İşçi Partisi Niğde İl Başkanı Z.Cem Yıldırım yaptığı yazı basın açıklamasında, “ Ülkemizin şeker ihtiyacını, kotalar gereği, yerli üretimle yeterince karşılayamadığımız ve üstelik ithalat yaptığımız bir süreçte şeker fabrikasını kapatmak Borlu şeker pancarı üreticisini Orhanlı-Edikli-Gölcük-Ağcaşar- Karatlı patates üreticisinin sefaletine eşitlemek anlamına gelir” dedi. 

Cem Yıldırım açıklamasında şöyle dedi ;

 

8 Ağustos’ta Niğde Merkez’e bağlı Orhanlı Kasabasının girişinde, MEDAŞ’ın enerji nakil hatlarını yıkıp kullanılamaz hale getirdiği elektrik direğinin yanı başında, Orhanlı patates üreticilerinden Mustafa Yüksel manzara karşısında şaşkınlığını dile getirerek şunları söylüyordu; “MEDAŞ, patates bitkisinin suya en çok ihtiyaç duyduğu çiçeklenme ve yumrulanma döneminde elektriğimizi kesmiştir. Buradan anlıyoruz ki, hasat yapmamızı istemiyorlar. Hasat yapamazsak elektrik borcumuzu ödeyemeyiz. Demek ki borcumuzu ödememizi de istemiyorlar. Demek ki, topraklarımızın icralık olmasını istiyorlar. Bu özelleştirme ne kadar lanet bir şeymiş.” ( Aydınlık Gazetesi, 9 Ağustos 2012)

 

Niğde Valisi, AKP milletvekilleri ve bakanlıkların konuyla ilgili Niğde’de bulunan il müdürlükleri, MEDAŞ ile ilgili bir sorun olduğunda her defasında “ kurum artık özelleşti, yapacak bir şey yok” şeklinde çaresizliklerini dile getirdi.

 

Valinin bile sözünün geçmediği, insanları çaresiz bırakan, Adana-Kayseri karayolunu 6 saat ulaşıma kapattıkları halde özelleşen kurum yöneticilerini yanlarında göremeyen halkı

 

 “ ne lanet bir şeymiş” demek zorunda bırakan işte bu özelleştirmeler 1984 yılında başladı. Niğde’de daha önce çimento fabrikası ile ELSAN meyve suyu fabrikası özelleştirildi. İki yıl önce Çamardı’nda bulunan Hidroelektrik santrali 49 yıllığına özel bir firmaya kiralandı. Fakat bu özelleştirmelere karşı gereken karşı duruş yeterince gösterilemedi.

 

Orhanlı çiftçisinin elindeki hacizli topraklara (elektrik borcundan dolayı) el koyma girişimi, özelleştirmenin, bugünkü sonuçları itibariyle, Niğde’de çiftçiyi topraksızlaştırma operasyonuna dönüştüğünü göstermektedir. Milli devleti de ortadan kaldıran özelleştirme siyaseti, çiftçileri Niğde’de güvenlik güçleriyle karşı karşıya bırakmıştır. Özelleştirme, çiftçimizi tarımdan uzaklaştırmış, muhatap alacağı devleti de ortadan kaldırmıştır.

 

Geçtiğimiz günlerde Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bir soru önergesine verdiği cevapta Türkiye’nin Avrupa Birliğine (AB) üyelik süreci kapsamında, Bor şeker fabrikamızın da özelleştirileceğini açıkladı.

 

Ülkemizin şeker ihtiyacını, kotalar gereği, yerli üretimle yeterince karşılayamadığımız ve üstelik ithalat yaptığımız bir süreçte şeker fabrikasını kapatmak Borlu şeker pancarı üreticisini Orhanlı-Edikli-Gölcük-Ağcaşar- Karatlı patates üreticisinin sefaletine eşitlemek anlamına gelir.

Bu yılın ocak ayında yaptığım basın açıklamasında, özelleştirme sürecinin Bor, Ereğli ve Ilgın şeker fabrikaları ile devam edeceğini dile getirmiştim.

Bu özelleştirmeler Cargill gibi uluslararası tekellerin  dayatmaları ile gerçekleştirilmek istenmektedir. Uluslararası tekeller hükümete fabrikaların satılması ve pancar üretiminin daraltılması için baskı yapmaktadır. Çünkü Almanya, Amerika gibi büyük şeker üreticisi ülkelerin elinde büyük şeker stokları vardır. Türkiye pazarının bu şeker stoklarına açılması gerekmektedir. İşte bunun için özelleşiyor fabrikalarımız.

Temelinde büyük bir halk desteği olan, Cumhuriyet'le özdeşleşmiş, Türkiye sanayisinin kurulmasında motor rolü oynamış, tarıma dayalı sanayinin en önemli sektörü olan şeker fabrikalarının özelleştirilmesi kabul edilemez. Bu fabrikalar sadece işçinin değil, aynı zamanda köylünün ve esnafındır.

         Tarımda temel hedef köylümüzü efendi kılmak olmalıdır. Bu yüzden tarım üreticisinin emeğinin karşılığını alması ve tüketicinin uygun fiyatlarla gıdaya ulaşması için, kamu eliyle ve kooperatifler aracılığıyla etkin ve iyi işleyen bir pazarlama sistemi örgütlenmelidir. Özelleştirmeler durdurulmalı, pancar kotaları tümüyle kaldırılarak üretim arttırılmalı, fabrikalara ihmal edilmiş teknolojik yatırımlar yapılmalıdır.

 Tüm özelleştirmelere karşı, 2005 yılında Bor’da yapılan Şeker Kurultayında, şeker fabrikası işçileri, pancar üreticisi köylüler, pancar üreticisi birlikler, muhtarlarımız, sendika yöneticileri ile çok sayıda yerel yöneticinin bir arada olduğu gibi, bugün de hep birlikte kararlılıkla mücadele edilmelidir.

İşçi Partisi olarak,  Ziraat Odalarımızı, Ziraat Mühendisleri Odamızı ve esnaf odalarımızı şeker fabrikamızın özelleştirilmesine karşı ayağa kalkmaya üreticimizin ve sendikalarımızın yanında olmaya davet ediyoruz.

 

Halkımızı da, kamu iktisadi kuruluşlarımızın haraç mezat satılmasına, yandaşlara peşkeş çekilmesine, yok fiyatına satılmasına ve yabancılaştırılmasına karşı en başından beri yılmadan ve kararlılıkla mücadele eden İşçi Partisine destek vermeye çağırıyoruz.

 

Editör: TE Bilişim