Her şey 10 Ağustos 2014’de gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçiminde başladı. Metropollerde örgütlenmeye çalışan Oy ve Ötesi, Anadolu’da yeteri kadar gönüllü bulamamıştı.

Benim Oyum’un kurucusu Gökhan Özbek, yurttaşlık bilinciyle oy kullandığı Niğde’de sandıkların çoğunda müşahit olmadığını, bazı sandıklarda demokratik bir sandık kurulu üyelerinin olmadığını gözlemledi. Durumu hemen sosyal medya üzerinden ilgili STK ve siyasi partilere bildirmesine rağmen seçim günü çözümsüz kaldığını ifade etti.

7 Haziran seçimlerinde böyle bir durumla karşı karşıya kalmamak için sosyal medya üzerinden Anadolu’da sandıklara sahip çıkma çağrısında bulundu. Niğde’de 700’ü aşkın sandıkta 183 gönüllü ile müşahit olarak görev aldılar.

1 Kasım 2015’de yapılacak olan erken seçim için kolları sıvayan Benim Oyum gönüllüleri, 10 ilde bu çalışmayı yaygınlaştırma kararı aldılar…

 

Neden 10 İl?

Benim Oyum koordinatörü Gökhan Özbek, Kahraman Maraş, Çorum, Malatya, Rize, Ardahan, Niğde, Sivas, Giresun, Bolu ve Amasya’da yoğun bir çalışma sergileyeceklerini vurguladığı açıklamasında bu illerin rastgele seçilmediğini, demokratik seçimlerin kırılma noktaları olduğunu aktardı. Özbek; “Hiç kuşkusuz her seçmenin oyu değerlidir. Sonuçta oy sandıkta kullanılır, seçim bölgeleri kriterine göre toplanır. Bizler 7 Haziran seçimleri sonrası tüm Türkiye’nin seçim sonuçları il il, ilçe ilçe elde ettik. Bu sonuçları Benim Oyum Ar-Ge Misyonu dikkatli bir analize tabi tuttu. Siyasi terminolojimize yeni bir kavram kazandıracak bir değer keşfettik. Kısaca SEH dediğimiz, Seçmen Etki Hassasiyeti değeri! Bu değer en basit tabiriyle bir seçim bölgesinde seçilen son milletvekilinin kazandığı partiden, kaybettiği diğer partiye, sandık başı değişmesi gereken oy miktarıdır” dedi.

Somutlaştırdıklarında SEH değeri en düşük çıkan il Samsun örneğini vererek, Adalet ve Kalkınma Partisi 408 bin 378 oy ile 5 milletvekili çıkardığını, oysa sadece 984 oy daha almış olsa Milliyetçi Hareket Partisi’nin kazandığı 2 milletvekilinden birisini daha kendisini kazanacağını ifade ederek, toplamda Samsun’da 3132 sandık olduğu düşünülürse sandık başına sadece 0,31 oy değişmesi durumunda Samsun’un TBMM’de milletvekili değişecektir. Bu yüzden Samsun’un SEH değeri 0,31’dir. Benzer örnekleri çoğaldıklarında Kocaeli’nde sandık başı 0,35 oy değişimi ile MHP, HDP’den milletvekili alabilir. Amasya’da ise sandık başına 0,74 oy ile MHP, AKP’den milletvekili alabilir. Bir sandıkta kayıtlı seçmen sayısı 320 olduğu düşünüldüğünde 1 oyun bile altın değerinde olduğu bir manzara ile karşı karşıya kalınıyor.

Benim Oyum Ar-Ge Misyonu, tüm illeri tek tek inceleyerek illere ait SEH değerlerini çıkardılar. Türkiye ortalamasının 7,75 olduğunu tespit ettikten sonra bu değerin altında ki seçim bölgelerinde kritik seçim yarışı olacağını vurguladılar. Kimi yerde 1000 oyla siyasi partiler milletvekili çıkaramazken, sandığın çok olduğu yerde 15 bin oyla kaybetmesinin arasında bir fark olmadığını ve demokrasi için her sandığın ayrı bir önemi olduğunun altını çizdiler.

SEH değerleri göz önüne alınarak, Oy ve Ötesi gibi sivil inisiyatiflerin olmadığı, Anadolu illerinde örgütlenme kararı alarak 1 Kasım seçimlerinde 10 ilde sandıktayız ifadesiyle çalışıyorlar.

Koordinatör Özbek’e en çok soru gelen konulardan birisi ise neden Doğu ve Güneydoğu’da yoksunuz oluyor. Özbek açıklamasında; “Tüm Türkiye’de her sandık şeffaf ve demokratik olmak zorunda fakat çalışma alanlarımızı belirlerken, SEH değerlerini göz önünde bulundurduk. Bitlis’te sandık başı 55,11 oy ile HDP’nin milletvekili AKP’ye geçerken, Hakkari’de 53.21 oyla milletvekili dağılımı değişiyor. Bir sandıkta 50 oy manipüle etmek, bir sandıkta bir oy manipüle etmekten kat ve kat zordur” dedi.

