KESK Kadın bileşenleri “Kadın cinayetlerine karşı, emeğimizin, kimliğimizin, bedenimizin sömürülmesine karşı yürüyoruz” Şiarıyla iki koldan Ankara’ya yürüyor!
 
Eğitim Sen Niğde İl Temsilcisi ve Kesk dönem sözcüsü Göksel Rıza Özkan konu ile ilgili açıklama yaptı.
 
 
İlimiz Niğde’yi temsilen Niğde Eğitim Sen yönetim Kurulu Üyesi Yasemin Dikdurak’ın İstanbul yürüyüş kolundan katıldığı kadın yönelik “Şiddete, baskıya ve sömürüye karşı yürüyoruz.”Kampanyamız 10 Kasım 2010 günü İstanbul ve Hakkari İllerinden eş zamanlı olarak başladı.
        İçinde soluksuz bırakıldığımız, hayatımızı zehir eden, gecelerimizi ve sokaklarımızı bizden alan bu çağdışı erkek düzenine karşı yürüyoruz. Bir hayatımız var ve o hayatımıza sahip çıkmak için, özgürlüğümüz için, kadın kimliğimiz için yürüyoruz.
        Bu ülkeyi her türlü baskının, milliyetçi-şoven hezeyanların, katillerin, tecavüzcülerin ülkesi haline getiren demokrasi düşmanı güçlere karşı sesimizi bir kez daha yükseltiyoruz. Kadınlar buna izin vermeyecek diye haykırıyoruz.
       Kadını eve kapatan, onu eş ve anne kimliğine tutsak eden, kadına 3 çocuk yapmasını öneren, kamusal hayatın dışında gören zihniyete bir çift sözümüz var. Bize biçtiğiniz bu rolü oynamayacağız. Kendi kaderimizi kendimiz çizeceğiz; o içinde pek rahat ettiğiniz erkek egemen düzeni başınıza yıkacağız.
       Gazetelerin neredeyse bir sayfası kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve cinayet haberleriyle doluyor her gün. Namus cinayeti, töre cinayeti, kıskançlık cinayeti vakaları artık gündelik hayatımızın bir parçası haline geldi. Üstelik bunlar bir buzdağının sadece görünen kısmını oluşturuyor; kadına yönelik şiddet toplumsal hayatımızın olağan bir parçası. O kadar olağan ki, medya tacizin tecavüzün tiraj getirisinin peşinde, o kadar olağan ki, yüzlerce erkek futbol statlarında bir tecavüz olayının “parodisini” yapabiliyor; bir televizyonda iki üç kendini bilmez tecavüzü maç gibi anlatarak seyirciyi güldürmeye çalışabiliyor; bir tüccar tecavüz mağdurunun adıyla çamaşır üretip satmaya kalkışabiliyor. Bütün bunlar bir suçu övme fiili olduğu halde hiçbir savcı gereğini yapmıyor. O kadar olağan ki, mahkemeler Ankara’da tecavüze uğrayan üniversiteli bir kadının davasında tecavüzcüler “mağdur” olmasın diye tahliye kararı verebiliyor.
         İşyerlerinde kadınların baskıya, hakarete, tacize maruz kalması gündelik vakalar halini alıyor. Kadınlar iş arıyor, işsizlik o yüzden artıyor diyen bakanlarımız bile var. Ülkenin büyük bir kesiminde kadınlar geceleri yalnız sokağa çıkamıyor, kadınlar bir yandan yoksulluğun, ev geçindirmenin, doyurmanın neredeyse bütün yükünü omuzlarken bir yandan da kamu hayatının dışına itiliyor.
       Türkiye’nin çeşitli illerinde geride bıraktığımız ekim ayında 23 kadın öldürüldü, 16 kadın da yaralandı. Cinayetlerden 4’ü “namus” gerekçesiyle işlendi. Adalet bakanlığının verilerine göre kadın cinayetleri 2003’ten bugüne %1400 oranında arttı. 2003’te 83, 2005’te 164, 2005’te 317, 2006’da 663, 2007’de 1011 ve 2008’de 806 kadın cinayete uğradı.
 
Birgül Işık (Elazığ - 2005): TV programında şiddet gördüğünü söyleyince oğlu tarafından öldürüldü. 
 
Çiğdem İnce (İzmir - 2003): Evlilik dışı hamile kaldığı için ağabeyince öldürüldü.
 
Evrim Sarıçiçekler (İstanbul - 2005): Ailesinin karşı çıktığı kişiyle evlendiği için ailesinin görevlendirdiği bir kişi tarafından öldürüldü.
 
Güldünya Tören (İstanbul - 2004): Evlilik dışı ilişkisinden anne olan Tören silahla yaralandı, 25 Şubat 2004’te hastanede öldürüldü.
 
Kadriye Demirel (Diyarbakır - 2003): Tecavüze uğrayıp hamile kaldıktan sonra ağabeyi tarafından öldürüldü.
 
Pınar Kaçmaz (Diyarbakır - 2002): Evden kaçıp mankenlik ajansına başvurduğu için babası ve ağabeyi tarafından öldürüldü.
 
Şemse Allak (Mardin - 2002): Evlilik dışı ilişkiye girdiği gerekçesiyle taşlanarak öldürüldü.
 
Zehra Karagöz (Şanlıurfa - 2003): Başka erkeklerle beraber olduğu söylentileri üzerine kocası tarafından kalbinden bıçaklanarak öldürüldü.
 
Pippa Bacca (Gebze-2008) Gebze ilçesine bağlı Tavşanlı Köyü yakınlarında Ballıkayalar mevkiinde Murat Karataş tarafından tecavüze uğradı, boğularak öldürüldü.
 
Kadın cinayetlerindeki patlamanın en çok Doğu’da ve Güneydoğu’da yaşanmasının arkasında 30 yıldır süren savaşın insanlarımızda yarattığı tahribat var. Militarist, erkek egemenliğini ve savaşçılığı merkeze alan şoven ideolojiler kadına yönelik şiddeti körüklüyor. Bu yüzden kadınlar barış istiyor.
Kadın cinayetlerine son vermek için yürüyoruz. Kadına yönelik şiddeti, tacizi, tecavüzü sonlandırana kadar mücadele edeceğiz. Kadını ikincilleştiren, hor gören, kamu alanından dışlayan, eve hapseden, cinsel nesneye indirgeyen erkek-egemen zihniyeti bu ülkeden kazıyıp atana kadar durmayacağız.
Tüm kadınları bu mücadeleye katılmaya, kız kardeşlerine omuz vermeye çağırıyoruz.
Kadın cinayetlerine karşı, emeğimizin, kimliğimizin, bedenimizin sömürülmesine karşı yürüyoruz….
 
 
Editör: TE Bilişim