklarda oy kullanmaktan ibarettir. Bu da katılımcı demokrasi olarak adlandırılmaktadır, tam bir kandırmacadır.

Bu gelişmeler sonucunda gençlik yapıları daha bireysel memleket adına daha sorumsuz, sıcak gündemlerden daha uzak bir anlayış etrafından örgütlenme arayışlarına giriştiler. Bu ilgisizlik sonucunda biz gençler 1900’lu yıllardaki özgürlükçü arayışını 2000 binli yıllara gelince eğlence arayışına bir çok zararlı maddeler kullanmaya dönüştürdüler.

Selim GÖKEL; Yani bugün gençliğin yaşadığı olumsuz durumlardan partilerin de sorumlu olduğunu mu söylüyorsunuz?

Hulusi ÖZEN; Elbette payları var. Son yıllarda tüm siyasi  partiler kendi bünyelerinde gençlik kolları kurmuş ama bunlar sadece partilerin yan kolu olarak kalmıştır. Aslında gençlik kolları partilerin yan kolu değil “Öz Gücüdür”. Gençlik kolları bayrak asan, çevreyi süsleyen, broşür dağıtan, yeri geldiği zaman slogan atan topluluklar olarak kalmıştır. Yani gençler angarya iş varsa gençlik kollarına yüklenmektedir. Bu çok yanlış bir yaklaşımdır. Artık gençler “Büyüklerimiz bilir” düşüncesinden çıkarak “Büyüklerimiz bilirler, tecrübeleri var, ama bu konuda bizimde bir fikrimiz var” diye düşünmektedir.

Selim GÖKEL; Tespit tamam, eleştirme tamam, peki çözüm?

Hulusi ÖZEN; Artık biz gençler pozitif ayrıcalıklar istiyoruz. Bu nedenle Siyasi Partiler Kanunu mutlak ama mutlak değişmelidir. Gençlerin önlerini açacak kotalar Parti tüzüklerinde ve yönetmenlikte değil Siyasi Partiler Kanununla yasa altına alarak yaptırım gücü kazanması lazım. Bu şekilde gençlerin siyasi alana girmesi daha kolay olur ve Yerel ve Genel yönetimlerimde temsil hakkı kazanırlar.

Unutulmaması gerekir ki; Gençlik kolları bir partinin yan gücü değil öz gücüdür.” Biz gençler geçmişten gelen gücümüzle “Kendi sorunlarımızı çözmek için kahramanlar değil, bize Mustafa Kemal tarafından bizzat verilen ve emanet edilen ülkemizin yönetimine girmeyi yasal yollarla verilmesini istiyoruz. İnanın kazanan Türkiye olur.

Selim GÖKEL; Peki kazanan Niğde olur mu?

Hulusi ÖZEN; Tabi ki Niğde’de olur.

Editör: TE Bilişim