Ulus olarak, yıllardır 12-18 Aralık tarihleri arasını yerli mali haftası olarak kutlardık. 1929 sonrası ulusal politika haline gelen YERLİ MALI YURDUN MALI, HERKES ONU KULLANMALI ilkesi, ne yazık ki artık yok. Ülkemiz insanına yıllardır yabancı mal hayranlığı aşılandı ve aşı tuttu. Bunun sonucu büyük bir ithalat aymazlığına kapıldık. Dolayısıyla büyük miktarda dış ticaret açığı verir hale geldik. Hatta ihracatımızın yaklaşık %70’nin de ithalata dayalı olması, çok düşündürücü ve acı bir gerçek olarak ortadadır. Yani ekonomimize YAP-SAT yerine AL-SAT mantığı yerleşti.
 
Son yıllarda ülkemizde birçok ilde alış-veriş merkezleri açıldı. Bu merkezlerde devamlı olarak yabancı mallar ve markalar halkımıza sunulmakta, tüketim çılgınlığı yaşanmaktadır. Özellikle yerli üretimin desteklenmesi gereken bu dönemde;
·                         Ne iktidar ne de muhalefet partileri yerli malı özendirme ve kullanma kampanyaları düzenlemiyor,
·                         TUSİAD, TOB ve diğer ticari kuruluşlardan yerli malı üretimi için bir öneri ve bir ses yok,
·                         Tüm tüketici dernekleri ve sendikalarımız da suskun,
Yani yerli üretim ve tüketimin desteklenmediği zaman fabrikalarımızın kapanacağı ve halkımızın işsiz kalacağı algılanamıyor galiba!!!
 
Yine ülkemizin demirbaşları sayılan kurumlarımızın özerkleştirilmesi yerine, yapılan yanlış özelleştirmeler sonucu birçok fabrikamız yabancıların eline geçti ve buralarda çalışanların pek çoğunun işine son verildi. Hatta permasharp jilet fabrikası örneğinde olduğu gibi özel fabrikalarımızın da yabancılara satılması ve kapanması sonucu hem dünya çapındaki ihracatımız yok oldu ve hem de yüzlerce yurttaşımız işsiz kaldı.
 
Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana küresel sermaye, çeşitli yollardan ülkemize girmek ve sanayimizi dışa bağımlı hale getirmek için devamlı olarak uğraş vermektedir. Değerli siyasetçilerimizden Bülent Ecevit’in yıllar önce AB için söylediği gibi ONLAR ORTAK, BİZ İSE PAZAR OLDUK.
Bunun sonucunda;
·                         Yerli malı bir otomobil üretemedik, her yer cins cins yabancı araçla doldu,
 
·                         1998 den beri ihalesini gerçekleştiremediğimiz Göktürk gibi uyduların da yerli üretilmesini isterdim. Sınırlarımızın kontrolünün başkalarına muhtaç olmadan yerli malı uydularla yapılmasının, ulusal güvenliğimiz açısından ne kadar önemli olduğu son yıllarda yaşadığımız terör olayları ile açıkça belirlenmiştir.
 
·                         1974 de Kıbrıs harekatı oldu ve iyi ki ABD bize ambargo koydu. Bu sayede askerimizin postalını, giysisini ve parkesini de yerli malı üretmek zorunda kaldık. Satın aldığımız uçak, tank, gemi ve denizaltılarda ne kadar yerli malı olursa o kadar bize gurur vermektedir.
 
·                         Özellikle yerli beyin gücümüzle Aselsan gibi stratejik özelliğe sahip fabrikalarımızda yapılan araştırma ve geliştirme projelerini birlikte sahip çıkalım, tüm çalışanlarını koruyalım.
 
·                         İthalatımızın en büyük parçası enerji hammaddesine ayrılmaktadır. Büyük miktarda Petrol ve doğalgaz üreten ülkelerin hemen yanı başında olmamıza karşın, bir türlü kendi topraklarımızda ve karasularımızda petrol ve doğalgaz üretemedik. Güneş, Rüzgar ve Jeotermal gibi doğa kaynaklı enerji üretimine de gereken önemi veremedik.
 
Değerli arkadaşlar,
Her yerli malı ürün medyamızda dile getirildiğinde ve bu üretimin dünya ülkelerine ihracının söz konusu olduğunda, müthiş gurur duyduğumu ve onurlandığımı söylemek isterim.
 
Umarım sizler de bu duygumu paylaşır ve mümkün olduğunca 869 barkodu ile başlayan yerli malı ürün kullanmaya özen gösterirsiniz.
 
Sevgi ve Saygılarımla (09.12.2011).
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
 
NOT:
1- Yerli malı kömürümüz varken, Rusya’dan 1500 kamyon, yaklaşık 30.000 ton kaçak kömürün yurdumuza nasıl sokulduğunu algılamış değilim. Üstelik bu kömürün kalitesiz, atık ve düşük kalorili olmasının büyük bir çevre kirliliğine neden olacağını anımsatmak isterim (09.12.2008-Cumhuriyet). Ayrıca Türkiye Kömür İşletmelerinin(TKİ) yoksullara dağıtmak için ihalesiz almış olduğu kömürler sonucu, kurumun %30 zarara uğratıldığı Sayıştay Raporunda belirlendi (20.11.2011-Sözcü).
 
2- Tarım ürünleri tarladan, kentlerimize gelinceye kadar yaklaşık %400-500 artıyor. Aracılar çok büyük kar ediyorlar ve ne kadar vergi veriyorlar? Tarlada kullanılan gübreden alınan KDV %18 ama pırlanta, elmas, yakut ve inci gibi değerli taşlardan hiç KDV alınmıyor, Neden?