Ey Oğul! Niyetsiz hiçbir şey olmaz. Yapacağın işi, gideceğin yeri ve yolu bilmeyen kimse başarılı olamaz. Niyet, istikamet levhası gibidir. Niyetsiz yapılan bir iş ha vardır, ha yoktur. Niyet hayır ise akıbette hayırdır.

Ey Oğul! İnsanların senin hakkında iyi düşünmelerini istiyorsan, kimsenin kötülüğünü söyleme. Dostlarının az olmasını dilemiyorsan, kindar olma.

Zahmetsiz ömür sürmek istiyorsan kendi işine bak, başkasının işine karışma.


Gençsin, yaşlılar gibi akıllı ve temkinli ol. Birden gençliğinden vazgeç demiyorum. Tembel gençlerden olma. Neşeli ol. Gençler neşeli olursa, hoş olur. Delilik çeşitlidir, bir çeşidi de gençliktir. Cahil gençlerden olma. Bela cahillerden kopar. Ömrünü gençlikte yaşa, yaşlılıkta lezzet bulamazsın, bulsan da faydası olmaz.


Yaşlılara çok hürmet et, onlarla gelişigüzel konuşma, gereksiz cevap verme, susmasını bil. Yoksa utanılacak duruma düşersin. Yaşlıların bilgi ve tecrübeleri gençlerden fazladır.


Ey Oğul! Gençliğini rastgele geçirme ki, yaşlılıkta bilgisiz kalmayasın. Atalarımız; “Öküz olacak tosun, öküzlerin yanında yatar” demişlerdir. Gençlik elden gidince, dinçliği bekleme. Gençlere giyinmede özenme. Yaşlılar gençler gibi zevk ve şehvete düşkün olurlarsa, halk’ın arasında itibarları kalmaz, rezil olurlar.

Ey Oğul! Yerini, yurdunu bil. Yoksa su üzerinde yazı yazan, deniz üzerinde saray kuranlara benzersin. Yaşlandığında bir yere yerleş, yolculukta zorluk çekersin. Yoksul ve yaşlı olanla yola çıkma. Doğduğum yerde yaşlanıp kalayım deme. Doğduğun yerde değil, doyduğun yerde kal.  Vatan ana gibidir. Anayı sevmek imandandır.

Dünyada iki şey vardır: İnsanlar birinden kaçar, öbürünü sever. Biri zahmet, diğeri rahmettir. İkisine de ihtiyaç vardır. Çünkü zahmet çeken huzura erer. Zahmet görmedikçe rahatlığın değeri bilinmez.


Mecbur kalmadıkça borca girme, bir şeyini rehine koyma. Ola ki, itibarını kaybedersin. Borcun gecikmesi, dostu düşman eder. Düşmanı dost etmek kolay değildir.


İhtiyaç sahiplerini gör, gözet. Kimsenin malına tamah etme. Doğru da olsa çok yemin etme. Fazla yemin güveni sarsar. Bir kimseyi ne aldat, ne de aldan. Gafillik ahmaklık, bezginlik cahilliktir. Ev almak istersen komşunu iyi seç.


İki yüzlülük etme. Yedi başlı ejderhadan korkma, ama her zaman evet diyen yalancılardan kork. Çünkü onların yıktığını sen birden yapamazsın” diyen bu engin merhamet sahibi yüce insan, Kosova Savaşı esnasında Sırp Kralı Lazar’ın damadı Miloş adında yaralı asilzadesine merhamet edip yarasını sardırmak istediği sırada Miloş belinde gizlediği hançeri sultanın kalbine saplamıştır.[1]Böylece merhametten maraz doğma olayı tecelli etmiştir.


 


[1] Kemal Erkun, Sultan Murad’ı Hüdavendigar, Akademi Yay. İst.2008.