Geçenlerde yerel basında Niğde İl Milli Eğitim Müdürlüğünün bir uygulaması ile ilgili haberi okuduğumda hem sevindim hem de üzüntüyle irkildim. Haber şu;
 
     “Niğde Milli Eğitim Müdürlüğü bu yıl uygulamaya koyduğu proje ile okullarda genç yazar ve şairler yetiştirecek.” 
 
      Okullarda kurulan Genç Yazarlar ve Şairler Kulüpleri ile öğrencilerde bulunan yetenekleri ortaya çıkarmayı amaçladıklarını belirten İl Milli Eğitim Müdürü Celalettin Ekinci, "Bizler herkesin okumasını ve yazmasını istiyoruz. Bu ülkenin kurtuluşu okumak ve yazmaktan geçiyor." Diye demeç vermiş. Muhabir arkadaşların o anda aklına mı gelmedi, muhabirlik yetenekleri mi örselendi bilmiyorum ancak şu soru sorulmalıydı Sayın İl Milli Eğitim müdürüne. “Herkesin yazmasını istiyorsunuz da yazan öğretmeninizi neden Rize iline sürdünüz.”
 
     Muhabirler atlamış fakat Niğde ilgili kamuoyunun vicdanlarını yaralayan yerel gazetelerde günlük olaylara ilişkin görüş ve düşüncelerini net bir biçimde yazdığı için Göksel öğretmenin sürgün kararnamesini teklif edeceksin, altına imza atacaksın ve de hiçbir şey olmamış gibi “milletin” gözünün içine baka, baka ”yazar ve şair” yetiştireceği yönünde basına demeç vereceksin! Ne diyeyim bu hal kelimenin tam anlamıyla aymazlık ve utanmazlık halidir.
 
      Merakımdan ve de yanılmışa düşmemek için “hazreti google” efendiye BÜYÜK TÜRKÇE SÖZLÜK diye yazarak YAZAR kime denirmiş onu araştırma gafletinde bulundum.   Sonuç;
 
        “. 1. Bilim, edebiyat, sanat alanlarında kitap yazan veya kitap hazırlayan, bir eseri ortaya koyan ve eserin sahibi olan kimse, kalem erbabı, müellif.
           2. Özellikle gazete ve dergilerde herhangi bir konuda yazı yazan kimse, kalem erbabı, muharrir.
           3. sf. Yazma özelliği olan.
 
      Saygıdeğer İl Milli Eğitim Müdürü  "okumak ve yazmak" gibi bir erdemliliğin farkına  vararak proje başlatıyor da. Evet, bu" da" önemli bence. Neden mi?
 
      Sayın Müdürümüzün  görev yaptığı il de yani şehrimiz Niğde de önemini vurguladığı "YAZAR" olabilen bir elin parmakları kadar insandan biri ve 28 yıllık ilkokul öğretmeni evet, evet Milli Eğitim Müdürlüğünün personeli olan Göksel öğretmeni sürgün gibi ilkel bir ceza ile “ödüllendirip” gençlere “yazar” olun diye bilmek gerçekten anlaşılacak gibi değil.  Yada “ ustalık dönemi” dedikleri bu olsa gerek. Bunu çözemedim.!
 
     Bu nemem bir iştir? Ya da tabiri maruz görün "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu".Diyeyim diyorum. Diyemiyorum. Korkudan falan değil. Siyasal İktidarların atadığı bürokratların “kraldan çok kralcı” olma haline ve uygulamasına ne son ne de ilk örnektir böylesi sürgün karar nameleri. Diyemediğim ondandır. Göksel öğretmenin sürgün edilmesi değil beni şaşırtan. Beni asıl şaşırtan yazarını sürenlerin yazar yetiştirme gayretinde olması.
 
     Ne diyeyim. Yaşam boşluk kabul etmiyor. Demek ki yeni yetiştirilecekleri “yazarlarla” yarattıkları boşluğu doldurmak gayreti içerisine girmişler.
 
     Gerisi siz saygıdeğer okurların algısına sevgi, saygı hürmetler.