Söz ola hatasız ve doğru kullanıla!?

Abone Ol
İnsan ola, kula değil Allah’a kul ola!
 Eğer seçtiğiniz insanların seviyeleri sizin seviyelerinizden aşağılarda olursa,  onlar sizi yönetme şartlarına sahip olamazlar. Eğer sizin seviyeleriniz seçtiğiniz insanların seviyelerinden aşağılarda olursa siz seçtiğiniz insanları denetleyemez, onlara gerçekleri gösteremez, siz onlar tarafından oynanan oyunları ve onların yaptıkları hileleri göremezsiniz!
 
İnanç değerlerinizi, kişisel yargılarınızı, iradelerinizi, duygu ve düşüncelerinizi dış güçlere, dış güçlerin güdümlerinde olanlara ya da saplantılarınıza, çıkar ve ihtiraslarınıza göre şekillendirirseniz Allah’a bağlılığınızı, Peygamber’e olan sevginizi, Kuran’la olan ilişkilerinizi, milletinizle olan bağlantılarınızı, kültürel üstünlüğünüzü, sanat aşkınızı kaybedersiniz. Kendinizi aldattığınız, haksızlıklardan tatmin olduğunuz, saptırıldığınız Kuran dışındaki, Peygamberden kopuk, sevgisiz alanlara hapsolduğunuz zaman iradenizi, özgürlüğünüzü ve kişiliğinizi kaybedersiniz.
 
Sürüklenenler ya da sömürülenler
 
Telkin, propaganda, yalan haber, yandaşlaşma, yabancılaşma, vatanseverleri suçlandırma, emperyalistlere ve AKP’ye karşı olanlara veryansın edenler, iftira, tertip,  şerri gizleme, olumsuzlukları olumlu gösterme saplantıları, süreklileştirilen yanıltma tekrarları, Müslüman olmadıkları halde Müslüman görünen düdükler, çıkarcılar, bölücülük oyunları sizi kişiliğinizden koparıyor, AKP’lileştirilirken Amerikanlaştırılıyorsunuz... Bu size biçilen emperyalist elbiseler altında sıkılmadan Allah diyecek, Peygamberden bahsedecek, Kabeyi görmeden kıbleye yönelecek, camilerde boy gösterecek, elinizdeki tespihle zikretmekten, Müslümanlıktan, imandan, inançtan, haktan hukuktan bahsedeceksiniz. Kabre iki seksen uzatıldığınız zaman da avucunuzu yalayacaksınız! Size orada kendilerini dahi kurtaramayan emperyalistler de, siyasileşen camaatler de, Recep Tayyip Erdoğan da yardımcı olamayacaklar...
 
AKP yöneticileri; AKP milletvekilleri dahil, asil Türk Milletinin telefon konuşmalarını dinliyor ve bunları günün birinde kullanmak üzere arşivliyorlar. AKP yöneticilerinin icraatları, telefon konuşmaları, gizli hesapları, uygulamaya koydukları senaryoları da başka güçler tarafından bilinmekte ve izlenmektedir. Bunlar, içinde bulunduğumuz dönem içinde çevre ülkelerinin BOP istikametinde şekillendirilmelerine destek olmaları için AKP yöneticilerine karşı şantaj malzemesi olarak kullanılacaktır. İç içine geçmiş ihanet şebekeleri dünya üzerinde büyük oyunlar oynarken, oluk oluk Mûslüman kanı akıtılıyor, Recep Tayyip Erdoğan da bu kan salatası içerisinde benim de tuzum olsun diye Haçlı Seferlerine övgüler yağdırıyor. Sabahattin Önkibar’ın 30.04.2011 tarihli konuşmasına dikkatinizi çekiyorum :  «Seçim öncesi AKP’ye oy kazandıracak emperyalist oyunlar içerisinde İsrail’in AKP’ye özür dileyeceği dahi konuşuluyor. Yani Tayyip Erdoğan direndi İsrail özür diledi propagandaları yapılacak!» Bütün bu karanlık gidiş içerisinde Kars’taki sanat eseri heykel önce kurşun yağmuruna tutuldu, sonra da idam edildi... Sizin de hiç sesiniz çıkmadı.
 
