“Muhteşem”in meydan savurmalarından;
“Tek tek tespit ettik.”
“Hesap soracağız.”
“Taksim Meydanı’na 30 bin kumanyayı kimin gönderdiğini biliyoruz.”
“Kendi otellerinde terörle işbirliği yapanları, yatırıp kaldıranları çok iyi biliyoruz. Bunların hesabı sorulmayacak mı?”
“Sosyal medyada provokasyon yapanları çok iyi biliyoruz.”
“Mutlaka hesabı sorulacak.”
Ve Vatan gazetesinin dünkü manşeti;
“200 Kişi Sırada.”
“Çarşı Grubu’na örgüt soruşturması açıldı, 10’u evlerinden alındı. Poliste halkı tahrik ettikleri öne sürülen 200 kişinin ismi var.”
İstanbul Barosu’nun açıklaması;
“350 kişi gözaltında”..
Çeşitli haber kaynaklarında; yakınlarının nerede olduğundan haberi olamayan ve çaresizce arayan tutuklu aileleri ile ilgili iddialar..
Soru açık ve net;
Nereye gidiyoruz?
Cevap da net;
Silivri 2’ye..
Başlatılan cadı avı tam gaz devam edecek..
Suçun adı da belli;
Aynı İzmir’de tiwit göz altısına maruz kalan gençlerde olduğu gibi..
Hükümeti yıkma ve darbe teşebbüsü..
Mücahitlikten müteahhitliğe terfi edenler bayram edecek. Yeni cezaevi inşaatları için ihaleler açılacak.
AKP’nin cezaevi açılışlarının kurdele kesme törenlerini görür gibi oluyorum da..
İlker Başbuğ gibi “Beni alın arkadaşlarımı bırakın” diyebilecek sivil komutanı mevcutlar içinde hayal bile edemiyorum!..
Nizami bayrak tanımı!..
“Mafya bozuntusu.”
“Kafatası ölçen caniler.”
“Irkçılık yarışındaki kovboylar.”
“Morg bekçileri.”
“Bunlar Fatiha bile okuyamazlar.”
“Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına aldık.”
“Çözüm sürecini desteklemeyenler, akan kanın durmasını istemeyen çapulculardır bunlar”
“Kandan beslenenler.”
“MHP’li kardeşlerim” edebiyatına başlayan “Muhteşem” dün Ülkücüler için bu sözleri sarf etmedi mi?..
Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına alan “Türkiye Bayrağı” ndan Türk Bayrağına dönen “Muhteşem”e ne oldu?
Yoksa! Rüyasında ak sakallı dedeyi mi gördü?
Siyaset kolpacılığının her türlüsünün meşruiyet kazandığı canım memleketimde işler işte bu şekilde yürür!..
Dün söylenenler bugün unutulur ama bir gün de gelir birileri hatırlatıverir!..
“Muhteşem”in Melih Gökçek organizasyonu ile ortaya koyduğu son numarasına MHP cenahından gelen tepkiler malumunuz..
“AKP içindeki Ülkücü kökenli milletvekilleri tüm bu olup bitenlerden sonra neler düşünüyorlar, ne hissediyorlar” diye merak ettim. Ülkücü kökenli AKP Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’ı aradım. “Sayın Başbakan’ın ’MHP’li kardeşlerim’söylemi size inandırıcı geliyor mu, gelmiyor mu” diye sordum:
“Sayın Bahçeli’nin de bugün gençliği bu tür sokak olaylarından uzat tuttuğu bir ortamda bazı MHP’lilerin BBP’lilerin, SP’linin veya Sosyal Demokratların bile o mitinge katılmış olmalarını ben doğal karşılarım. Normal karşılarım. MHP’li kardeşlerim demiş olmasını da doğal karşılıyorum, güzel bir yaklaşım olarak değerlendiriyorum. Çünkü MHP’nin tabanı ile AKP’nin söylemleri veya idealleri veya tabanı arasında çok fazla bir fark yok.”
–Ülkücü kökenli bir milletvekilisiniz, Başbakan’ın Ülkücüler hakkında, “Mafya bozuntusu, kafatası ölçen caniler, Fatiha bile okuyamazlar, Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldım, kandan beslenenler” diye sözleri vardı..
