İstanbul Bahçelievler’de, uzun yıllardır, fırsat buldukça muhabbet ettiğim esnaf dostlarla konuştum.12 Eylül öncesinde onlar da gençti ve MHP’ye destek verdiklerini biliyorum. 2002’den itibaren AKP’ye oy verdiler. İçlerinden biri Tayyip Erdoğan’ı peygamber yerine koyacak kadar ileri gitti, kardeşi ise son seçimlerde MHP’ye geri döndü. Taksim’den başlayan eylemlerle ilgili görüşlerini sordum… MHP’li olan destekliyor, diğeri karşı.. Ve her ikisinin 20 yaşın üzerinde, yetişkin ve meslek sahibi olan kız ve erkek çocukları, Taksim ve Beşiktaş’taki eylemlere katılmış…
Yani babalarına bile yeri geldiğinde isyan eden bu gençler, Tayyip Erdoğan’ın diktasına da boyun eğmiyor…
***
Eylemler her ne kadar Taksim Dayanışması’nın sergilediği çevreci duyarlılıkla başlamış olsa da gençleri harekete geçiren, özgürlüklerinin iktidar tarafından sınırlandırılmaya başlanması oldu.. Onlara bu özgürlükleri sağlayan Atatürk’e, Başbakan düzeyinde “ayyaş” diye hitap edilmesi, Suriye’deki teröristlere destek verilirken Türkiye’deki teröristlerle masaya oturulması, T.C. harflerinin resmi dairelerden kaldırılmaya başlanması, milli bayramların değersizleştirilmek istenmesi,“Andımız” dan “Gençliğe Hitabe” ye ve “Ne mutlu Türküm diyene” vecizesine kadar Atatürk’ün gençliğe vasiyetlerinin çiğnenmek istenmesi, bu arada Türkiye’nin bütün ekonomik değerlerinin satılması ve HES gibi projelerle çevrenin tahrip edilmesini elbette biliyorlardı. Fakat bardağı taşıran, bütün bunların üzerine şiddet kullanılması oldu.
AKP’nin “Yeni Anayasa” ile yeni bir rejim getirmek istediğini, bu rejimde özgürlüklerin kısıtlanacağını bence en hızlı algılayan lise veya üniversite çağındaki genç kızlar oldu. Çünkü onlar başlarına ne geleceğini etraflarında yaşanan örneklerden görüyor. Atatürk’ün verdiği hak ve özgürlükler için mücadele etmeleri gerektiğini anladılar.
Ve esnaf dostumun söylediği gibi “AKP’nin maskesi düştü.”
AKP’nin İslamcılık adına İslam dünyasında ABD, İngiltere ve İsrail’in askerliğini yaptığı da anlaşılmıştı artık..
***
Fakat maskesi düşen sadece AKP mi acaba? Bilgi Üniversitesi’nden Esra Ercan Bilgiç ve Zehra Kafkaslı tarafından yapılan ankete göre direnişin esas sebebi Başbakan’ın otoriter tavırları.. Protestolara destek verenlerin yüzde 39.6’sı 19-25; %24’ü 26-30 yaşları arasında. Yani eylemcilerin yüzde 65’i gençlerden oluşuyor. Eylemcilerin yüzde 70’i kendisini hiç bir siyasi partiye yakın hissetmiyor..
Bu rakamları incelerken, Ankara’dan arayan bir dostumun, “Gençlik, halıyı siyasetin altından çekti” sözleri aklıma geldi. Aslında, gençlik, ’twitter’ı iletişim aracı olarak kullanarak halıyı medyanın altından da çekti. Yandaşlıktan dolayı itibarı yerlerde sürünen medyanın da bir işlevi kalmadı.
***
Gençlik, halıyı siyasetin altından çekerken AKP’yi şimdilik işlevsiz bıraktı ama direnişi de bizzat üzerine alarak, muhalefet partilerini de siyasetin dışına attı. Oysa hepimiz biliyoruz ki bu gençler, kendilerini hiçbir siyasi partiye yakın hissetmese de Türkiye’nin düşürüldüğü açılım tuzağına karşı söylemi tutarlı olan MHP’ye tam destek verebilirdi. Fakat, Devlet Bahçeli, açıklamaları ile bu kitleyi peşinen reddetmiş oldu..
Duygu Ufuk adlı okurum, “Arslan abi, Böyle giderse, Tayyip’ten sonra ilk gidecek kişi ’ağaç altında yatanlar neredeydi?’ diyen Bahçeli olacaktır” diyor.
Elbette Bahçeli’nin işaret ettiği gibi bundan sonraki hamleleri ve iç savaş tezgâhlarını da tahmin ederek hareket etmek gerekir ama AKP’ye şimdi dur denilmese, bırakın CHP’yi MHP’yi bir tarafa, zaten ortada Türkiye diye bir devlet kalmayacak! Vatana ve milli kimliğe sahip çıkmak için, 6 milyon sanal seçmeni olan seçimleri mi bekleyeceğiz?