12 Haziran’dan sonra AKP tekrar iktidar olursa, Türkiye Cumhuriyeti’nden, Türk Bayrağı’ndan, Türk Milleti’nden bahsedemeyeceksiniz. İslâm coğrafyası, Türkiye dahil işgal altında! İçinde yer aldığınız kitlede siz uyumayı sürdürürken, sizi uyutanlar da Irak’taki gibi sizin eşlerinize, çocuklarınıza tecavüz etmek için kapılarınıza dayanacaklar. Bu tür olaylar tankla, topla, yukarıdan üzerinize atılan bombalarla değil, oylarınızla gerçekleşecek! Bu vahim durumlara düşmemek için oylarınıza ve ülkenize sahip çıkın! AKP yöneticileri şu an Türkiye’yi değil BOP’u temsil ediyorlar!
 
Hür ve özgür olmayan insanların ibadetleri de Allah’a kullukları da hiç bir anlam ifade etmez. Allah sevgisi kişilerin iradeleriyle, kişisel irdelemeleriyle şekillendiği zaman anlamlıdır. Yozlaştırılan siyasetin unsuru haline gelmiş olan içlerinde sıkıştırıldığınız topluluklara cemaat demek de  mümkün değildir. Yolsuzluğun, hilenin, paranın, siyasetin kulları sizi kendi kaprislerine âlet etmeden kendinizi düzlüğe çıkaracak ilâhî ve gerçek yolları arayın! Günümüzde doğru ve güzel söz duymak adeta hâyâl haline geldi.
 
Muhammed Sûresi, 21. Âyet  : (Onların vazifesi) itâat ve güzel sözdür. İş ciddiye bindiği zaman Allah’a sadâkat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.
 
Bir ülkede Başbakanlık, bakanlık, müsteşarlık gibi  makamlarda oturan adamlar kullandıkları ya da konuştukları sözlerin, attıkları çamurların, yaptıkları karanlık işlerin ve  gizli işbirlikçiliklerin ne anlama geldiğini bilmezler, yersiz, değersiz, argo hitaplarda bulunurlarsa, o ülkede millî eğitimin, kültür sisteminin, gençliğin, ordunun, milletin hâlleri nasıl olur?
 
Kendi dillerini bilmeyen, ya da konuşamayan, Türkçe konuşurken yabancı sözlükler kullanan, yabancı sözcükleri de anlamlarını bilmeden ve yerinde kullanmayan yöneticiler milleti temsil edebilirler mi?
 
Popülist kelimesi AKP diliyle olumsuz gibi gösteriliyor... Halbuki Populist «halkçı» demek!
 
20 Mart 2011 tarihli gazetelere yansıyan bir konuşma : «Recep Tayyip Erdoğan, "Avrupa içinde, Türkiye’nin üyeliğinin, halkı Müslüman olması nedeniyle bazı ülke ve liderlerin popülist politikalarıyla engellenmek istendiğini görüyor ve biliyoruz" diyor.»
 
24 Mart 2011 tarihli gazetelerde yer alan  ifadeler : Recep Tayyip Erdoğan seçime kısa bir süre kala ana muhalefet partisinin bedelli askerlik teklifinde bulunmasında asıl niyetin popülizm olduğunu söylediği gazetelere aksettirildi.
 
25 Nisan 2011 tarihli gazetelerin yansıttıkları :  Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, muhalefetin vaatlerini eleştirdi. Şimşek, "CHP ve bazı partiler iktidara gelmeyeceklerini bildikleri için bol keseden, yani popülist vaatlerde bulunmayı ihmal etmiyorlar." dedi.
 
Fransızca «populiste» kelimesi bir sıfat olup «halkçı» demektir. Türkçe «populist» şeklinde ifade ediliyor. (1)
Fransızca «populiste» kelimesi Tahsin Saraç tarafından hazırlanan Büyük Fransızca – Türkçe Sözlük’te de (Adam yayınları, sayfa : 1081) «halkçı» şeklinde belirtiliyor.
«Populisme» ise bir isim olarak «halkçılık» demektir. Türkçe «populizm» şeklinde ifade ediliyor. (2)
Türk Dil Kurumu’na ait Büyük Türkçe Sözlük’te ise Populist : «Halk yardakçısı» şeklinde açıklanıyor.  Bu açıklama Fransızca kelime denildikten sonra yapılıyor.
Ben 1960’lara uzanan Türk Dili Dergisi abonesi olarak da bu tür açıklamaya hiç şahit olmadım.
Ayrıca yaklaşık 31 yıldır Fransa’dayım. Birçok dil eğitiminden geçtim. Bu kelimenin Fransa’da da olumsuz anlamda kullanıldığını hiç görmedim.
 
