Bir sahafın tozlu rafları arasında buldum bu kitabı .
Adını kimsenin bilmediği, hiçbir kaynağın hatırlamadığı, hiçbir bibliyografyanın nasibine düşmemiş bir şair çıktı karşıma: Mahmut Sırrı.
Elimde solgun bir kapak: Sarı Demetler.
Altında sade harflerle yazılmış “Niğde Vilayet Matbaası – 1930.”
Bir zamanlar Niğde’nin kalbinde basılmış, sonra sessizliğe karışmış bir şiir kitabı.
Tarih, çoğu zaman yüksek sesle konuşanların gölgesinde yazılır.
Ama asıl hafıza, sessizlerin, unutulanların kalbinde saklıdır.
Mahmut Sırrı da o sessizlerden biri.
Bugün bu kitap hiçbir katalogda görünmüyor.
Ne üniversite kütüphanelerinde kaydı var, ne dijital arşivlerde izi.
Ama o, bir zamanlar Niğde’nin sabahlarına sarı demetler bırakmış.
Şimdi, neredeyse bir asır sonra, yeniden gün yüzüne çıkıyor.
Zamanın elinden kurtulmuş, kendi hakikatini bir kere daha gösteriyor.
Bir unutulmuş kitabı bulmak, yalnızca bir keşif değil benim için; bir hatıranın yerinden canlandırılmasıdır.
Bu kitabı bulduğumda yalnızca bir metni değil,
Niğde’nin kalbinde unutulmuş bir nefesi buldum.
Ve anladım ki:
Unutulmak, kaybolmak değildir;
bir gün biri çıkar, adını yeniden söyler.
Mehmet BaşUnutulmuş Bir Ses
Mahmut Sırrı ve Sarı Demetler
Bir sahafın tozlu rafları arasında buldum bu kitabı .
Adını kimsenin bilmediği, hiçbir kaynağın hatırlamadığı, hiçbir bibliyografyanın nasibine düşmemiş bir şair çıktı karşıma: Mahmut Sırrı.
Elimde solgun bir kapak: Sarı Demetler.
Altında sade harflerle yazılmış “Niğde Vilayet Matbaası – 1930.”
Bir zamanlar Niğde’nin kalbinde basılmış, sonra sessizliğe karışmış bir şiir kitabı.
Tarih, çoğu zaman yüksek sesle konuşanların gölgesinde yazılır.
Ama asıl hafıza, sessizlerin, unutulanların kalbinde saklıdır.
Mahmut Sırrı da o sessizlerden biri.
Bugün bu kitap hiçbir katalogda görünmüyor.
Ne üniversite kütüphanelerinde kaydı var, ne dijital arşivlerde izi.
Ama o, bir zamanlar Niğde’nin sabahlarına sarı demetler bırakmış.
Şimdi, neredeyse bir asır sonra, yeniden gün yüzüne çıkıyor.
Zamanın elinden kurtulmuş, kendi hakikatini bir kere daha gösteriyor.
Bir unutulmuş kitabı bulmak, yalnızca bir keşif değil benim için; bir hatıranın yerinden canlandırılmasıdır.
Bu kitabı bulduğumda yalnızca bir metni değil,
Niğde’nin kalbinde unutulmuş bir nefesi buldum.
Ve anladım ki:
Unutulmak, kaybolmak değildir;
bir gün biri çıkar, adını yeniden söyler.
Mehmet Baş