Cumhuriyet Bayramı nedeni ile Milliyetçi Hareket Partisi Niğde İl Başkanı Hikmet Bekil bir basın açıklması yaptı.
İl Başkanı Bekil Basın Açıklamasında şöyle dedi.
29 Ekim 2010 Cuma günü, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarının bundan 87 yıl önce, millet egemenliğinin kurumsallaşması için 29 Ekim 1923’te başlattıkları hareketin yıldönümünü kutlayacağız. Necip milletimizin ve aziz hemşerilerimizin Cumhuriyet Bayramını en kalbi duygularımla tebrik ediyorum.
 
Bin yıllardan beridir aziz milletimize karşı içlerinde büyüttükleri kin ve nefreti çelikten tabyalar ve namlularla birleştirerek üzerimize kusan yedi düvele karşı inanmış binlerce yüreğin tek bir yürek olarak verdikleri mücadele her türlü takdirin ve tebrikin üzerindedir.
 
19 Mayıs 1919’ da Samsun’da yakılan milli egemenlik ateşi 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetle taçlanmış ve Türk’ün esir edilemeyeceği bütün dünyaya bir kere daha gösterilmiştir. Tebaa ya da kul anlayışından, vatandaş olmaya uzanan aydınlıklı ve onurlu yol Cumhuriyet’in ilanıyla vücut bulmuş ve bugünlere gelmiştir. Bu haliyle Cumhuriyetle demokrasinin yoğun ve çok yönlü bir irtibatının ve bağının olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim Cumhuriyet’i demokrasiden, demokrasiyi de Cumhuriyetten ayrı düşünmek ve yorumlamak neredeyse imkânsızdır. Biliyoruz ki, Cumhuriyet’i kurarak bizlere emanet eden milli mücadele zihniyeti, egemenliğin kaynağı olarak her zaman milleti görmüş ve bu meşruiyetçi karakterinden de asla ödün vermemiştir.
 
Cumhuriyet’i içine sindiremeyenlerin, nesiller boyunca aktardıkları öfke ve garaz, her fırsatta kendisine yeni ittifaklar bulmuş ve sürekli olarak mutasyona uğrayarak kılıktan kılığa girmekte bir sakınca görmemiştir.
 
·         Geleneklere saygı altında maskelenmiş ikiyüzlülükler,
·         İnançlara bağlılık ekseninde üzeri örtülmüş tahammülsüzlükler,
·         Geçmişin yüceltilmesi etrafında gizlenmiş derin nefretler,
·         Ve demokrasinin geniş perspektifine tutunmuş kötü emeller Cumhuriyet’in karşısındaki odaklar olarak varlığını her geçen güçlendirmektedir.
 
Kurulduğundan bugüne kadar, Cumhuriyet’e karşı oluşan ve yıllar içinde de devamlı çoğalan hazımsızlığın nefesi hiç kesilmemiş ve fitne merkezleri hiç boş durmamıştır. Her şey bir tarafa, milletimizin yıllar içinde biriken sorunlarına alaka göstermeyen samimiyet ve ahlak fukarası çevreler, ne gariptir ki mesele Cumhuriyet karşıtlığı olunca anında bir araya gelebilmişlerdir. Bunda esasen şaşılacak bir taraf yoktur. Böylesi tavır ve eğilim ihanetin doğasına ve haysiyetsizliğin yol haritasına uygundur.
 
İşte iktidar partisi AKP bunlara çanak tutmaktadır ve açıktan açığa da destek vermektedir.
Bugün Cumhuriyet’imizi tartışanların, başına numara vermeye çalışanların, üniter yapıyı parçalamayı arzulayanların, ayrılmaya ve dağılmaya rumuzlu mesajlarla davetiye çıkaranların, önceki nesilleri de bugünkünden farksızdır ve özellikle milli mücadele yıllarında melanet taraftarlarının zehirli eylemlerine fazlasıyla tanık olunmuştur.
 
Milletimizin acısını paylaşmayanlar, sevincine ortak olmayanlar şimdi kalkıp, hiçbir katkıda bulunmadıkları Cumhuriyet’i yıkmak için tertipler içine girebilmektedirler. Böylesi alçaklığı da, demokrasi ve özgürlük kisvesi altına saklamaktan hicap duymamaktadırlar. Ve buna da AKP hükümeti sessiz kalmayı yeğlemektedir.
 
Çok değil; daha birkaç gün önce, Ankara’da bölücü menşeli bir siyasi partinin kongresinde, Türkçe dışındaki bir başka dilde marş okunmuş ve burada konuk olarak bulunan iktidar partisine mensup milletvekilleri bu marşı ayakta dinleyecek kadar alçalmışlardır. Buradan soruyorum:
 
·         Şanlı bayrağımızın dahi salona asılmadığı bir kongrede, ayakta kimlere saygı gösterilmiştir?
·         Bu neyin marşıdır ve kime aittir?
 
Hayatlarında bir kez olsun gözleri yaşararak, ruhları kabararak kutlu İstiklal Marşımızı dinlememiş bu zevatların, bölücü taleplerin dillendirildiği yerlerde huşuyla saygı duruşuna geçmeleri, Cumhuriyetimizin yıl dönümünde rezalet ve küstahlık olarak her daim hatırlardan çıkmayacaktır.
 
Türk milletinin bir tane marşı vardır ve o da şehitlerin aziz hatıralarından feyz alarak yazılmış İstiklal Marşımızdır. Anlaşıldığı kadarıyla, bu şafaklarda yüzen alsancağın sönmeyeceğini malum mihraklar bir türlü kabul etmemektedir.
 
Milletimizin yıldızına kem gözle bakanlar, uydurma marşlarla kendi ihanetlerine mazeretler arayanlar, “ey rakip” diyerek Türk’e kinlerini kusanlar AKP’nin yanında saf tutmuşlardır.
Tarih elbet hükmünü çok yakın bir zamanda verecek ve yurdumuzu alçaklara uğratanlar gövdelerini siper etseler bile milletimizin azametli şamarından asla muaf olamayacaklardır.
 
Son olarak ifade etmek isterim ki “Cumhuriyet’imizi yıkmak, milletimizi bölmek isteyen mihraklar MHP ve onun sevdalıları var oldukça bu heveslerine asla ulaşamayacaklardır!”
 
 
 
Editör: TE Bilişim