Bu yazıyı yayınlamadan önce bu konuyu derinlemesine size sunmak için 26 Nisan 2011 tarihinde saat 08.04’de Türk Dil Kurumu’nun «bilgi@tdk.org.tr» adresine aşağıdaki mesajı gönderdim :
Sevgili yetkili, Populiste    : n ve adj. Halkçı (Nijat Özön, Söylenişli Fransızca Türkçe Sözlük, İnkılâp Kitabevi, Sayfa 511)
Fransızca «populiste» kelimesi Tahsin Saraç tarafından hazırlanan Büyük Fransızca – Türkçe Sözlük’te de (Adam yayınları, sayfa : 1081) «halkçı» şeklinde belirtiliyor.
Türk Dil Kurumu’na ait Büyük Türkçe Sözlük’te ise Populist : «Halk yardakçısı» şeklinde açıklanıyor. 
Populist kelimesinin neye dayandırılarak «Halk yardakçısı» şeklinde anlamlandırıldığı hususunda bir  açıklama yapmanızı bekliyorum.
Selâm ve sevgilerimle.
Bu mesajıma bugüne kadar cevap verilmedi. Yani yandaşlaşan bütün kurumlar gibi «Türk Dil Kurumu da» AKP yöneticileri gibi halka kapalı ve şeffaf değil... Ama onlara da milletin verdiği vergilerle maaşları veriliyor. Yani bu görünüşleriyle bizi yurttaş olarak görmeyen bu kişiler aldıkları maaşları ve unvanları da haketmiyorlar.
 
24 Mart 2011 tarihinde Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasından bahsedilerek :  «2023 Türkiye İhracat Stratejisinin Uygulamaya Aktarılması ve Performans Yönetimi Projesi’nin tanıtıldığı toplantıda yaptığı konuşmada, 2023 yılına ilişkin vizyonlarını telaffuz etmeye başladıklarında, bunun bir hayal olduğu, bu hedeflerin ulaşılamaz olduğu ya da altlarının dolu olmadığı gibi eleştiriler yapıldığını belirterek, 2023'e ilişkin şu ana kadar açıkladıkları tüm hedeflerin, üzerinde detaylı şekilde çalışılan, her türlü hesaplaması yapılan tamamen gerçekçi hedefler olduğunu söyledi.»
 
«her türlü hesaplaması yapılan tamamen gerçekçi hedefler olduğunu» ifadesi acaba bütün gazetelerde «aynı şekilde mi yer aldı?» diye baktım. Yani bu ifade Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından çıktığı şekilde gazetelerin hepsinde kullanılmış.  Yani cümle kurgusu tamamen yanlış!
 
Ben burada  birkaç kelime ile ifade ettiğim konularla ilgili şu an bir yorum yapmayacağım. Size sadece bir hatırlatma yapıyor, sizi yönetenleri bakarken görmenizi, işitirken irdelemenizi istiyorum.
 
Fransızca bir isim olan «performance» : (Sporda) Sonuç, başarı (3)
Fransızca bir isim olan «vision» : Görme, seyretme, hayal, ham hayal, gönül gözüyle görme (4) şeklinde anlamlaştırılıyor.
 
