Yeryüzüne indik, yaşam gemisine bindik, şu ömür denen fani dünyanın kısıtlı süresinde şans denen talih kuşunun sevgisine mazhar olur muyuz diye düşünen ülke insanımız, beleş yemeğe kaşık sallar gibi daldı, milli piyango bayi ve satıcılarının bilet kokteyllerine.

Sana çıkar, ona çıkar, bana çıkar ama illaki de Nimet Ablaya çıkar diyerekten farklı şehir biletlerini kendilerine şiar edinen bazı Niğdeli olduğunu iddia eden hemşerilerimiz, Niğde bileti almayıp ihanetleriyle göze batıyorlardı.

2015 takvimi ise, farklı illerin biletlerine tenezzül eden münafıkların  faka basmalarının utancıyla, kendilerini yeni yılın hayırsızlığına sitem ederek teselli etmeye çalışıyorlardı, taze yılın güne yansıyan ilk ışıklarıyla.

Evet ; kader bu sefer insafını esirgemedi ve büyük ikramiye, Niğde’mizin eşsiz güzellikleriyle bir olma gayretiyle, kentimizin ulvi ortamıyla buluştu.

İyi de büyük ikramiye Niğde’ye çıktı çıkmasına da nerde  bu piyangonun rahmetine mazhar olan kardeşimiz nidaları hemen yükseliverdi, Niğde Kalesinden İtulumaz dağlarının doruklarına doğru.

Piyangonun kentimize teşrif ettiği an itibariyle en şanssız kitle ilimizde, başını banka müdür ve çalışanlarının çektiği kesimdi. Büyük ikramiyenin çıktığı şahsı bulalım, bankamızı ihya edelim diye düşünen yetkili ve etkili görevliler, tüm çalışanların izinlerini iptal ediyorlardı. Niğde  cadde ve sokaklarına dağılan banka çalışanları, önünde kalabalık olan her yere dalıp piyango çıkan şahsın akrabası olma potansiyeli olan toplumun her kesiminden herkesle diyaloga girip, büyük ikramiyeye uygun eksantrik figürler eşliğinde, kitlelerle temaşa sanatının inceliklerini sergiliyorlardı.

Nihayetinde bilet Ucuzcular tarafından satılmıştı. Yıllardır Ucuzcular adı altında milli piyango bileti satan işyerinin bileti ucuza değil normal fiyattan sattığının anlaşılması üzerine, Niğde halkı duruma tepki gösteriyor ve tüketici haklarına başvurarak kandırıldıklarını iddia ediyorlardı.

Niğde ilinin en çok ziyaret edilen ve en büyük kütüphanesi olan ceysbuk da ise, biletin kendisinde olduğunu iddia eden küçük bir azınlık; dudak arası, burun içi, kulak arkası ve kirpik üzerine yerleştirdikleri piyango biletinin resimlerini paylaşıyorlardı. Birden bire artan ve hemen akabinde üşenmeden arayan akraba, yakın dost, Suriyeli mülteci, İranlı sığınmacı akını karşısında bocalayan aklı evveller, esasında büyük ikramiyenin değil ceysbukta , başka her hangi bir ilim irfan medresesinde dahi paylaşılmaması gerektiğinin acı gerçekliğiyle yüzleşiyorlardı. Bundan sonraki ömürleri boyunca hangi inkar taktiklerini kullanacaklarını bilemeyen arkadaşlar için, meşhur dolandırıcı Parsadan’ın taktikleri öneriliyordu.

Bilet bize çıktı, şimdilik yolsuzuz, piyangonun parasını alıncaya kadar bize 1000 tl verin diyerek esnaf, kuyumcu ve zücaciyecilere başvuran binlerce halk erbabı dikkat çekiyordu. Aynı anda bu kadar kişiye nasıl ikramiye çıktı sorusu karşısında çaresiz kalınıyor, kapanın yanına kardır mantığıyla yola çıkan bu cin kesim ise cinliklerini, içinde bulundukları hinlik psikolojisinin bir yansıması olarak açıklıyorlardı.

Teselli ikramiyesi karşısında teselli olamadıklarını belirten gayr-ı ciddi yarı talihli bir kesim ise acılarının büyük olduğunu, bu acının normal kış şartları içerisinde deva bulamayacağını belirterek, Niğde de açılacak olan bağ sezonuna kadar, paşa bağlarında paşa paşa  oturmak üzere sine-i Niğde ye dönüyorlardı.

Zenginin malı züğürdün çenesini yorar felsefesinden yola çıkan benim gibi çenesizler ise, büyük ikramiye çıkan elbet bana da bir ikramda bulunur zannıyla, attığım zarlar ezelde ve ahirde ne zaman hep düşeş gelecek diye düşünmekten, yorgun ve bitap düşüyorlardı.