“Zaman zaman bu tür söylemlere bakarak siyaset yapmamalı, bugüne bakmamız lazım. Siyaset an’ı değerlendirmesi lazım. Bugün için Başbakanın bu tür söylemi Türkiye’de bir barış ikliminin doğduğu ortamda bu şekilde ifadeler Türkiye’yi kucaklar. Bunlar doğru şeylerdir yani ona bakarsak Sayın Bahçeli’nin de kendi arkadaşları için geçmişte söylemiş olduğu sözler var. Kongrelerde kemik sesleri gelecek sözleri var. Sayın Bahçeli’nin de kendi rakipleri için söyledikleri var, ben onları söylediğim zaman ayıp olur, yakışmaz. Bahçeli’nin Muhsin Yazıcıoğlu hakkında söyledikleri var, BBP hakkında söyledikleri var, rakipleri Ramiz Ongun hakkında söyledikleri var, Enis Öksüz hakkında söyledikleri var, aday olan Tuğrul Türkeş hakkında söyledikleri var. Tuğrul Türkeş’in onun hakkında söyledikleri var. Siyasetçi kamplaşmaları ve kutuplaşmaları azaltan adamdır. Benim siyaset tanımım var. Siyasetçi düşmanlıkları ve düşmanları azaltan, dostlukları ve dostları çoğaltan adamdır. Geçmişte şunu söyledi, bunu söyledi onların değerlendirmesini millet yapıyor zaten.”
Siyasetçinin ağzından çıkanı kulağının duyması, bin düşünüp bir konuşması gerçeği herkes için bir kez daha ispatlanmış oldu böylece!.. Selçuk Özdağ’a diğer sorularım ve cevapları:
–Sayın Başbakan’ın Türkiye bayrağından Türk bayrağı söylemine geçmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Türkiye bayrağını hiç kullanmadı Sayın Başbakan. Bir tek yerde göstersinler bana, önce ben itiraz ederim. Hiç Türkiye bayrağını kullanmadı. Türkiyeli kelimesini kullandı ama Türkiye bayrağını kullanmadı. Bugün hep beraber asalım demek bir istismarı önlemek demek sanki. Türkiye’de PKK’nın resimleri ile Abdullah Öcalan’ın resimleri ile Türk bayrağını, Atatürk’ün resimlerini yan yana koyanlar aynı yerde gözüktüler. Bakıyorum hemen bayraklarını balkonlarına asıyorlar. Ulusalcısı da asıyor, Marksisti de asıyor, dün ay yıldızlı, kızıl yıldızlı bayraklarla, orak çekiçlerle yapamadıklarını şimdi sözde Atatürk posterleri ile sözde Türk bayrağı ile yapmak istiyorlar.”
–Peki, “nizami Türk bayrağı” diye özellikle vurguladı, altını çizdi. Sayın Başbakan burada neyi kastetti?
“Şimdi orada bakıyorsunuz bazı Atatürk posterleri ile Atatürk resmi ile Türk bayrağı beraber. Bir yerde siz Atatürk posterini ayrı bir bayrak yaparsınız, Türk bayrağı zaten bizim yasalarımızda tanımlanmış, nizami Türk bayrağı derken ay yıldızı kastetti, kırmızı zemin üzerine beyaz yıldızı kastediyor. Ama Türkiye’de bazıları özellikle Ulusalcılar ay yıldızın hemen üzerine de bir Atatürk posteri koyuyorlar, bu da nizami Türk bayrağı olmuyor. Onun için nizami bayrak budur. Atatürk posteri de bir elinde olur, sağ elinde Türk bayrağı olur, sol elinde Atatürk’ün posteri olur buna da saygı duyarız, çünkü Atatürk de Türkiye Cumhuriyeti devletinin bani’sidir, kurucusudur.”
Selçuk Özdağ son sözleri ile Tayyip Erdoğan ve AKP’sinin gerçek niyetini itiraf etmiş olmuyor mu?..
Ne dersiniz?..