Niğde’de kış gününde köylüler nasıl vakit geçirir deyip merak ediyoruz ve Ulukışla İlçesi’ne bağlı Kolsuz köyünde bir kahvehaneyi ziyaret ediyoruz.


Selamün aleyküm diyerek selamlıyoruz köylüleri. Niğde insanının samimiyeti sıcaklığı güler yüzlülüğü dışarının ayazının yanında içimizi ısıtıyor. Hemen sandalyeler getiriliyor. “Üşümüşsünüzdür ateşte demlenmiş çay ikram edelim misafirlerimize” diyor köyün neşeli insanları.

Muhabbetimiz başlıyor.  

Nasıl vakit geçiriyorsunuz diye soruyoruz, “Emekliyiz. Devlet bir zaman bir yasa çıkardı emekli olduk çok şükür. Harman zamanından sonra köyde iş kalmıyor. Çocuklar köyde kalmıyor” diyerek birazda buruk konuşuyor İlyas Amca. “Gençler buralarda kalmıyor. Emeğimiz para etmiyor. Kazandığımızla kışı geçirmeye çalışıyoruz.”

Abdurahman Yücel’e soruyoruz teyzeler ne yapar? Sorumuza esprili bir üslupla yaklaşıyor, “Dizi izlerler ellerine örgü alıp örerler. Hangi kanalda ne dizi var bilirler, ocaktaki yemeği unutup yakarlar” diyor ve gülüşüyorlar. “Bizlerde kahvede okey oynayıp muhabbet ediyoruz.”

Kahveye bakıyoruz televizyon yok. Gününü burada geçiren köylünün gündemden haberdar olup olmadığını merak ediyoruz.

 

ÜLKE GÜNDEMİNİ TAKİP EDİYORUZ


İlyas amca atılıyor hemen söze “Her gün haberleri izliyoruz. Sadece memleketimizi değil tüm dünya ülkelerinden haberdar oluyoruz. Memleketimiz huzur bakımından iyi. Birde şu terör olaylarına çare bulunsa harika olacak. Şehit haberleri duydukça kahroluyoruz. AK Partiye oy verdim ama mahsul para etmedi. Tüm köylü borçluyuz” diyor.

Abdurahman amca diyor ki; “500-600 dönüm araziye ekim yaptık 20 bin lira borçlandık. Kurak gitti bu yıl. Emekli maaşımızda olmasa yanmıştık.” Ali Gündüz lafa karışıyor “Onlar emekli onlara göre bir şey yok bende beş çocuk var bide bana sor nasıl geçiniyorsun diye. Çocuklar ilköğretimi bitirdi liseye gidecek buradan gidemez. Niğde’den ev tut çocukları yerleştir. 5 çocuk nasıl yaşayacak, annelerini de gönderdim. Burada da ufak tefek işler var bende burada kaldım. Yaşam çok zorlaştı, ikiye bölündük, pilim bitiyor.”

 

KÖYLÜ TAŞ DEĞİL, AŞ İSTİYOR

Köy ne güzel olmuş her yer parke taş döşenmiş diyoruz dediğimize pişman oluyoruz. “Gelen parke döşeyip gidiyor. Köylü taş istemiyor ki köylü aş istiyor. Hayvancılık bitti bu gördüğünüz köyde bir tane inek yok. Birkaç kişide koyun kaldı.  Arıcılık deseniz hiç yok, olmadı da. Kış geliyor zaman bile geçirmek zor oluyor. Tembelleştik üretemez olduk tüm umudumuzu buğdaya, arpaya bağladık, havalar kurak gitti mi o umudumuzda bitiyor.”

Köylülerden biri sesleniyor, “Aman bacım, bu köy yazın 120 hane oluyor. Kışın 15-20 haneye düşüyor. Burası mahrumiyet bölgesi telefonumuz bile çekmez” diyor birde kahkaha atıyor ve oynamaya devam ettiği okey taşlarını daha da sesli bir şekilde bırakıyor tahtasına…

Köyün kahvecisi “Çay 25 kuruş gelir olsun diye yapmıyorum” diyor. “Kazanmak için değil insanların toplanacağı bir yer olsun diye buradayız. Köyde 60 yaşın üstünde 25 erkek var. Gençlerimiz hep Niğde’de, Adana’da okuyorlar” diyerek sözlerini tamamlayıp bizlere birer bardak çay ikram ediyor.



Gözümüz sessiz sedasız okey oynayan Ömer amcaya takılıyor. Kıp kırmızı bir yüzü var takılıyoruz.
 

Bizi görünce utandın mı diyoruz “Yok bacım olur mu” diyor. “Bende kan çok. Askerde kan verdim hiç etkilenmedim bir ünite değil birkaç ünite alın dedim komutan kızdı. Ben yaz kış böyleyim rengim hiç değişmez” diyerek oyununa devam ediyor. İlyas Koç amca dikkatimizi çekiyor bir gülümse diyoruz olmaz diyor, belli ki olmayan dişlerini göstermekten çekiniyor sonra bir anını denk getirip alıyoruz istediğimiz fotoğraf karesini.


KÖYLÜLER MAYALARA ÖFKELİLER

Konu bir anda Mayaların kehanetine geliyor. Öfkeli köylü “Neymiş efendim 21 Aralık’ta kıyamet kopacakmış İzmir’in Efes ilçesindeki Şirince köyü bundan etkilenmeyecekmiş. Oraya kıyametten etkilenmeyecek diye 10 bin kişi geliyormuş. Müslüman bir ülkeyiz, bu günah, Allah’tan başka kim bilir kıyametin gününü. Allah’a inanan insanlarda bunu konu yapıyor ya çıldırıyoruz” diyorlar. Sonrada devam ediyorlar sözlerine “Mayalar astrolojiye meraklı bir toplulukmuş. Dünyanın batacağı bilmek onlara mı kalmış.” “Yüce Kitabımız Kur’an’ı Kerim’de bile kıyamet tarihi söylenmiyor. Kıyametin küçük ve büyük alametleri var. İnsanlar ticaret için dini duygularını yozlaştırıyorlar ”diye konuşurken diğer köy sakinlerinden de  “Yok, olmaz böyle bir şey”, “Bu ne sapıklık ya”, “Kıyameti Allah’tan başka kimse bilmez” gibi sesler yükseliyor bir anda.

Şimdiki gençlerin evlenmediğinden de yakınıyorlar. Eski saygı sevgi kalmadı “Bizler 17 yaşında evlenmiştik şimdi 30-40 yaşına geliyorlar evlenmiyorlar. İnsanlar evlenmekten korkuyorlar, geçinemem korkusu, saygı-sevgi kalmadı korkusu var. Eski düğünleri bile özler olduk. Yine de Allah herkese geçim dirlik versin” diyorlar.  

Niğde’mizin şirin bir köyündeki küçük, çatısı el yordamı ile onarılmış on kadar insanın bir araya geldiğibu şirin köy kahvesinden ayrılırken, duvarda Atatürk fotoğrafları ile dolu bu yerde Türk köylüsünün kültürüne, bilgisine ve misafir perverliğine hayran kalıp yola çıkıyoruz.

borhaber.net olarak siz okuyucularımıza Niğde’mizin köylerinden köylü manzaraları aktarmaya devam edeceğiz.

Editör: TE Bilişim