“Demokrasinin beşiği” deyince , güya “demokrasisi imrenilecek seviyede” diye baktığımız Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD aklımıza yerleşmiş bir kanı. Körfez krizinden sonraki sınavlarına bakarak bu ülkelerin demokrasi anlayışını test edebiliriz. Bir tarafta vahşi küresel ekonomi , savaş ekonomisi, ve petrole ve enerjiye sahip olma hevesi karşısında ve bir tarafta bu ülkelerde zirve yapan İslamofobi'nin karşısında, demokrasi sınavını veremediler. Ne yazık ki ekonomik ve sosyal gelişimi sağlamış, güya ileri demokrasi yaşayan ülkelerin gerçek yüzleri menfaatleri mevzubahis olunca ortaya çıkmıştır.
Dünya’da en liberal, en özgürlükçü olarak bildiğimiz bu ülkeler hem kendi ülkelerinde yaptıkları uygulamalarda hem de diğer ülkelerle olan ilişkilerinde” demokrasinin beşiği olmak” deyimini, Anadolu insanının anladığı demokrasiyi koruyan, gözeten, yaşatan ve büyüten anlayışından ziyade, sarsan, sallayan, pışpışlayıp susturan bir anlam yükleyerek uygulamaya koydular. Bununla kalmadılar demokrasinin beşiği ifadesine ,beşikteki bebekleri öldürerek, ölmelerine göz yumarak vahşi ve cani yüzlerini bir kez daha gösterdiler ve yeni bir mana kattılar.
Mısırda halkın oyları ile seçilmiş Mursi ikdidarına karşı yapılan darbenin nedenlerine bir bakalım; Mursi hükümeti Mısırda İhvanı Müslimin'in (Müslüman Kardeşler)in iktidar olması anlamına geliyordu ve Arap baharından sonra kalan diğer Arap ülkeleri için örnek teşkil edecekti. Bu durum hem İsrail için, hem de krallıklarla yönetilen Arap ülkeleri için büyük tehdit oluşturmuştu. Bir önemli gerekçe de Mısır petrollerini içleyen yabancı şirketlerin eski diktatör ve ordu ile devam eden kıyak anlaşmaları vardı. Bu anlaşmaları bitirmek isteyen ve petrol gelirlerini ülkesi için kullanmak isteyen Mursi hükümeti bu şirketlerin ve petrol lobisinin düşmanlığını kazanmıştı. Ayrıca Arap petrolünü taşıyan Süveyş Kanalının kontrolünü elinde tutmaya çalışması da dünya petrol lobisinin düzenini kaçırmıştı. Bir başka önemli neden de Mursi’ nin seçimlerden hemen sonra Refah sınır kapısını açarak İsrail zulmü ve ambargosu altındaki Gazze ‘ye gıda maddeleri ve ilaç ihtiyaçlarını karşılamasıydı.
Tüm bunlardan sonra demokrasiye beşik olmak ne AB nin ,ne de ABD nin haddine değildir. Suriye de ve Mısır da akan kana seyirci olan ve masum insanların, bebeklerin ölümüne taraf olan devlet terörünü ve darbelerini destekleyen AB ve ABD’yi nefretle ve şiddetle kınıyorum.