(1) Populiste    : n ve adj. Halkçı (Nijat Özön, Söylenişli Fransızca Türkçe Sözlük, İnkılâp Kitabevi, Sayfa 511)
(2) Populisme  : n.m. Halkçılık (Nijat Özön, Söylenişli Fransızca Türkçe Sözlük, İnkılâp Kitabevi, Sayfa 511)
(3) Performance : n.f. (Sporda) Sonuç, başarı (Nijat Özön, Söylenişli Fransızca Türkçe Sözlük, İnkılâp Kitabevi, Sayfa 483)
(4) Vision   : n.f. Görme, seyretme, hayal, ham hayal, gönül gözüyle görme (Nijat Özön, Söylenişli Fransızca Türkçe Sözlük, İnkılâp Kitabevi, Sayfa 716)
 
 
SHP’nin, «Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı, sarf ettiği “alçak, namert, çirkeflik, maskaralık” şeklindeki sözlerinden ötürü eğitimin genel amaçları, temel ilkeleri, milli kültürün geliştirilmesi ile gençlerin ve çocukların gelişimini olumsuz etkilediği gerekçesiyle RTÜK’e şikayet etmesi benim yukarıda bahsettiğim konunun bir başka yönlerini ortaya koyuyor.
Radyo Televizyon Üst Kurulu yapılan şikayete dayanarak, Başbakan Erdoğan'ın konuşmalarını incelemeye aldı» deniliyor.
 
Recep Tayyip Erdoğan
¤  16 Şubat’ta Nevşehir’de yaptığı konuşmasında seçim yardımlarını yasaklayan YSK kararına karşı «bizi ırgalamaz, yolumuza devam edeceğiz.»
¤  17 Şubat’ta Kırıkkale’de düzenlenen miting de ise, «alçak, namert, çirkeflik, maskaralık» gibi kelimeleri sorumluluk duymadan, gençleri, toplumu nasıl etkileyeceğini düşünmeden kullandı.
 
Bu durum SHP tarafından, «3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 4. maddesinde yer alan “eğitimin genel amaçlarını, temel ilkelerini, milli kültürün geliştirilmesini ve gençlerin ve çocukların gelişimini” olumsuz etkilemektedir. İnsanlarımızın kişilik haklarının ve onurunun korunması, çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitim ve kültürel gelişiminin sağlanması konusundaki olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması için Sayın Başbakanın yayın ilkelerine aykırı konuşmalarına engel olunması gerekmektedir. Eğer yasaklanması mümkün değilse, çocukların ekran başından çekilecekleri Saat: 24.00’ten sonra verilmesine veya haberin yayınlanmasından önce 13+ denilerek çocuklarımız bu konuşmaların terbiyelerini bozucu etkisinden korunmalıdır.» şeklinde konunun ciddiyetini hatırlattı.
 
Sizi kimler yönetiyorlar?
 