 

Seçimlerimiz Şeffaf Değil…

Gerçekleşecek olan 1 Kasım seçimlerinin şeffaf ve demokratik bir ortamda geçmesinden şüphe duyduklarını açıklayan Özbek; “ Türkiye’de en son 7 Haziran seçimleri gerçekleşti. Bu seçimleri Türkiye dışında gözlemleyen en büyük kuruluş Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı’dır. AGİT’e bağlı Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu, 7 Haziran öncesi ve sonrası sınırlı ve süreli seçim gözlemi misyonunun sonucunu ilan etmiştir. Burada ki kaygılar, yanlışlıklar biz yurttaşlar içinde geçerlidir. Seçim öncesi kamu kurumlarının seçime müdahil olması, medya organlarının seçim sonuçlarına yönelik manipülatif yayın politikaları, anket şirketlerinin tutarsız ve yönlendirmeli sonuçları ortadadır. Oysa Türkiye Cumhuriyeti 1990 yılında ki AGİT / Paris Zirvesi’nde hangi koşul ve kriterlerde seçim yapacağını anlaşmaya imza koyarak belirtmiştir. Türkiye taraf olduğu uluslar arası hukuk anlaşmasına rağmen henüz sadece siyasi partilere seçim gözlem hakkını vermekte, yurttaşlara bağımsız gözlem hakkı tanımamaktadır. Bu her şeyden önce anayasal bir sorundur. Taraf olduğumuz uluslar arası anlaşmalar, yerel hukukun üstündedir. Benim Oyum gönüllüleri olarak ilçe seçim kurullarına bağımsız gözlemci başvurularımızı yapmamıza rağmen bir sonuç elde edemedik. Türkiye’de seçim öncesi ve sonrası, seçmenin iradesini haksız yere değiştirecek bir çok usulsüzlük, manipülasyon ve de eylemler söz konusu olduğu hem AGİT raporlarında, hem de bazı YSK ve yerel mahkeme kararlarınca sabittir. Seçmen iradesinin demokratik bir şekilde sandık sonucuna yansımaması ülkemizin demokrasisi için elzem öneme sahip bir eşiğidir” diyerek kaygılarını dile getirdiler.

 

SEÇSİS’te Yaşanan Sorunlar…

Türkiye’de seçim sonuçlarının dijital ortama aktaran SEÇSİS’in şeffaf olmadığını iddia eden Gökhan Özbek, bu sistemin güvenilirliğinin tartışmaya açılması ve YSK’nın kamuoyunu aydınlatması gerektiğini ifade ederek; “ Bizler Türk Ulusu adına YSK’dan bazı açıklamalar bekliyoruz. SEÇSİS’in bağımsız ve tarafsız bilişim uzmanlarınca denetlenmesini istiyoruz. Siyasi partilerin de bu hakka sahip olması gerek. Ama SEÇSİS yazılımını denetleyecek ne ulusal nede uluslar arası bir yasa yok! Bununla birlikte SEÇSİS’in sertifikasyonu ile ilgili ciddi sıkıntılar var. Türkiye’de bir yazılımın güvenilir olup olmadığını denetleyecek yegane kurum İTÜ bünyesinde kurulmuş, Ulusal Yazılım Sertifikasyon Merkezi ( UYSM ) dir.  Maalesef YSK, SEÇSİS için UYSM’den sertifika almamış, 1986 yılında ABD Savunma Bakanlığı’nın talebi üzerine geliştirilen Pensilvanya / Carnegie Mellon Üniversitesi’nin CMMI ( Yetenek Olgunluk Model Entegrasyonu ) sertifikası almıştır. Üstelik bu sertifikanın 5 seviyesi olmasına rağmen, SEÇSİS, 3. Düzey sertifika almıştır.

Bunu şuna benzetmeliyiz, size bir kamyon dolusu elma teslim etsinler. Sizlerde tek tek elmaları sayacaksınız. Toplamda 10 bin 563 elma olduğunu kayıt altına alacaksınız. Ertesi gün geldiklerinde 10 bin 563 elma olup olmadığını tespit etmeniz için tek tek saymanız gerekir. Teknik olarak SEÇSİS’İn sertifikasyonu da tam olarak bunun gibidir. Size 50 milyon oy teslim ediliyor. Eğer ertesi gün 50 milyon oy bir eksilmiyor ve bir artmıyorsa bunu sağlayan programın denetimi olan sertifikasyon güvenilir demektir. Oysa SEÇSİS’in sertifikasyonu ülkemiz içinden bile sağlanmamıştır. B yüzden Benim Oyum gönüllüleri olarak, ilgili ABD üniversitesine başvurarak, Türk Milleti adına sistemin ne kadar güvenilir olup olmadığı ve YSK’ya sistemle ilgili tavsiyelerini açıklamasını istedik.