Recep Tayyip Erdoğan’ı uyaran olmayınca, o hatalarını artırarak, tekrarlayarak sürdürüyor  :
29 Ekim 2004: Kalkıp da "üniversitelerde siyaset yok" diyebiliyorsunuz. Kimi aldatıyorsunuz yahu... Üniversiteyi yönetenler şu anda en büyük siyaseti yapıyor yahu. Ama bizim edebimiz onlara aynı dille cevap vermeyi engelliyor.
28 Kasım 2004: (Erzurum'da 'çiftçinin durumu ne olacak?' diye bağıran vatandaşa) Yahu bu millet, yatıp kalkıp size mi çalışacak?
22 Eylül 2005: (CHP'ye) Bu zihniyet sadece çöp üretir.
24 Eylül 2005: (YÖK Başkanı Teziç'i eleştirirken kafasını göstererek) Burası basmıyor. Hayatta iki koyun gütmediği ve hayatı yaşamadığı için bunu kavrayamıyor.
2 Ekim 2005: (Özelleştirme konusunda) Yahu neye göre stratejiktir? Stratejik diye bir şey yok artık.
8 Ekim 2005: Yahu ben Başbakanlıkta görüşmedim. Allah aşkına sen kime düşmansın? Bunlara sorun, "Hayatında bir koyun güttün mü?"
11 Ekim 2005: Bunların okuryazarlıkları da çok zayıf. Geçmişten bu yana kurusıkı yürüyorlar.
15 Ekim 2005: Yahu sen neye inanacaksın Allah aşkına!.. Peki kardeşim bu ülke nasıl ayağa kalkacak? Milliyetçilik havasında gezip de afra tafra atıyorsunuz.
16 Ekim 2005: (Cevahir İş Merkezi'nin açılışında) Bunların dünyadan haberi yok. Bekâra karı boşamak kolay.
18 Ekim 2005: Yahudi sermayesine düşmansınız, Arap sermayesine düşmansınız, Batılı sermayeye düşmansınız, yahu siz kime dostsunuz?
22 Ekim 2005: (Rektörlere) Ben dünyayı dolaşıyorum, onlar Van'a gidiyor yahu...
22 Ekim 2005: (İSO toplantısında CHP'ye) Bunlar hesap kitap da bilmiyorlar. Hayatlarında iki koyun gütmemiş adamlar bunlar...
25 Ekim 2005: (Baykal'a) Adam okusa, nelerin pazarlanacağını bilir. Ama marketingde nelerin olduğunu bilmediği için konuyu kendi dünyasına götürüyor.
Argo konuşmalar yukarıdakilerle de sınırlı değil!
«Başbakan Erdoğan, bugün ise Mersin’in merkeze bağlı Kuyuluk Beldesi’nde çiftçilik yapan Kemal Öncel’in protestosuyla karşılaştı. "Anamızı ağlattınız be. Aşk olsun size aşk olsun. Tarım Bakanı Anayasa’yı ihlal ediyor. Yetmedi mi? Öldük, bittik sayın başbakanım. Hangi yüzle geldin buraya?" diye bağıran çiftçiyle arasında geçen konuşmada ise Erdoğan, "Artistlik yapma, İyi bir sanatçısın, Lan terbiyesizlik yapma, Hadi ananı al git buradan" gibi cümleler kurdu.»
«Eğer, bu fotokopileri ben çıkarmaya başlarsam, cemaziyülevveliniz çok kötü, çok kötü!..»
«...Yattınız kalktınız, sadece, Bakanıma belden aşağı vurmaktan başka bir iş yapmadınız... ve aynı şeyleri konuştunuz, aynı ifadeleri kullandınız. Oğlundan başladınız, eşinden çıktınız. Bir edep var, adap var ya!.. Nasıl bunu yaparsınız ya?! Nasıl yaparsınız?!»
«Müddei, iddiasını ispatla mükelleftir. İddiasını ispatlayamayan... Oraya işte ben üç tane nokta koyuyorum... Üç tane nokta koyuyorum
«Bak ben hep bütçeyi konuşuyorum... Hep ben bütçeyi konuşuyorum dikkat edin, bütçenin dışında konuşmuyorum; ama, biraz sonra o dille de konuşabiliriz!»
«Biz sizin iktidarınızda bazı kurumları nasıl dejenere ettiğinizi çok iyi biliriz; beni konuşturmayın
«Bizde yüzde 30 meslek lisesi, yüzde 3’ü imam hatip. Etmeyin ya! Sanki hepsi imam hatip “anasını satayım...Etmeyin ya
«Bunlar sirk cambazı…Bunlar çamur küpünün içinde yaşıyorlar…»
«Bunların okuryazarlıkları da çok zayıf, geçmişten bu yana kurusıkı yürüyorlar…»
«Denktaş hamaset yapıyor. Kendisine cevap vermiyorsak nezaketimizdendir. Git kendi ülkende siyaset yap…»
 
Recep Tayyip Erdoğan bu sözleriyle nasıl yorumlanıyor?
 
Gazetelerle yansıtılan «Başbakan öfkelenince diline hakim olamıyor» «Erdoğan argoda tavan yaptı» sözleri bizi yönetenlerin seviyelerini ortaya koyuyor!
 
Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel : «Erdoğan’ın zaman zaman, hatta Meclis çatısı altında da "argo" konuştuğunu belirterek, benim kanım Başbakan’ın sözcük hazinesi kısır.» (12 Şubat 2006)
 
Bahçeli, Başbakan Erdoğan'a yüklendi... MHP lideri Devlet Bahçeli : «Sayın Başbakan meydanlarda argo kelimelerle milleti tahrik etmeye çalışıyor»
 
Recep Tayyip Erdoğan ve AKP, tabana, halka ve kurumlara nasıl yansıyor?
 
31 Mart. 2010  tarihinde gazetelere yansıyan bir haberle Türkiye’nin AKP ile geldiği noktayı irdelemek zor olmuyor : «''Gaziantepli erkekler sanki karılarının üstünden inmiyorlar” diyen Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürü yani çocuklarımızın eğitimiyle ilgilenen bir kurum başında görev yapan Abdullah Şenyüz görevinden alındı.»
 
07.03.2011 tarihinde bize yansıyan bir serzeniş umursanmayan, önemsenmeyen, sorumsuzca kullanılan argo sözlerin etki alanını göstermektedir.  AKP ile 9 yılda topluma yansıyan olumsuzluklar kendisini açık bir şekilde göstermeye başladı : «Kütahya'da küfürlü ve argo konuşmaların önüne geçmek isteyen kaymakamlık, polisten de destek alacak! Kütahya Simav'da küfürlü ve argo konuşmaların yaygınlaşması, Kaymakam Yüksel Ünal ve sivil toplum kuruluşlarını harekete geçirdi. Küfür ve argonun engellenmesi için din adamları, öğretmenler ve emniyet mensuplarından yararlanılmasına karar verildi.
Simav'da küfürlü ve argo konuşmaların engellenmesi ve bu konuda alınacak caydırıcı önlemlerin görüşülmesi için kaymakamlıkta yapılan toplantıda konuşan Ünal, ilçede göreve başladığı günden bu yana dikkatini çeken en önemli konunun halkın “ninni söyler” gibi küfürlü ve argolu konuşması olduğunu söyledi. Ünal, bu durumun ilçede yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyerek toplumda büyük bir rahatsızlığa yol açtığını belirtti. Küfürlü ve argo konuşmalardan en fazla zarar gören kesimin çocuklar olduğunu dile getiren Yüksel Ünal, kötü konuşma alışkanlığını büyüklerinden model alan çocukların bu durumu normalleştirerek sağda solda bilinçsizce küfür edebildiğini anlattı.
Bu durum sadece Kütahya’da Simav halkını mı etkiliyor? Hayır... Yurtdışı dahil Tüm Türkiye’yi ilgilendiriyor!
Recep Tayyip Erdoğan’ın ve AKP’li yöneticilerin yaptıkları konuşmalardan sonra Danıştay’da bir hakim öldürülebiliyor ya da sanatçı Bedri Baykam bıçaklanabiliyor... Sanat kavramı, sanat veya sanatçı ilkel bir şekilde eski çağlardaki putlaştırmalarla kıyaslanarak hedef haline getirilip ucube olarak dünyaya ilân ediliyor. İçinde bulundukları çağdan kopuk, dünya gerçeklerini dışlayan, hile ve entrikalarla ellerine geçirdikleri iletişim araçları vasıtasıyla toplumu ve fertleri uyuşturan, beyin yıkayan bir siyaset emperyalizmin hizmetkârından başka bir şey değildir.
 
Sizi sürü halinde görenlere karşı demokratik tepkilerinizi gösteriniz!
 
Gazetelere yansıyan, 26 Ocak 2011 :  Recep Tayyip Erdoğan’ın korumaları Ukrayna’da olay çıkardı!
31 Mart 2011 «Erdoğan'ın korumaları 2 kolu bir bacağı olmayan adamı dövdü» gibi haberler size bir hatırlatma yapmıyor mu?
 
Gustave Le Bon’un Kitleler Psikolojisi isimli kitabının  38. sayfasında : Bir kitleye mensup bulunan ferdin hali hemen hemen buna benzer. Artık fiilleri şuurlu değildir. Bu kimsede, uyutulan şahısta olduğu gibi, bazı melekeler tahrip edilmiş olduğu halde, diğerleri son derecede tahrik edilmiştir.  Bir telkinin tesiri o kimseyi karşı konulamaz bu coşkunlukta bazı fiillere sürükleyebilir. Kitlelerdeki coşkunluk, uyutulan kimsedekinden daha fazladır, çünkü telkin bütün fertler için aynı olduğundan birbiri üzerinde karşılıklı tesirler coşkunluğu artırır.
 