Bununla birlikte diğer rahatsızlığımız ise Anayasa’mıza göre seçimler tarafsız ve objektif olması gerekmektedir. Türkiye’de tüm stratejik kamu kuruluşlarının kendisine özgü internet ağı vadır. Sağlık Bakanlığı’nın SBnet ağı, Emniyet’in POL Ağı, Adalet Bakanlığı’nın UYAP’ı, TSK’nin MİL ağı gibi özel ve özgün intranet dediğimiz ağları vardır. Türkiye’nin yönetilmesini sağlayan seçimlerin kullanıldığı İntranet ağı ise yoktur. Doğrudan Adalet Bakanlığı ağı olan UYAP’ı kullanmaktadır. Bu da iktidara bağlı bir intranet ağı ile seçim sonuçlarının YSK’ya taşınmasını seçimin şeffaflığına gölge düşürmektedir. Daha da ilginci ise Adalet Bakanlığı’nın idari teşkilatı olmadığı ilçelerde ise evlerimizde kullandığımız internet ağı ile SEÇSİS’e veri girişi sağlanmaktadır. İster UYAP ağı olsun, isterse internet ağı olsun, seçim sonuçları SEÇSİS’e işlenirken ne tür bir kriptolama tekniği kullanıldığı kamusal bir sırdır! Her şeyden önce YSK’nın on milyonlarca dolat harcadığı bu SEÇSİS için tarafsız bir intranet ağı oluşturması gerekmektedir!” diyerek kullanılan SEÇSİS’in manipülasyona açık olduğunu ve demokratik seçimler için her daim bir sır perdesi olacağını iddia eden Özbek; “Tüm Dünya’da bunun örnekleri incelenmesi gerekmektedir. Bu tür sistemlerden neden demokratik ülkeler vazgeçmektedir, neden bir yurttaşın en tabi hakkı olan seçim sonuçlarını öğreneceği platformda handikaplar söz konusudur” dedi.

 

Benim Oyum, Handikaplarla Mücadele Ediyor…

Benim Oyum Örgütlenmesinin 3 dalda sürdüğünü ifade eden Özbek, bunların Hukuk Misyonu, Sandık Misyonu ve Ar-Ge Misyonu olduğunu aktararak, gönüllülerin kendi tercihleri doğrultusunda çalışmalarına devam ettiklerini aktardı. Seçimin demokratikliğinin sadece sandıklara sahip çıkmakla olmayacağını, seçim öncesi yaşanan manipülasyonlara karşı hukuksal bir mücadele edilmesi gerektiğini söyleyerek; “Seçim öncesi, demokratik ve şeffaf bir seçim süreci geçirmesi her yurttaşın anayasal bir hakkıdır! Bu hak gasp ediliyor, sürekli manipülasyonlarla engelleniyorsa devlet yurttaşına karşı sorumluluğunu yerine getiremiyor demektir. Bu yüzden bizler tespit ettiğimiz manipülasyonlara karşı hem hukuksal hem de toplumsal düzeyde mücadele etmemiz gerekmektedir. Benim Oyum olarak, anayasal haklarımıza sahip çıkmak adına, bilinçlendirme çalışması yürütüyoruz. Bununla birlikte seçim günü olası olumsuzlukların yaşanmaması için müşahitler olarak sandık başında bulunuyoruz. Oy kullanmak nasıl ki bizim için anayasal bir haksa, oyumuza sahip çıkmakta anayasal bir ödevimizdir! Yurttaşın anayasanın verdiği bu ödevi yapması, demokrasi ve insan haklarına hizmet etmesi gerekmektedir” dedi.

 

Benim Oyum Gönüllüleri Artıyor…

Benim Oyum’un yeni ve tanınırlığının az olmasından dolayı bazı dezavantajları da oluştuğunu ama Anadolu’da hızla örgütlendiklerini söyleyen Koordinatör Gökhan Özbek; “Benim oyum gönüllüsü olmak isteyen www.benimoyum.org adresinden gönüllü kaydı olması yada, sosyal medya hesaplarına başvurması yeterlidir. Gönüllülerden istediğimiz tek şey, seçim günü, bizlerle önceden anlaştıkları ya da kendi sandıklarında gözlem yapması, olası bir hukuksuzluğu önce sandık kuruluna, sonra kolluk güçleri ile hukuk misyonumuzda ki arkadaşlarımızdan yardım alarak ilçe seçim kurullarına yazılı tutanak halinde ulaştırmasıdır. Bunun dışında beklentimiz de yoktur. Tercihimiz ister daha önce sandık görevlisi olsun, ister olmasın, nasıl sandık gözlemi yapacağını gerek bizden, gerekse internetten basitçe öğrenebilir. Bununla birlikte bireyin Türkiye’nin demokrasisi için bu tür örgütlenmelerde olması, kendisinin yalnız olmadığını ve bir şeyleri değiştirecek özgüven sağladığını unutmamak gerekir. Benim Oyum Türkiye’nin taraf olduğu AGİT Sözleşmesi kriterlerine göre seçim gözlemciliği yapacaktır. Tam Demokratik bir seçim için tüm yurttaşlardan destek bekliyoruz” dedi.

 

Editör: TE Bilişim