Yani AKP’lilik, AKP’yi, ülkenizde yaşanılanları, size yaşatılanları görmezlikten gelerek uyur vaziyette iradenizi, aklınızı, bilginizi, tecrübelerinizi bir kenara iterek size sunulan kurgulara teslim olup onlara desteğinizi sürdürürseniz karşılaşacaklarınıza da katlanırsınız.
AKP Amerika’nın BOP¨projesine eşbaşkan olarak dış güçlerin projelerine teslim oldu... Siz de AKP’ye destek olarak ABD’nin projelerine katkıda bulunmuş olacaksınız.
 
Gustave Le Bon’un Kitleler Psikolojisi isimli kitabının  40. sayfasında : «Kitleler zekâca münferit insanların aşağısındadırlar Fakat hisler ve bu hislerin  dâvet ettiği fiiller bakımından kitleler hal ve şartlara göre ya daha iyi veya daha fena olurlar. Her şey onlara yapılan telkinlerin nev’i ve tarzına bağlıdır.»
 
Emperyalist oyunlarla AKP güdümüne girerek kitleler içerisinde inancınızı, insanlığınızı, iradenizi ve zekâ üstünlüğünüzü kaybetmeyiniz!
 
Her kesimde AKP hükümeti baskıcı bir hükümet diye anılır hale geldi!
 
Hicr Sûresi, 18. âyette Cenab-ı ALLAH (C.C.) : « Ancak kulak hırsızlığı eden müstesna. Onun da peşine açık bir alev sütunu düşmüştür.
Recep Tayyip Erdoğan  : «Bırakın millet kendi iradesiyle oyunu kullansın», diyor... Hangi iradeyle? Devlet gücü kullanılarak, gazeteler birer birer ele geçirilerek ve yandaşlaştırılarak, MHP milletvekillerine, Deniz Baykal’a tertipler yapılarak mı? Bunları propaganda malzemesi olarak kullanarak mı? Yozlaştırılan siyasetle vatandaş kendi iradesini kullanabiliyor mu? Tutuklanan gazeteciler, baskı altında, birbirleriyle haberleşmelerini dahi rahatça yapamayan bir millet hangi iradesiyle oyunu kullanacak? AKP’lileştirilen hukuk, tartışılan eğitim sistemi, sorun üreten bir AKP hükümetiyle mi millet iradesini kullanabilecek? Basılmamış kitaplarla, işlenmemiş suçlarla insanlarına savaş açanların millet iradesinden bahsetmeleri hiç inandırıcı görünmüyor!
 
Pekiyi bu adamlar Müslüman olduklarını, karşılarına aldıklarının da Müslüman olmadıklarını mı ifade etmek istiyorlar?
Desteğinizi çekerek maskelerini indirin, göreceksiniz ki Müslümanlığı da, ALLAH  ve Peygamber sevgisini de özlerinde göremeyeceksiniz.
Bunların Müslümanlıklarını sorgulamak için çok sayıda olay var...
AKP döneminde Ayasofya’da namaz kıldıkları için 39 kişinin, herbirinin 18 ay hapse mahkum edildiklerini duydunuz mu?
Yine AKP döneminde 1715 Kuran kursunun kapatılmasından haberiniz var mı?
Deniz Feneri Derneği vasıtasıyla fakirlere verilmek üzere toplanan paraların kimlere aktarıldığını ne için harcandığını biliyor musunuz?
Şu ana kadar sergilenen imtihan fiyaskolarının, skandalların, Millî Eğitimde yaşanan vahim görüntülerin, sağlık sistemindeki bozulmaların bir benzerini dünya üzerinde herhangi bir ülkede bana gösterebilir misiniz?
Vatansever insanların gözünde AKP ve zihniyeti bütün yönleriyle çökmüştür. Allah rızası için ve geleceğinizi karartmamak ve ülkenizin bölünmesine engel olmak için AKP’lilere oylarınızı vermeyiniz!
 
İstanbul, 30.04.2011
 
 
 
Selam ve sevgilerimle.
 
Üzeyir Lokman ÇAYCI
İç Mimar – Endüstri Tasarımcısı
55, rue Louise Michel
78711 Mantes la Ville
FRANCE
 
 


------------------------------------------------------------
 
 
------------------------------------------------------------
 
 
Resim :  Üzeyir Lokman ÇAYCI